Seçimlerle ilgili üst üste iki ayrı gelişme erken seçimlerin bu yıl içinde yapılacağına dair iddiaları güçlendirdi.
Birincisi seçim kanununun meclise getirilmiş olması, ikincisi YSK seçimler için gerekli olan malzemenin temin edilmesi için ihale açmış olması…
Şimdi biz meclise getirilen seçim yasasında değişiklikler öngören yasa tasarısına bir göz atalım ve değerlendirelim.
Ak Parti ve MHP’nin üzerinde iki yıldır birlikte çalışmış olduğu seçim kanunu nihayet meclise getirildi.
Bu siyasi gelişme her ne kadar iktidar partileri tarafından “seçimlerin zamanında yapılacağı” mesajının verilmesi anlamını taşıyor olsa da, işin aslının öyle olmadığı bu atılan adımın aslında bir aldatmaca olduğu ve amacın muhalefet partilerini olası bir baskın seçim kararında hazırlıksız yakalama niyeti taşıdığını siyasi gözlemciler ortaya koyuyor.
Seçim kanunu ile getirilmek istenen düzenlemelerin hepsi aslında iktidar partilerinin kaybettikleri oyların kendilerine kaybedilmiş milletvekili olarak geri dönmesini önlemek ve özellikle DEVA ve Gelecek partilerine Ak Parti seçmeninden gitmesi muhtemel oyların meclise milletvekili olarak dönmesine değil, çöpe giden oylar olarak kalmasını sağlamak amacıyla yapıldığı anlaşılıyor.
Diğer yandan seçim kurulu hakimliklerinin kıdemli hakimlerden alınarak 1. derece hakimlere kura ile aktarılması, yargı üzerindeki baskıya güvendiklerini göstermiş olduğu kadar yargının aşırı siyasallaşmasının da seçim güvenliği için iktidar partileri adına çokça bir avantaj sağlayacağı düşünüldüğünü gösteriyor.
Seçimlerde ülke barajının %7’ye düşürülmüş olması her ne kadar mecliste daha fazla partinin temsil edileceği hakkında mesaj vermiş olsa da, kazın ayağının öyle olmadığı milletvekili çıkarabilmek için o seçim çevresindeki barajın aşılmasının zorunlu olmuş olması, özellikle ittifak içindeki oy bakımından küçük partilerin oldukça aleyhine olduğu görülüyor.
Uygulamada ittifak içindeki partilerin, ülke barajını aşmakta sorun yaşamazken iş seçim çevresi barajına gelince bu barajı artık oylarla aşma şansı getirilme ihtimali, yasallaşması istenen yasa teklifi ile ortadan kaldırılmak isteniyor.
Bu durumun yarattığı tartışma ise ittifak partileri arasında siyasi gerginliğe neden olması ve ittifakı önemsizleştirme anlamı taşıması ve Millet İttifakını oluşturan partiler arasına atılmış adeta bir saatli bombaya benziyor.
Ne olacak peki?
Olacağı şu, seçim yasası meclisten iktidar partilerinin desteğiyle geçerek yasallaşacak.
Bu gelişmelerin üzerinden yapılan siyasi değerlendirmelerin tamamında erken bir seçim olacağı tahmini çıkıyor.
Çünkü siyasi değerlendirmelerin tamamı ülkenin içinde bulunduğu gerçek duruma dayanıyor.
Ağır bir ekonomik kriz başta olmak üzere demokrasi ve insan haklarında devam etmekte olan ağır hak ihlalleri, aşırı siyasallaşmış bir yargı ve hukuk devletinin zerresinin bile kalmamış olması…
Buna ilaveten uluslararası yaşanan yalnızlık ve daha önemlisi tüm halkın üzerinde onları sarmış sarmalamış olan güvensizlik ve özellikle gençlerin korkulu rüyası, gelecek korkusu…
Bu tablo çok açıkça ülkenin bir cehennem yerine döndürüldüğünü göstermesi bakımından ibret verecek bir vahim duruma işaret ediyor.
Yönetemiyorlar ve her geçen gün ülke bilinmez bir karanlığa doğru sürükleniyor.
Yurtdışından borç parayı ancak çok yüksek faiz ödeyerek fazlasıyla aciz duruma düşürülmüş bir ülkeden bahsediyoruz.
