Geçtiğimiz hafta KHK Platformları Birliği Sözcüsü Münir Korkmaz ile Gazete Davul’un youtube kanalında bir söyleşi yaptık. Münir Bey; 12 Eylül darbesinden sonra ihraç edildikten sonra 4 yıllık öğretmenlik yapamamış, 15 Temmuz’dan sonra yine ihraç edilmiş, Eğitim Sen’li, solcu bir öğretmen.
Hakkında açılmış bir mahkeme, yargı kararı yok. Bildiğiniz fişleme ile çok sevdiği mesleğinden koparılmış, sosyal ölüme mahkum edilmiş.
Ama o ocu, bucu dememiş, sessizliği kabul etmemiş, KHK’lıları bir araya getirmeye çalışmış, direnmiş.
Ülkemizde 152 bin KHK’lı var, aileleri ile birlikte mağduriyet yaşayanların sayısı milyonu buluyor. Adeta modern bir cadı avı yaşadı KHK’lılar.
Haklarında herhangi bir idari ya da adli soruşturma yokken işlerinden atıldılar. Önce atılıp, tecrit edildiler sonra yargılandılar. Yargılanıp beraat ettiler işlerine dönemediler. Hukuki yollar hala büyük ölçüde tıkalı. Anayasa Mahkemesi benim yetkim değil diyerek başvuruları reddediyor. Bütün güç AKP ve MHP’nin oluşturduğu Anayasal düzende yeri olmayan, bir ‘devrim mahkemesi’ statüsüne sahip OHAL Komisyonu’nda…
Düşünün doktorsunuz KHK ile atıldınız, beraat ettiniz, hakkınızda idari soruşturma yok ama mesleğinizi yapamıyorsunuz. Adeta üzerinize bir damga vuruluyor; buna yaşama hakkı vermeyin deniyor. 19. Yüzyılla kıyaslanabilir, bir tür ırkçılığa dönüşmüş bir bitmeyen cezalandırma.
Münir Korkmaz ile konuşurken son dönemde CHP’nin KHK’lılarla daha sağlıklı ilişki kurduğunu; KHK’lıların “Beraat, takipsizlik alanların göreve döndürülmesi ve hükmün ortadan kaldırılması için yeniden ve adil yargılanma” talebini sahiplendiğini söyledi.
Gerçekten güzel bir gelişme. HDP’den sonra CHP de KHK’lıların taleplerine sahip çıkıyor. sayın Kılıçdaroğlu da zaten yaptığı açıklamayla bunu göstermişti.
Yalnız programdan sonra şu minvalde mesajlar aldım. Bunu da aktarmak istiyorum.
İBB’den KHK ile ihraç edilen eski çalışanlardan mesajlar geldi, bir tanesi aktarıyorum:
“Bizler KHK’ya dayanılarak idari kararla ihraç edildik. O yüzden bizim davalara iş mahkemeleri baktı. 15 Temmuz’un o ilk günlerinde sizi sevmeyen veya zarar vermek isteyen bir kişi bile sizin isminizi verdiyse hemen ihraç ettiler. Mesela bizi de aynı müdürlükte iş yapmayan boş boş oturan ve kavgalı olduğum kişiler şikayet etmiş. İş mahkemesi her şeyimi araştırdı. MİT’e emniyete savcılığa başbakanlığa yazı yazdı. Hepsinden alakası yoktur yazısı geldi. İlk mahkeme işe iade kararı verdi. Ama istinaf KHK ile gerekçesiz atabilir dedi. Biz de Anayasa Mahkemesi’ne taşıdık. Hak ihlali verdi. Ve işe iade etti. Onca hukuk mücadelesinden ve hepsini de kazandıktan sonra gelip İBB’ye takıldık.”
Bu satırları yazan KHK’lı arkadaşımız çok sayıda kişinin aynı dorumda olduğunu söylüyor.
Evet Sayın Ekrem İmamoğlu ve İBB yetkilileri, bu arkadaşlarımız hukuksal süreçlere başvurmuş ve aklanmışlar. İade edilmeleri için daha ne yapmaları gerekiyor? CHP ve Ekrem İmamoğlu da mı Ohal Komisyonu’nu TC Yargısının üzerinde görüyor?
Evet, CHP’nin iktidar olduğunda KHK’lıların sorunlarını çözmeye çalışacağına, yargının bağımsızlığı yönünde adımlar atacağına ben de inanmak istiyorum. Ama buna önce yönetiminde olan kurumlardan başlaması gerekmez mi?
“Bu makale yazarının görüşlerini yansıtır. Gazete Davul’un yayın politikası ve editoryal bakış açısı ile her zaman uyumlu olmak zorunda değildir.”