Aslında çoğumuz bir Rusya-Ukrayna savaşı çıkar diyemiyorduk. Diyemiyorduk ve tahmin de edemiyorduk. Çünkü birbirleriyle her anlamda ve her alanda iç içe geçmiş bu iki kadim halkın arasında bir savaş çıkması olası tüm ihtimalleri zayıflatıyor ve hatta imkansız kılıyordu.
Nasıl olmasın ki kültürleri, ekonomileri ve tarihleri o kadar ortak idi ki, adeta birbirlerinin aynası olan iki halk, tek halk gibiydi.
Bir tek farkla bu durum böyleydi.
O farkta, Ruslar kendilerini Ukraynalıların büyük abisi olarak gören kibriydi.
İşte bugün devam etmekte olan savaşın önemli bir nedeni de bu kibirdi.
Neden ise açıktı…
Ukrayna NATO’ya üye olmak istiyordu.
Bunun anlamı Putin’e göre Ukrayna NATO’ya üye olursa hem kendi güvenlikleri için bu bir risk oluşturur ve hem de Ukrayna NATO’dan aldığı destekle Kırım’ı geri alırdı.
İşte bu iki neden bu gün başlayan savaşın siyasi nedenlerini oluşturuyor.
Putin bu nedenle NATO, ABD ve Ukrayna’dan, Ukrayna’nın NATO’ya alınmaması için yazılı taahhüt talep ediyor.
Bu talebin diğer bir anlamı ise Ukrayna devletinin ve halkının egemenlik hakları arasında olan uluslararası kuruluşlara üye olma hakkı ellerinden alınmak isteniyordu.
Oysa bu hak, devlet ve halkların devredilemez haklarının başında geliyordu.
Bu hakkın kullanılması o ülkenin seçilmiş parlamentosunun kararıyla ancak yerine getirilebilen bir haktı…
Putin ve Rusya, Ukrayna’nın NATO üyesi olmasını kendi güvenlikleri için bir tehdit olarak görmesi de ayrı bir tartışma konusuydu.
Oysa NATO daha 1990 yılında iki Almanya’nın birleşmesiyle birlikte doğuya doğru genişlemeye başlamıştı.
Demokratik Almanya, Federal Almanya’ya katıldığı gün aynı zamanda NATO üyesi de olmuş oldu.
İki Almanya’nın birleşmesi anlaşmasının altında SSCB’nin de imzası vardı.
Ve devamında 1999 yılında üç doğu Avrupa ülkesi olan ve Varşova Paktı üyesi devletler Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan NATO’ya üye oldukların da Moskova’nın sesi hiç çıkmamıştı.
Ha keza 2004 yılında Bulgaristan, Romanya ile Baltık Cumhuriyetleri ki Baltık Cumhuriyetleri Rusya ile ortak sınırları olan ülkelerdir.
Moskova o gün de NATO’nun bu genişlemesine karşı çıkmamış, bu durumu kendi güvenliği için bir risk görmemişti.
Ukrayna’nın bu ülkelerle olan farkı, yani yukarıda belirttiğim gibi “abilik kibri”…
Bir diğer neden ise Ukrayna ile olan uzun sınır komşuluğu…
Şimdi ne oluyor peki?
Savaş hiçbir şekilde kabul edilemez, etmemeliyiz.
Şehirler bombalanıyor.
İnsanlar, yaşlılar, hastalar ve çocuklar bu salgın döneminde sığınaklarda üst üste ve her türlü sağlık şartlarından yoksun, çok kötü beslenme ve barınma sorunlarıyla cebelleşip duruyorlar.
Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar insanın içini kanatıyor.
Bu arada Putin, beklemediği bir karşı dirençle karşılaştı.
Ukrayna ordusu ve halkı şimdiye kadar Rus işgaline karşı onurlu ve kararlı bir direniş örneği gösterdiler.
Bunun iki sonucu olabilir, ya Putin savaşın şiddetini daha ağır silahlar ile arttıracak veya bugün Harkov’da olduğu gibi geri çekilmek zorunda kalacak.
Kiev direnişin merkezini oluşturuyor.
Mahalle aralarında kora kor gerilla savaşları devam ediyor.
Ukrayna makamları 4500 Rus askerinin öldürüldüğünü rapor ediyor. Batılı bağımsız gözlemciler bu bilgiyi teyit ediyor.
Diğer yandan ise başta ABD, İngiltere ve Fransa olmak üzere üst üste yaptıkları açıklamalarla Ukrayna’ya destek vermeyi sürdürüyorlar.
Peş peşe askeri yardımlar Ukrayna ordusuna gönderiliyor.
Ayrıca batı ülkeleri, Rusya devlet kurumları ve başkan Putin başta olmak üzere uyguladığı yaptırımları bir yanda genişletilirken diğer yandan da çeşitlendiriyor.