Artan petrol ve doğalgaz fiyatları içerde iğneden ipliğe her şeye yapılan yüksek fiyat artışları, yüksek enflasyon olarak yurttaşların cebine ve bütçesine yansıyor.
Bu durum yoksullaşmayı aşırı derecede arttırırken paranın da alım gücünü her geçen gün aşındırıyor.
Emlak ve kira fiyatlarının neredeyse %100 oranında artmış olması ve birde buna elektrik, doğalgaz, su, telefon, internet gibi giderleri eklediğinizde ülkede ciddi bir barınma sorunu ortaya çıkmış bulunuyor.
Çarşı pazarı hiç sormayın fiyatlar uçuyor.
Bu durum, halk sağlığı açısından olağanüstü riskleri beraberinde getiriyor.
İnsanlar ne bulursa, bütçeleri neye yeterse o gıda maddesini alıp tüketiyor.
Özellikle ambalajlı denetimli gıda maddeleri dışında “dökme gıda” dediğimiz tüketimlerde aşırı artış göze çarpıyor.
Zaten gıda güvenliği riski yüksek olan ülkede bu çeşit gıda maddesi tüketimi gıda güvenliği ve insan sağlığı üzerinde onarılması güç hasarlar bırakıyor.
Tüm bu gelişmeler yeni bir seçimi siyasete dayatıyor.
Ben başından beri 2022 yılında seçim olacağını tahmin edenler arasındaydım.
Yalnız tüm bu olumsuzluklara rağmen muhalefet partileri Ak Parti iktidarı karşısında yapılan anketlere bakıldığında hala ellerini rahatlatacak oranlarda oy farkı yaratamıyorlar.
Son metropoll anketine bakacak olursak ankete katılanların %33.3’ü Erdoğan’a oy veririm derken, %33.7 ise karşısına kim çıkarsa oy veririm diyor.
Ancak bu anketin en çarpıcı yanı ankete katılanların %28.1’i oyumu Erdoğan’ın rakibinin kim olduğuna bakarak ona göre oy veririm diyor.
Bu arada anket Ocak 2022 ayından Mart ayına kadar olan sürede Erdoğan’ın oylarını %3’ün üzerinde arttırdığını gösteriyor.
Bu anket, seçimlerin muhalefet partilerin için halen sırat köprüsünden geçmek gibi zor olduğu anlamına geliyor.
Bu anketin bir diğer vermiş olduğu mesaj ise bunca rezilliğe ve bunca ekonomik zorluğa, yolsuzluğa ve baskıya rağmen muhalefetin oy oranları hala neden artmıyor?
Ve neden seçmene gerekli olan güveni veremiyor?
Oysa Kemal Kılıçdaroğlu daha somut ve daha gerçekçi bir siyaset yolu ve birleştirici bir siyasi dil kullanmasına rağmen bunun sonuçları sahada görülmüyor, bu çaba neden anket sonuçlarına yansımıyor?
O zaman sorunların çözümüne karşı daha fazla somut politikalar ve ekonomik sorunlarının çözümü için hızlı elde edilebilir kaynakları göstermek ve daha önemlisi Millet İttifakı oluşturan partilerin mevcut siyasi performanslarını daha da arttırması gerekiyor.
Yani seçim çantada keklik değil, bunu anlatmaya çalışıyorum.
Bakıldığında aşırı kutuplaşmış bir seçmen yapısı olduğunu gözlemlesek de seçmen kutupları arasında gezinen başka bir siyasi gözle olaylara bakabilen hayli güçlü bir seçmen kitlesi olduğunu görmek ve bu seçmen kitlesi için farklı bir siyasi iletişim dili ve araçları geliştirmek çok önemli olabileceğini bu anket sonuçları herkesin gözüne sokuyor bence…
İşte bu sorudan yola çıkarak…
Temel soru şu; iktidar partileri seçimleri kaybetmek için bunca hata yaparken, muhalefet partileri seçimleri kazanmak için neden bu hatalar üzerinden eleştirmek, yapacaklarını oya dönüştürmek için gerekli olan siyasi çabayı ve karşı öneriyi geliştiremiyor ve gösteremiyor?
Neden?
“Bu makale yazarının görüşlerini yansıtır. Gazete Davul’un yayın politikası ve editoryal bakış açısı ile her zaman uyumlu olmak zorunda değildir.”