Yapılan son araştırmalarda Otizm Spektrumdaki (Asperger) bazı kız çocuklarının topluma adapte olmak yerine hayal güçlerine sığındıklarını tespit edilmiş. Akranlarıyla ilişkilerinde başarılı olamadıkları durumlarda değerli ve takdir edildikleri alternatif bir dünya yaratan bu kız çocukları sürekli sıkıntıyla karşı karşıya kalan ancak özel güçler ve özel arkadaşları olan Harry Potter veya Herminone Granger gibi kurgusal karakterlere özdeşerek, hayali arkadaşlar yaratarak kendilerini koruduklarını ortaya çıkarmış. Bu hayali arkadaşlar onları hem rahatlatır hem de onlara destek verir.
Bu kız çocukları daha sonra kendilerini evlerinde hissedecekleri eski uygarlıklara, kabul edilebileceklerini düşündükleri başka bir ülke hatta gezegen arayışına girebilir; cadılara, perilere, mitolojinin geleneksel fantastik dünyasına yoğun ilgi duyabilirler. Çocukların pek çoğu hayal dünyasında yaşamayı sever, ancak Otizm Spektrumdaki (Asperger) kızlar için bu fantezi dünyasında yaşamak, gerçekliğin korkutuculuğundan kaçarak, nispeten güvenli ve başarılı bir sosyal yaşam için bir aracı da olabilir.
Tony Atwood, kendi kapsamlı klinik deneylerinden ve okuduğu otobiyografilerden hareketle otizmli (Asperger) olan kadınların sosyal hayatta duygusal atmosfere son derece duyarlı olabildiklerini ifade eder. Neredeyse 6. his diye tanımlanabilecek algı yetisine sahip olan otizmli kadınlar, diğer kişilerin korku, umutsuzluk, düşmanlık gibi duygularını algılayabildiklerini, hassas bir duygusal sisteme sahip olmanın “altıncı his”lerinin kuvvetli olması halinin yanlış yorumlanabilecek doğaüstü bir ilgiye yol açabileceğinin de altını çizer.
Otizmli olarak kimi zaman kafanıza bir soru takılırsa onun yanıtını bulana kadar rahat etmeyeceğinizi bilirsiniz… O nedenle de kimi zaman takıntı haline gelen çok basit bir sorunun benim bütün hayatımı şekillendirdiğini görmek biraz üzücü oldu. Hele de bu basit sorunun yarattığı karmaşanın bedeli taşınamayacak kadar ağır olunca… Benim için bu basit sorun “Neden benim hislerim diğer insanlardan farklı, ben kimim sorusu idi?” Neden benim hissettiğim bazı şeyleri başkaları hissetmiyordu? Nasıl oluyordu da ben hayvanların hasta olduklarını anlayabiliyordum? Nasıl oluyordu da ben depremleri hissedebiliyordum? Nasıl ve neden sorusunun örnekleri uzayıp gider. İsterseniz buna 6. His deyin, isterseniz hayvanlardaki gibi bir içgüdü, ya da algıların açıklığı… Adının hiçbir önemi yok ama bunun neden olduğunu bilmemek ve buna neden aramak hayatımın akışını belirledi ve bunun bedeli çok ağır oldu.
Otizm teşhisi için gittiğim merkezde benimle gelen yakınım teşhisi koyan uzmanlara şöyle bir soru sormuştu: “Nasıl oluyor da Meltem burnunun dibinde ona yalan söyleyen, onu manipüle eden insanları anlayamıyor da, kimi zaman ondan kilometrelerce uzakta bile olsanız sizin sıkıntıda olduğunuzu anlayabiliyor. İnsanları bazen hiç anlamıyor ama hayvanlarla çok kolay iletişim kurabiliyor. Kazlar, yunuslar, atlar… ”
Uzman hanımefendi gayet sakin: “İşte biz buna Otizm diyoruz!” dedi ve bazı otistiklerin bu şekilde algıları olduğunu dünyanın en basit şeyini söyler gibi söyledi. Oysa bu yanıt benim için öyle çok şey ifade ediyordu ki…
“Bu makale yazarının görüşlerini yansıtır. Gazete Davul’un yayın politikası ve editoryal bakış açısı ile her zaman uyumlu olmak zorunda değildir.”