Çocukluğum Trakya’da geçti. 80 öncesi dönem, gece yarılarına kadar sokakta oynardık. Hele yaz günleri eve girmezdik yemek için bile. Güneş altında oynamaktan o kadar yanardım ki ev ahalisi Türk filmlerinde Arap bacı çıktığında gülerek bana bakar ve Acun’un annesi diye takılırlardı. Yıllar sonra sokakta oyun faslı bittiğinde eniştem bana yahu sen beyazmışsın diye takılmıştı. Sokağı oldum olası sevdim. Sokak benim çocukluğum, gençliğim, yaşlılığım…
Evimizin önü sokak. Okulumuzun yolu sokak. Oturduğumuz kafenin önü sokak. Çoğunlukla Trakya geleneği ama tüm Anadolu’da da çok görürüz, düğünlerimizi yaptığımız yer sokak. Çarşıya sokaktan gideriz, pazara sokaktan… Ayak üstü sohbet eder, hal hatır sorarız sokakta. Pencereden izleriz oynayan çocukları. Buluşmak için sokağa randevu veririz. İşe gideriz, işten geliriz. Simit satarız, ayakkabı boyarız, çöpten kağıt toplarız. Baharında ağacını koklar, yazında dondurma yer, kışında kardan adam yaparız. Çocukluğumuz, gençliğimiz, ihtiyarlığımız sokak. Yürüdüğümüz, bizi sevdiğimize götüren, sevdiklerimizi son yolculuğuna uğurlamaya gittiğimiz sokak. İyiliği kötülüğü, insanı gördüğümüz, herkesin bizi gördüğü yer sokak. Sokaklar bizim…
Sokağın bir de öteki yüzüne bakınız. Polisten dayak yediğimiz, gözaltına alındığımız yer sokak. Babamızın, kardeşimizin siyah transporterlarla kaçırıldığı yer sokak. Tacize, tecavüze uğradığımız, kocamız tarafından bıçaklandığımız, katledildiğimiz yer sokak. Çocuklarımıza uyuşturucu hapların satıldığı, trafik kazalarında yılda binlerce can verdiğimiz yer sokak. Onların sokağı…
Sokağa çağrı yapmak suçmuş! Beni 20 yıllık öğretmenliğimden ihraç ettiler sokağa çıkacağım bu hukuksuzluğu herkese anlatacağım siz de gelin demek suç mu? 4 yıldır sokakta verdiğimiz mücadele kime zarar vermiştir? Sokakta yaptığımız eylemde kime uyuşturucu satmışız, kimi katletmişiz, kimin malını çalmışız, kime tecavüz etmişiz? Bir haksızlığı hep birlikte herkese nerede duyuracağız? Evde mi? Elbette sokakta, bizim sokakta. Biz sokak deyince kim korkar biliyor musunuz? Gerçeklerle yüzleşmek istemeyenler, demokrasinin gücünden korkanlar…
Her şeyi yaşadığımız, gördüğümüz duyduğumuz yer niye yasaklanıyor bizlere? Aşılarını oldukları halde 65 yaş üstü insanlar neden çıkartılmıyor sokağa? Neden pandemi bahanesiyle sokak yasaklanıyor? Niye lebalep kongreler yapılırken birkaç kişi ile hakkını arayan Nursel Tanrıverdi öğretmen Bakırköy meydanından gözaltına alınıyor? Neden aşı getirilmiyor bu ülkeye? Neden İsrail, vatandaşlarını aynı zamanlarda koordineli olarak aşılayıp maske-mesafe uygulamasından kurtuluyor da bizler kurtulamıyoruz? Neden 1 yıldır oyalanıyoruz aşı gelecek diye? Bizler ne zaman aşılanacağız? Bence ne zaman sokaklar AKP’nin iktidarını tehdit etmez hale gelirse, ne zaman insanları hakkını aramak için sokağa çağrı fikrinden vazgeçirirlerse, ne zaman iktidarın Gezi korkusu son bulursa işte o zaman aşı oluruz, pandemi biter! Bu iktidarın insafına kalırsak ya art arda pandemide öleceğiz ya ülke dibe vurduğu için kahrımızdan ya da yasaklanan sokaklarımızda işe giderken öleceğiz…
Ölmeyelim!
Bu hafta da yazımı sorularla bitiriyorum; Sokak onların mı, bizim mi? Sokakta ölmek serbest de hakkını aramak mı suç? Hangisini hak ediyoruz? Bizim sokağı mı, onların sokağını mı…