Çocukluğumun sanatçılarını ve ünlülerini hatırlamıyorum fakat çocukluktan gençliğe adım atma zamanlarımdakileri çok net hatırlıyorum. En çokta Semra Özal yönetiminde Turgut Özal sponsorluğunda “Yurttan Sessiz Şarlatanlar Korosu”nu.
Canım babamın aldığı siyah beyaz gazetede “Yurttan Sessiz Şarlatanlar Korosu”nun koristlerini göremiyordum fakat komşumuzun aldığı renkli gazetede çokça varlardı. Turgut Özal’ı, Semra Özal’ı öve öve bitiremiyor, Özal ailesinin her ferdine ayrı ayrı iltifatlar yağdırıyorlardı gazetede. O yaşlarda bile sanatçı geçinen birinin bir siyasetçiyi övmesini yadırgamıştım. O dönemin aklımda kalan şarlatanları ise Ajda Pekkan, İbrahim Tatlıses, Coşkun Sabah, Yüksel Uzel, Osman Yağmurdereli gibi isimlerdi. “Özal’ın IBAN’lı sanatçılarının o dönemin aydınlanmasına ne gibi katkısı oldu?” diye soracak olursanız… İnanın olsa sizden mi saklayacağım? “Karanlığa gitmemize attıkları adımları say” derseniz, her adımlarını dün gibi anımsıyorum, bir bir sayabilirim.
O zamanların IBAN’lı ünlüleri şimdiki gibi göz önünde değillerdi. Sosyal medya yoktu, iletişim çağına adım atma arifesindeydik, özel televizyon kanalları yeni çıkmıştı, yani şimdiye nazaran daha iyi durumdalardı diyebilirim. Yani Özal’ın IBAN’lı şarlatanlarını, Erdoğan’ın IBAN’lı şarlatanlarını gördüğümüz kadar görmüyorduk. Turgut Özal’ın oğlu Ahmet Özal’ın kurduğu televizyon kanalına daha sık çıkıyorlardı. Özal, IBAN’lı ünlülerini yanına alıp “Bir Şarkısın Sen” şarkısını söylüyordu. Erdoğan’ın neredeyse tüm kanallara çıkıp yanına IBAN’lı ünlüleri alıp “Beraber Yürüdük Biz Bu Yollarda” şarkısını söylediği gibi.
Şarkılar, şartlar ve bazı şarlatan ünlüler değişmiş olsa da her dönemin sanatçısı ve satanı kendini bir şekilde göstermiş diyebilirim. “Halk sanatçıyla satanı ayırt edebildi mi?” diye soracak olursanız, o zaman ben de size Aziz Nesin’in “Türk milletinin yüzde 60’ı aptal” sözünü hatırlatırım.
Aklımda kalan bu iki dönemi karşılaştırdığımda “sanatçının sanat icra edebildiği dönem” ve “sanatçının sanat icra edemediği dönem” diye ikiye ayrılmış olduğunu gördüm. Her ne kadar “sanatçı” kelimesini kullanıyor olsam da bu şarlatanların birçoğunun sanatçı değil ünlü olan insanlar olduğunun da altını önemle çizmek isterim zira gerçek sanatçılara haksızlık etmek istemem. Dönemi ele geçirmiş en başa oturmuş adına ‘lider’ denmiş kişiyle ağız ağıza verip şarkı söylemiş her sanatçı veya ünlü sanatını işini icra edebilmiş. Fakat dönemin lideri ile ağız ağıza verip şarkı söylememekle kalmayıp bir de yaptığı yanlışlardan birkaçını dile getirmişse, sanatını icra etmek şurada dursun, kim bilir neler gelmiş başına. Yani zulüm eden zalim, her dönemde kendisini öveni, sırtını sıvazlayanı ihya etmiş baş tacı etmiş maddi ve manevi katkısını sunmuş “benim sanatçım” demiş.
Onun sanatçısı olup satan olmasının gereği şarkısını söyleyebilmiş, oyununu oynayabilmiş, filmini çekebilmiş, yani her dönem şarlatanlar korosunun koristi işini yürütmüş. Satıcılığı elinin tersiyle itip sanatçı kalanlar ise zor bir süreçten geçmiş/geçiyor. Sahnesi elinden alınmış, dizi ve film yapımcıları rol vermemiş, sahnelerin aranan sanatçısı olamamış; anlayacağınız eli kolu bağlanmış. Bunlar yetmezmiş gibi bir de yeri gelmiş içeri atılmış, yeri gelmiş davalar açılmış, yeri gelmiş yurt dışına çıkmak zorunda kalmış.
“İki dönemde de suya sabuna dokunmayan sanatçılara ne oldu?” diye size değil kendime sorduğumda kendimden aldığım cevap, “Suya sabuna dokunmayana sanatçı denmez!” oldu.
Sonuç olarak kişiliğinden, kimliğinden, değerlerinden ödün verenlerin, ülkesine sahip çıkmayanların IBAN’lı ilan edildiğine; kişiliğinden, kimliğinden, değerlerinden ödün vermeyip ülkesine sahip çıkanların IBAN’sız ilan edildiğine şahit olmama yanmadım da Coşkun Sabah’ın her daim parlayan 32 beyaz dişine yandım. İnsan güzelim dişlerini her dönemin hırsızına sırıtmak için kullanır mı? Ağzından dişe dokunur iki laf çıkmamış. Zalime kişneyen değil zalimi dişleyen sanatçı olmak olmuş tek marifeti.
Bu makale yazarın görüşlerini yansıtır. Gazete Davul’un yayın politikası ve editoryal bakış açısı ile her zaman uyumlu olmak zorunda değildir.