Fotoğraf: Tayfun Kesik
Aslıhan Gençay (@asligencay)
Karşımda, eski erkek arkadaşı Volkan D.nin tecavüzüne uğradığını ağlayarak anlatan B.B. oturuyor. 31 yaşındaki genç kadının ne dediğini ve neler yaşadığını anlayabilmek için gözyaşlarının dinmesini bekliyorum. 7 Haziran 2020 tarihinde, İstanbul’da tecavüze uğradığını söylüyor ağlarken.
Dosyasına göre, bu tecavüzün ardından travma sonrası stres bozukluğu teşhisi konmuş B.ye ve birkaç defa intihara teşebbüs ettiği için üç ay Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi kapalı servisinde yatırılmış.
“O kadar çok devlet kurumuna anlattım ki yaşadığım tecavüzü, sanki bana hiç inanmadılar. Polisler de, doktorlar da bana çok kötü davrandı. Hep azarlandım, aşağılandım, gururum incindi. Savcılık tecavüz için dava açtı ama beraat etti o. Artık kendimi sorgulamaya, suçlamaya başladım.” diyor B.
Maalesef ki onu bu duruma sadece tecavüz sanığı Volkan D. getirmemiş. Bayrampaşa Çevik Kuvvet Karakolu’na şikâyete gittiğinde ifadesini alan polislerin hoyrat davranışları, “Bacım bundan bir şey çıkmaz, uğraşma daha iyi.“ şeklindeki telkinleri, tecavüz bulguları için sağlık kontrolüne gönderildiğinde doktorun onu azarlaması, mahkemede kadın sanık avukatının B.yi suçlayıcı beyanları ve hâkimin sanığı ilk celsede beraat ettirmesi, hepsi sorumlu bu travmadan.
Şimdi ben ne desem onu sakinleştirmeye yetmiyor. Israrla soruyor: “Üzerimden atabilir miydim onu, engelleyebilir miydim tecavüzü?” “Yoksa bu tecavüz benim suçum mu?” “Ben mi suçluyum sence?” Bu soruların ağılığı altında eziliyorum.
B. biraz sakinleştikten ve tecavüzün suçlusu olmadığına -şimdilik- ikna olduktan sonra en başından anlatmaya başlıyor yaşadıklarını, kopuk kopuk, dağınık ve sürekli kendini suçlayarak.
‘Beni Kürt olduğum için aşağıladı’
B. Volkan D. ile sosyal medyada tanışmış. Bir süre sohbet ettikten sonra birbirlerinden hoşlanarak görüşmeye karar vermişler. İlk görüşmeden sonra da flörtleri devam etmiş. Aydınlı bir Türk olan Volkan D. Diyarbakırlı bir Kürt kızı olan B.nin Kürt kimliğinden duyduğu rahatsızlığı arada sırada dile getirse de, başlarda bu konu çok sorun olmamış aralarında. Görüşmelerine Volkan D.nin Beykoz’da yalnız yaşadığı evinde devam etmişler.
“Ben ne zaman onun evine gitsem market alışverişi yapardım. Ev yemeğine hasret kaldığını söylediği için ona yemekler hazırlardım. Yemek yer, film izler, sarılıp uyurduk. Kıyafetlerimizi çıkardığımız da olurdu ama bakire olduğum için cinsel ilişki istemediğimi söylemiştim ona…” diye anlatıyor B. ilişkilerini.
Bir süre sonra Volkan D.nin dengesiz tavırları başlamış. B.ye “Seni çok seviyorum, evlenmek istiyorum ama benim babam Ak Parti’li, siz Kürt ve HDP’lisiniz. Ben ileride MHP’den siyasete atılmayı düşünüyorum. Eşim HDP’li olursa siyasette bir şansım kalmaz.” diyor ve Kürt’ler hakkında aşağılayıcı konuşmalar da yapıyormuş.
Bir dargın, bir barışık giden ilişki sırasında, ne enteresandır ki Volkan D. “Paraya ihtiyacım var, işlerim iyi gitmiyor.” diyerek B.den para da istemiş. Lakin tekstilde işçi olarak çalışan B. biriktirdiği parayı Volkan D.ye vermek için, babasını haberdar etmesi gerektiğini söyleyince Volkan D. parayı almaktan vazgeçmiş.
‘Tecavüz’ gecesi
B.nin tecavüze uğradığını söylediği gün, yani 7 Haziran 2020’de, B. aralarını düzeltmek için Volkan D.nin evine gitmiş ve birlikte yemek yiyerek film izlemişler. Volkan D. B.yi yatak odasına götürdüğünde doğal olarak B. her zamanki gibi sarılıp uyuyacaklarını düşünmüş ve V.D.nin onun kıyafetlerini çıkarmasına engel olmamış.
“Prezervatif taktı ve benim kollarımı arkadan tuttu. Diğer eliyle de başımı yatağa bastırdı. Tecavüz edeceğini anladım. ‘Yapma lütfen, istemiyorum, canım yanıyor.’ diye yalvarmama ve bağırmama rağmen dinlemedi. Hatta ‘Sus, komşular rahatsız olacak.’ diyordu. Rızam yoktu ve tüm itirazlarıma rağmen bana tecavüz etti.” diye anlatıyor B. o gece yaşadıklarını.
Aktardığına göre B. tecavüzden sonra kanama geçirirken, Volkan D. ise onunla ilgilenmeden hiçbir şey olmamış gibi yatıp uyumuş. Ve sonrasında B.yi yaşananların tecavüz olmadığı konusunda manipüle etmeye çalışmış.