Son olarak Rusya, hızlı ve anlık para transfer sistemi olan SWİFT sisteminden çıkarıldı.
Bu bugüne kadar etkisi en yüksek olacak olan yaptırım olarak gözüküyor.
Bunun etkisi para transferini olumsuz etkileyeceğinden bunun ticari ve ekonomik olumsuz sonuçları olacaktır. Ve yaptırımlar içinde en çok etki bu yaptırımda görülecektir.
Aslında batı yaptığı yaptırımları, yapmış olduğu siyasi hata ve günahlarını bedeli gibi görüyor.
ABD başkanı Joe Biden defalarca olası işgalden bahsettiği halde Ukrayna’nın NATO’ya alınması sürecinde diğer batılı müttefikleriyle birlikte ciddi taktik hatası yaparak adeta bu savaşın çıkmasına zemin hazırlamış oldu.
Neyse şimdi bugünün üzerinden yürümeye çalışalım.
Savaş, ölümler, yaptırımlar ve hüzün derken, iki ülke arasında karşılıklı bir görüşme imkanı an itibarıyla doğmuş durumda…
Rusya tarafı görüşmenin Minsk/Belarus’ta olması teklif etti.
Ukrayna lideri Zelenski ise buna itiraz etti. Nedeni ise ülkelerine yapılan saldırıların bir yanı da Belarus üzerinden gelen saldırılar olduğunu, ancak bu saldırıların durdurulursa görüşmenin bu ülkede olabileceğini söyledi ve ekledi bizim için görüşmelerin olabileceği şehirler İstanbul, Bakü ve Budapeşte dedi.
Sonunda Zelenski ve Belarus lideri Lukaşenko arasında yapılan görüşmeler sonucu taraflar Belarus/Gomel şehrinde bir araya gelmeye karar verdiler.
Bence bu görüşme kısa zaman içinde oldukça önemli bir gelişme oldu.
Öncelikli dileğimizin tarafların bir an önce ateş kes sağlamasıdır. Sonra karşılıklı haklara saygı temelinde ve karşılıklı endişeleri giderecek bir çerçevede anlaşma sağlamaları herkes tarafından beklenen bir müjde olacaktır.
Şimdi son olarak;
Rusya, işgali yerli siyasi çevrelerde de farklı tartışma ve ayrışmalara neden oldu.
Mesela “ey Ukrayna halkı komedyeni başkan seçersen başına gelecek olan budur”
“Zelenski ve partisi faşist partiye karşı, Putin haklı ve hatta Putin faşizme karşı savaşan bir komünist lider”
“bu savaşta suçlu Amerikan emperyalizm ve NATO’dur, Ukrayna’yı Rusya’ya karşı kışkırtmış ve sonrada yalnız bırakmıştır.”
Tabii burada durumun en ilgi çekici yanı kimi solcuların içine kaçmış olan ve zamanla orada putlaşan bir Rus hayranlığı var ki adeta bu Rus şovenizmine dönüşmüş durumda…
Bu solcu kafaların SSCB’nin halen yaşadığına inanmaları durumu, Putin’den yeni bir Lenin çıkarma aşamasına kadar getirmiş gözüküyor.
Oysa ki bugün sol taraftan dünyaya baktığımızda Rusya ve Çin’in özellikle insan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokratik haklar alanında batının sağında kaldığını görüyor ve bu durumlarının iyileştirilmesi içinde hiç olumlu gelişme göremiyoruz.
Özellikle AB değerlerine bakıldığında ortaya çıkan tablo tüm insanlığın daha özgür, daha refah ve barış içinde bir arada yaşamasını kabul ediyor.
Diğer yandan Zelenski’ye bir komedyen diyenlere şunu diyebilirim; komedyenlerin de seçme ve seçilme hakları yok mu?
Bunun bir diğer karşılığı Putin’in KGB ajanı olması size devlet başkanı olması için yeterli neden oluyor da, Zelenski’nin komedyen olması neden kabul edilebilir bulunmuyor?
Herkesin her ülkede devlet başkanı olma hakkı vardır ve hak seçmenler tarafında sahibine verilir.
NATO ve batı Ukrayna konusunda hızlı ve yerinde davranmayarak büyük bir siyasi hata yaptılar ve şimdi bu hatalarını anlayarak işi daha sıkı tutmaya çalışıyorlar.
Bakalım süreç nereye doğru gidecek…
Muhtelif görüşler var ancak bence bu yaşadıklarımız ve Ukrayna’yı işgal kararı, dünyayı nükleer silahlar ile tehdit eden Putin için sonun başlangıcı olacak gelişmeler olarak görüyorum.
Sen bittin Putin…
“Bu makale yazarının görüşlerini yansıtır. Gazete Davul’un yayın politikası ve editoryal bakış açısı ile her zaman uyumlu olmak zorunda değildir.”