Yılın ilk yazısında sizlerle keşkelerimi paylaşmak istedim…
Otizm konusunda aldığım eğitimler, katıldığım etkinlikler, destek grupları arttıkça, aslında otizm hakkında ki yanlış bilgilerlerin yada şehir efsanelerinin gerçeklerden çok daha etkili olduğunu üzülerek gözlemliyorum. Ve ne yazık ki bu karışıklık Türkiye’de Galler’den çok daha yoğun…
Otizmi ve otizmin beni nasıl şekillendirdiğini anladıkça “KEŞKE”lerim her geçen gün biraz daha çoğalıyor… KEŞKE çok daha gençken bana da teşhis konulsaydı… KEŞKE bunu o zaman bilmiş olsaydım… KEŞKE… KEŞKEler birbirine eklendikçe…
Keşke’lerin bana bir faydası yok ama belki bu satırları okuyan birilerine ileride keşke dememeleri için yardımcı olabilir diye düşünerek inatla otizm konusunda yazmaya ve çalışmaya devam ediyorum.
Bana otistik/asperger teşhisi konulduktan ve yavaş yavaş ben bütün maskelerimi bıraktıktan sonra nasıl değiştiğimi görüyorum. Son iki yıl içinde benimle tanışan kişiler otistik olduğumu duyduklarında pek de şaşırmıyorlar artık… Ama beni Türkiye’den tanıyanların pek çoğu hala benim otistik olamayacağımı düşünüyor, neden mi?
Çünkü özellikle de otistik kadınlar otizmlerini baskılama konusunda gerçekten inanılmaz yetenekliler. Ve ben de o yeteneklilerden biriyim…
Otistik bireyin otistik özelliklerini bastırması veya nörotipik (nörolojik durumu birçok insan tarafından normal algılanan) görünmek için otistik olmayan insanların davranışları taklit etmesine otistik maskeleme deniyor.
Çoğu otistik çocuk, alışılmışın dışındaki davranışlarına karşı eleştirel ve kimi zaman düşmanca olan toplum, yakın çevre ve hatta aile bireyleri ile başa çıkabilmek için maskelemeyi otomatik olarak öğreniyor. Çoğu otistik için maskeleme bir anlamda hayatta kalmak için vazgeçilmez bir korunma mekanizması.
Genellikle çok küçük yaşlardan itibaren, çocuklar (özellikle de zeka seviyesi normalin üzerinde olanlar) otistik özelliklerinin onlara toplumda kendilerini güvende hissetme veya arkadaşlık kurmakta ya da istedikleri, ihtiyaç duydukları doğru şekilde ifade etmekte ve hatta kendilerini korumakta yardımcı olmadığını hatta tam tersi çoğu zaman köstek olduğunu çok çabuk kavrıyor. Ve bu nedenlede etraflarında ki diğer nörotipikleri kopyalamaya başlıyorlar.
Bazı otistikler bunu o kadar ileriye götürebiliyor ki artık otistik olarak bile görünmemeye başlıyorlar. Ancak yaşlar ilerledikçe maskeleme ile bastırdıkları her şey, başka başka ruhsal ve veya fiziksel sağlık problemleri olarak kendini göstermeye çalışırken bir sürü yanlış tedaviye maruz kalıyorlar . Ben bunun en canlı örneklerinden bir tanesiyim. Geriye baktıkça her gün kendimi nasıl maskelemiş olduğumla ilgili başka bir gerçek keşfediyorum. İşin acı tarafı da onca çabama rağmen her zaman hep “değişik” oldum hiçbir zaman tam olarak “normal” olamadım…
Beni en çok üzen ve canımı acıtan ise otistik olmak değil otistik olduğumu bilmeden yaşadığım mutsuz, sorunlu, çıkmazlara örülü onlarca yıl ve ödediğim bedeller… O nedenle de birisi size otistik olduğunu söylediğinde yada otistik olabileceğini dile getirdiğinde onu yargılamadan önce bir durun ve derin nefes alın çünkü karşınızdaki kişinin neyi nasıl maskelediğinden hiç haberiniz olmayabilir çünkü pek çok profesyonel; psikiyatr, psikolog bile otistik maskeleme konusunu daha yeni yeni anlıyor…
Maskelerden ve yargılardan arınmış bir yıl dileğiyle….