Yargı erkeğin yanında
Tecavüzün ve sanığın umursamazlığının şokuyla bir süre sağlıklı düşünemeyen B. yaşadıklarını ailesine de anlatamamış ve tek başına karakola giderek tecavüz suçlamasıyla Volkan D.den şikâyetçi olmuş. Karakol ve hastanede onu yaralayan birçok yaklaşımla karşılaştıktan sonra İstanbul Cumhuriyet Savcısı L. Yağmur Bülbül Şahan, B.nin beyanlarını tutarlı ve samimi bularak, “müştekinin şeref ve namusunu ilgilendiren bir konuda şüpheliye iftira atmasını gerektirir ciddi bir nedenin bulunmadığını” da belirterek, raporlar ve deliller kapsamında nitelikli cinsel saldırı suçlamasıyla dava açılmasını uygun görmüş.
İstanbul Anadolu 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya da yalnız gitmiş B. Volkan D. ilk ifadesinde “B. evinde şiddet gördüğü için benim evime geldi ve ayrı odalarda uyuduk. Tecavüz etmedim.” demesine rağmen, avukatı mahkemede, B.nin evlenmek için müvekkiline şantaj yaparak para istediğini, zorla V.D.nin evine geldiğini, iddia ederek, rızayla sevgililik ilişkisi yaşadıklarını, tecavüzün söz konusu olmadığını ve bir kadın olarak B.nin yaptıklarından utanç duyduğunu, söylemiş.
Dosyadan anlaşıldığına göre, mahkeme bu çelişkilerin üzerinde durmak yerine, detaylı hiçbir inceleme ve delil toplama süreci de yaşanmadan ilk celsede beraat ettirmiş tecavüz sanığı Volkan D.yi.
B.nin adalet arayışı sürüyor
Ağır Ceza’nın kararından sonra yılmamış B. ve bir avukat tutarak bu sefer İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmuş. Fakat itirazları mahkeme tarafından reddedilmiş.
“Tecavüzün etkileri bir yana, ne zaman böyle bir karar gelse bir kez daha yıkılıyordum. Uykusuzluk çektim, her uyuduğumda yaşadığım tecavüzü görüyordum rüyamda. Bu yüzden uyumuyordum. İntihara kalkıştım birkaç kez ve hastanede yattım üç ay. Önce çok zayıfladım, sonra ağır psikiyatrik ilaçlar kullandığım için çok kilo aldım. İlaçları bıraktığımda her tarafım kaşınıyor, derimi yoluyorum.” şeklinde aktarıyor B. bu süreçte yaşadıklarını.
Kaşıyarak ve yolarak açtığı yaraların izleriyle dolu gerçekten kolları ve gözlerinin altları hâlen uykusuzluktan mosmor. Ağlarken gözyaşlarını sanki yüzünden nefret eder gibi hoyratça siliyor ve sohbetimizin her aşamasında, bedeninden nefret ettiğini, defalarca söylüyor.
“Tecavüzden sonra işe de gidemedim. Zaten elimde avucumda ne varsa avukata verdim, bankadan kredi çektim. Ben her şeyimi kaybettim.” diye ekliyor B.
Şimdi dosya Eren Kesikn’de ve sıra Yargıtay’da
Bir arkadaşı, onun zor durumuna üzülerek avukat Eren Keskin’le tanıştırmış B.yi. Artık davasıyla Keskin ilgileniyor ve yaptıkları itiraz üzerine Yargıtay’dan çıkacak karar bekleniyor.
Hikâye nasıl tanıdıksa her iki mahkemenin verdiği kararlar da o kadar tanıdık ne yazık ki. Hem İstanbul Anadolu 15. Ağır Ceza Mahkemesi hem de İstanbul Bölge İdare Mahkemesi, kararlarında sürekli “sevgililik ilişkisi içinde yaşananlar” diye nitelendirmiş B.nin beyanlarını. Oysa evlilikte ya da sevgilikte de kadının rızası dışında erkeğin zoruyla girilen her cinsel ilişki tecavüzdür zaten. İnsanların yatak odalarına kamera koyamayacağımıza göre kadınlar, eşleri veya sevgilileri onlara tecavüz ettiğinde bunu nasıl ispatlayacaklar? Cevaplayabilir mi bu iki mahkeme?
Savcılık iddianamesinde yer aldığı gibi Yargıtay içtihatlarıyla yerel mahkeme kararlarına, Volkan D.nin ifadelerindeki tutarsızlıklara, B.nin tutarlı beyanlarına ve sağlık raporlarına rağmen neden ilk celsede beraat ediyor peki Volkan D.? Eğer İstanbul Sözleşmesi yürürlükte olsaydı bu süreç böyle mi işler, bu kararlar mı verilirdi? Tabii ki hayır.
Artık bunca yaşanandan sonra B.yi teselli etmek çok zor ki zaten teselli edecek bir kelime de yok. Tecavüz mağdurları için uzun bir rehabilitasyon süreci gerekiyor. Ama belirtelim: Volkan D.nin avukatının iddia ettiği gibi, B.nin sanıktan ne evlenme ne de para talebi var. Sadece adalet istiyor B.
Bugüne kadar B.nin sesini kimse duymadı, içine atıldığı cehennemi kimse görmedi ve B. her gün yanmaya devam ediyor. Şimdi sıra Yargıtay’da. Merak ediyorum, Yargıtay tecavüz beyanını ve raporları dikkate alacak mı? Bakalım, avukat Eren Keskin’in başvurusuna ve B.nin çığlığına ne cevap verecek?