KHK ile ihraç edilen ve Ankara Yüksel Caddesinde 4 yılı aşkın süredir ‘işimiz geri istiyorum’ diyen Yüksel Direnişçisi Nuriye Gülmen, yarın Çağlayan Adliyesi’nde ilk kez hakim karşısına çıkacak.
İstanbul’un Okmeydanı semtinde bulunan ve Grup Yorum’un çalışmalarını yürüttüğü, halkın da kullanımına açık olan İdil Kültür Merkezi’ne yönelik 5 Ağustos 2019 tarihinde gerçekleşen polis baskınında gözaltına alınan, KHK ile görevinden ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen, 11 Ağustos’ta tutuklanmıştı. Gülmen’in tutuklanmasına gerekçe ise ‘kaçma şüphesi’ olarak belirtilmişti.
Silivri Cezaevinde 5 aydan fazla zamandır tutuklu bulunan Nuriye Gülmen yarın ilk kez hakim karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Duruşmaya getirilecek olan Gülmen’in mahkemesi 09.00’da başlayacak.
Aydınlar, sanatçılar, adalet talebi olanlar, direnenler ve yurttaşlar sosyal medya hesaplarından direnişçi Nuriye Gülmen ile dayanışma ve mahkemeye çağrı mesajları yayınlıyor.
Silivri Cezaevinde tutuklu bulunan Gülmen, 5 Şubat’ta İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde 28. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek duruşma için destek istedi.
Gülmen tarafından kaleme alınan mektupta şu ifadelere yer verildi;
Sevgili Dostlarım, Basın Emekçisi Arkadaşlarım ve Kıymetli Halkımız,
İyi olmanızı dilerim.
Ben iyiyim. Beş aydır Silivri Hapishanesinde tutukluyum. İlk duruşmam 5 Şubat’ta görülecek. Ona hazırlık yapmaya çalışıyorum. Sağlığım ve moralim yerinde. Size bu mektubu hem duruşmaya çağrımı yaygınlaştırmanız temennisiyle hem de burada tutulmama gerekçe yapılan yargılama ile ilgili bilgi vermek için yazıyorum.
4 yıldır sürdüğümüz iş, ekmek mücadelemiz adaletsizliklerle dolu. Bir adaletsizliğin karşısına dikildik, adaletsizliğin bin bir çeşidi ile yıldırılmaya çalışıldık. Tutsak edilmemizin de bu yıldırma, öç alma politikasının bir parçası olduğunu biliyoruz.
Elime ulaşan iddianame de bunu kanıtlar nitelikte. Eşyayı adıyla çağırmak anlamında bu metne iddianame diyorum. Yoksa gerçekten iddianame vasfı taşıyan bir metin olduğunu söylemek mümkün değil. Yargılamamın yapılacağı mahkemenin heyeti de iddianamenin hukuka uygun bir şekilde düzenlenmediği yönünde bir görüşle iddianameyi reddetti.
Gerekçesi ise şöyleydi: İddianame içeriğinde arama sonrası materyallerin şüphelilerle ilişkilendirilmediği, şüphelilerin eylemlerinin anlatılmadığı, iddianamede söz konusu örgüt hakkında uzun uzun bilgilere yer verilmiş olmasına karşılık şüphelilerin üzerine atılı suçun şüphelilerle ilişkilendirilmediği, hangi eylemlerle üzerine atılan suçları gerçekleştirdiklerinin anlatılmadığı, salt şüpheliler hakkında istihbari bilgilere yer verilmiş olması, eylemlerinin somutlaştırılıp söz konusu arama yapılan yerde çıkan suç unsuru sayılabilecek maddelerle ilişkilendirilmemiş olması göz önünde bulundurularak, (….) CMK 174/1-a maddesi gereğince CMK 170. Maddeye aykırı olarak düzenlenen iddianamenin iadesine karar verilmiş olup…
Hukuksuzluk o kadar sıradanlaştırıldı ki, adaletsizliklerin içinde bir hukuka uygunluk kırıntısı görünce şaşırmadan edemiyoruz. Ama sağ olsun T.C. yargısı şaşkınlığımın fazla uzun sürmesine izin vermedi. Savcının iddianamenin iadesine ilişkin yaptığı itiraz bir başka mahkeme heyeti tarafından kabul edildi.
Böylece örgütün tarihçesinin sonuna benimle ilgili beş cümlenin iliştirildiği bu metin iddianame olarak kabul edilmiş oldu. İddia edilen şeylerde de bir yenilik yok: Örgüt talimatıyla açlık grevi yapmak, örgüt talimatıyla KHK ile işlerinden atılanları bir araya toplamak amacıyla Direnişler Meclisini temsilen eylem ve etkinliklere katılmak.
Yaptığım işlerin başına “örgüt talimatıyla” yazınca iddianameye dönüşen sihirli bir metin bu. Yargı insanlarının elinde sihirli bir değnek var, ol deyince olduruyorlar, burjuva hukukuna asgari düzeyde uyma kaygısı güdene rastlamak bile çok zor artık. Zaten o da adaletin a’sına yetmiyor.
Vallahi, bizim elimizde sihirli değnek yok. En başından beri adaletsizliğe teslim olmamak gerektiğini düşünerek hareket ettik. Kâr-zarar hesabı yapmadık. Direnmek gerekiyordu, gereğini, bildiğimiz doğrularla, hakkıyla yapmaya çalıştık. Biz direndikçe daha çok adaletsizliğe maruz kaldık. Şükür ki, adaletsizlik dağının altında ezilmedik. Tutsaklığın da bizi ezmesine, kişiliksizleştirmesine izin vermiyoruz. İnancım o ki, buradan daha güçlü çıkacağız.
Bugüne kadar hep yanımızda oldunuz. 5 Şubat’ta görülen duruşmamda da beni yalnız bırakmayacağınızı biliyorum.
İçten sevgim ve saygılarımla…