“Herkes bana yaşatılan adaletsizliği hiç olmazsa bir yakınına anlatmalı. Ortada tutarlı bir kötülük var.”
Bir ülkeyi anlamak için bazen bir tek olay yetiyor.
Şair İlhan Çomak’ın hazin hikâyesine bakın, bir bütün olarak bu coğrafyayı, bu coğrafyanın adaletsizliğini ve bitimsiz kederini göreceksiniz.
Tutuklandığında yüreği yaşama sevinciyle dolup taşan 21 yaşında bir gençti. Hayalleri, hayattan beklentileri, aşkları, baba olma hevesiyle demir parmaklıkların karanlığına gömülen 21 yaşında bir genç.
İlhan Çomak şu an 48 yaşında. Gözünde gözlükleri, vaktinden önce beyazlayan saçları, kayıp 27 yılın gölgelediği mahzun bakışlarıyla hayattan koparılmış eksik bir yaşam öznesi.
27 yıldır hayatın insan yönüyle arasına duvar örülmüş.
***
İlhan Sami Çomak, 1973 Bingöl doğumlu. Adaletsizliğin, bitimsiz nefretin reva görüldüğü coğrafyanın insanı. Yani bir Kürt.
27 Ağustos 1994’te İstanbul Üniversitesi Coğrafya Fakültesi öğrencisiyken gözaltına alındı. Kendi anlatımıyla, bir daha fırsat bulamayacağını sezmiş gibi tüm günü dolu dolu geçirmiş. Sinemaya gitmiş, vapurla Üsküdar’a geçerken ışık denizinde dalgalanan İstanbul’u izlemiş.
O coşku dolu günün akşamında İlhan’ın hayatı tamamen değişecek, cezaevinde, işkencede, mahkemelerin yapay karanlığında darmadağın olacaktı.
Gözaltında bilinen her türlü işkenceyi gördü. Falakadan elektrik vermeye, tazyikli sudan Filistin askısına, copla tacizden küfür ve hakarete kadar.
İşkencenin son bulduğu yerde uzun, kapkaranlık cezaevi günlerine kapı açılıyor ve tutuklanıyor.
İstiklal Mahkemelerinin muadili olan DGM’lerde yargılandı. İşkenceyle düzenlenen tutanaklar esas alınarak 27 yıl boyunca tutsaklık devam etti, 3 kez müebbet aldı.
“İlhan’ın dosyasında sonrasında bizzat itirafçılar tarafından geri alınan iki itirafçının beyanı dışında somut tek delil yok. Dosyası yıllarca mahkeme kapılarında savcıların, hakimlerin, polislerin elinden geçti, ancak suç sayılabilecek hiçbir şey bulamadılar.
AİHM 2007 yılında aldığı kararla İlhan Çomak’ın adil yargılanmadığına ve yargılanmanın yenilenmesine hükmetmesine rağmen bu sonucu değiştirmedi.
2007’de AİHM’nin yargılanmanın yenilenmesi gerektiği yönünde verdiği karar, İlhan’a karşı sürdürülen “tutarlı kötülüğü” kanıtlar şekilde tam altı yıl sonra (2013’te) gündeme alındı.
Yargılama iki yıl sürdü. Mevcudun tekrarı oldu ve 2016’da bir kez daha aleyhe karar çıktı. İlhan’ın dosyası 2016’dan beri AYM’de bekliyor.”
27 yıllık zaman zarfında muhtıralar verildi, darbeler oldu, insanlar doğdu, insanlar öldü, mahkemeler, hâkimler değişti ama hükme asla dokunmadılar.
***
27 yıldır İlhan’ın hayatında değişiklik arz eden tek şey açık görüşler oldu. Tekdüzeliğin karanlığında hapsolan gözler, açık görüşte bilmediği, hayalinde yaşadığı dış dünyayla bir araya gelir. Değişen tonlardaki gökyüzünü, dokunamadığı toprağı, koklayamadığı yeşili anımsamaya çalışır.
27 yıl… Yazarken dahi ürperiyor insan. 27 yıl önce küçük bir çocuk olan ve aklı hiçbir şeye ermeyen ben, şu an İlhan Sami Çomak için adalet talebiyle yazı yazıyorum.
Bu 27 yılda büyüdüm, okul okudum. Devletin dayattığı askerlik sırasında kısa süreli de olsa askeri cezaevinde yattım. Psikolojik işkence gördüm, fiili işkenceye şahit oldum.
Bütün bunlar olup biterken, insanlık için kimi zaman dalgalı, yer yer durağan akarken yaşam serüveni, İlhan Çomak, 27 yılı aynı yerde, dört duvar arasında geçirdi.
***
”Geriye dönüp baktığımda hiç de büyük özlemlerle yaşamadığımı fark ediyorum. Hayata, onun acımasız ama aynı zamanda heyecan dolu yüzüne gerçeklerden kopmadan bakmaya çalıştım sanırım.
Büyük özlemlere kapılmak, dışarıdaki yaşam olanaklarını aramak, acı ve tatminsizlikten başka bir sonuç doğurmayacak, her açıdan sınırlandırılmış bu koşullarda. Biliyorum bu bir savunma mekanizması. Ama bana sebat ve direnç kattı, katıyor.
İnsanların ama özellikle dostların duyarsızlıkları bu süre zarfında öfkelendirdi beni. Bir sözleri olmalı yaşadığım hukuksuzluğa karşı dedim, diyorum. Bunu bir bana acıma hissiyle değil, insan olmanın, adaleti savunmanın ilkesel tutumuna denk geldiği için istedim. Öyle ele alınması gerektiğine inandım.
Her şeye rağmen insana, insandan yana olan inancımı koruyorum.
Hukuksuzluk ve vicdan körelmesine karşı çıkan her sesi, söylenen her sözü kötülüğe karşı iyiliğin dirençli sesi, sözü olarak gördüm, görüyorum.”
27 yıldır yenilikten yoksun, sürekli kendini tekrarlayan bir hayat.
Bu olumsuz koşullarda bile hayata tutunmayı, kendini var etmeyi başardı İlhan Çomak. Cezaevinde 8 kitap yazdı.
Gitmeler Çiçek Kurusu (2004), Açık Deniz ( 2007), Günaydın Yeryüzü (2011), Kedilerin Yazdığı İlahi (2014), Bir Sabah Yürüdüm (2017), Yağmur Dersleri (2017), Dicle’nin Günlüğü (2017), Geldim Sana (2019). Karınca Yuvasını Dağıtmamak (2021)
İlhan Çomak, yaşamak için elinden geleni yaptı.
Dostların duyarsızlığına sitem eden İlhan’ın maruz kaldığı “tutarlı kötülüğe” karşı koyma sırası bizde.
İlhan Çomak özgürlüğe giden yolun basamaklarını kitaplardan inşa etti. Yapmamız gereken tek şey kitaplardan oluşan bu yolda düşmesine fırsat vermeden İlhan’ın elinden tutmak ve özgürlüğe açılan kapıyı onun için aralamak.
Şair İlhan Çomak’ın son sözüyle: “Adalet, uzun upuzun yargılanmamaktır; adalet, kanunların herkes için geçerli olmasıdır; adalet, haksız yere içerde olmamaktır; adalet, unutulmamaktır…”
“Bu makale yazarının görüşlerini yansıtır. Gazete Davul’un yayın politikası ve editoryal bakış açısı ile her zaman uyumlu olmak zorunda değildir.”