Otistiklerin sık sık, tükenme yaşadıklarını biliyor musunuz? Bu pille çalışan bir aletin pilinin bitmesi gibi bir durum. Bir anda bütün hayat enerjiniz tükeniyor ve kımıldayacak haliniz bile kalmıyor. Ben yıllarca yaşadığım bayılmalarımı hep tansiyon düşüklüğüne, şekerimin düşmesine bağlamıştım; şimdi anlıyorum ki onların birçoğu aslında tamamen tükenme ile ilgiliymiş. Öyle günlerim olmuştu ki her akşam neredeyse aynı saatte bayılıp hastaneye kaldırılıyor, acilde geçirdiğim bir kaç saatten sonra tekrar eve dönüyorduk. Bu bayılmalarımın gerçek nedeni de hiç bir zaman bulunamadı. Şimdi geriye dönüp bakınca aslında her şey o kadar açıkmış ki…
Tükenmenin nedeninin; yorgunluk, kendini anlama eksikliği, yoğun stres içinde etrafta neler olduğunu anlamaya çalışırken ‘doğru davranış’ larda bulunmak için sürekli yapılması gerekenleri yapmak için zorlanmanın sonunda biriken stres olduğunu anladığımda hayatım boyunca neden sürekli doktorlarda gezdiğim ve neden hastalıklarımın bir türlü tedavi edilemediği de su gibi berraklaştı zihnimde.
Otizm teşhisi aldığımdan beri hayatımın belki de en zor zamanlarını yaşadığım halde artık birilerine uymak, benden beklenenleri yapmak, birileri olmak için çabalamayı bıraktığım için hiç eskisi gibi fiziksel hastalıklarım oluşmadı.
Ayrıca otizm öyle bir durum yaratıyor ki dışarıdan sakin ve soğukkanlı gözükürken içimizde aşırı bir kaos olabiliyor. Ve biz kendimizi ve çevremiz bizi ne kadar onlara uymayı iterse, tükenmişlik o kadar hızlı ve sık yaşanıyor.
Yapılan araştırmalar ortama ya da ondan beklenilen davranışlara uymaya çalışanların gözlemlenebilir davranışları ile nörolojik düzeyle oluşan gerçekliğin arasındaki büyük fark olduğunu nihayet ortaya çıkardı. Kişinin sakin ve ne yaptığını bilen görünüşünün gerçek olmadığını, aksine içinde bulunduğu aşırı kaosu, beynin çılgın aktivitelerini görüntüleyerek saptayabilmeleri benim gibi kendini sürekli ortama uydurarak yaşayanların neden sürekli hastalandıklarının da anlaşılmasını sağladı.
Sanırım benim gibi, yüksek fonksiyonlu otistik olanların en büyük sorunu içimizde yaşadığımız bu büyük kaosu hep örtmeye çalıştığımız için, gerçeğimizin hiç anlaşılmamış olması. Herkes için ‘normal’ ve kolay olan hayatı yaşayabilmek için ne kadar muazzam bir çaba harcadığımız ne yazık ki hep göz ardı ediliyor. Aslında bu kadar çaba sarf etmezsek tükenme diye bir sorunumuz da oluşmuyor. Ne yazık ki hayatımıza dışardan bakanlar sadece yaptıklarımızla bizi değerlendiği için bizim neler yaşadığımızı da hiç anlayamıyorlar.
Ben her şeye rağmen tükenmemeyi öğreniyorum. Tükenmemenin ilk adımının kendimi saklamamak; ikinci adımın ise etrafımdaki kişilerin istediği, beklediği, inandığı, kişi olmaktan vazgeçmek olduğunu öğrendim. Kimi zaman çok zeki, kimi zaman gerçek bir salak, kimi zaman çok becerikli, kimi zaman hareket edemeyecek kadar kilitli, kimi zaman hisleri çok kuvvetli, kimi zaman ise burnunun uçundaki yalanları bile göremeyecek kadar kör olabildiğimi biliyorum. Bunları kabul ettikçe tükenme krizlerimin ne kadar azaldığını görüyorum. O nedenle de eğer yaşamınızda bir otizmli varsa, ona yapabileceğiniz en büyük iyiliğin onu bir şey olmaya zorlamamak olduğunu sizinle paylaşmak istedim, bırakın o kendini siz de onu keşfedin…
“Bu makale yazarının görüşlerini yansıtır. Gazete Davul’un yayın politikası ve editoryal bakış açısı ile her zaman uyumlu olmak zorunda değildir.”