Otistik teşhisi konmadan önce otistik özelliklerimi hep başka şeylere yorarak geçiştirdiğimi her geçen gün daha da net görüyorum. Ve bunları keşfettikçe, paylaştıkça özellikle de ileri yaşta teşhis konmuş ya da hiç teşhis konmamış otistiklerle kaderimizin ne kadar ortak olduğunu görüyorum…
Tabii ki otizm bir spektrum ama inanın kader birliğimiz düşünülenden çok daha fazla… İster Asperger olalım isterse konuşmayan bir otistik. Bir otistik olarak nelerin otizmden kaynaklandığını öğrendikçe kendimle ilgili pek çok şeyi ne kadar yanlış yorumladığımı da yeniden ve yeniden öğreniyorum.
Sosyal ortamlarda yaşadığım çekingenliği, anksiyeteyi, ne yapacağımı bilememe duygumu bir türlü anlamlandıramıyorum bir sorun vardı ama… Bunun sosyal anksiye olabileceğini düşündüğüm için de hep üstünü örtmüştüm… Ben anksiye olamazdım çünkü… Otizm teşhisinden sonra bu yaşadığım anksiyetenin sosyal farklılığımdan kaynaklandığını anladım ve yaşadığım anksiyete bir anda gücünü kaybetti… Hala sosyal ortamlarda rahat değilim, yanımda tanıdığım birilerinin olması bana hala çok güven veriyor, beni rahat hissettiriyor ama artık bu hissimin otizmden kaynaklandığını biliyorum o nedenle de eğer bir yere yalnız gideceksem orada bir süre rahatsız olacağımı kabul ediyorum ve kendimi ona hazırlıyorum. Bilmek ve kabul etmek çok işe yarıyor… Artık benim iletişim biçimim ile diğer insanların iletişim biçiminin aynı olmadığını kabul ettim. Kimi zaman nasıl onlar beni anlamıyorlarsa bende onları anlamıyorum ve bunu kabul ediyorum… Anlaşılmak bir lüks o nedenle de ben kendimi anlamaya odaklanıyorum…
Kimi zaman yataktan kalkamadığım günlerim oluyordu, hatta geçmişte bana çok yakın bir kaç kişi “Meltem hep hasta, hep hasta, onunla hiçbir şey yapmak istemiyoruz” demişlerdi. Ve bu söyledikleri kesinlikle doğruydu sürekli hastanalıyordum. Kimi zaman hiçbir neden yokken kımıldayacak halim olmuyor ve sadece yatıp uyumak istiyordum. Bu beni çok kötü hissettirdiği için de durum daha da ağırlaşıyordu… Şimdi bunun sebebinin tembellik, şımarıklık ya da yetersizlik değil, ruhsal çöküşlerimin (otistik meltdown) bir sonuçu olduğunu biliyorum, tıpkı depresyonda olduğuma inandığım için avuç avuç zanax içtiğim zamanlar gibi… .
Çoğu zaman tanı konulmamış veya teşhis edilmemiş otistik kişilerde, yaşadıkları otistik ruhsal çöküntüyü panik atak sanıyorlar. Acı olan şu ki otizmi iyi bilmeyen ve bu konudaki son gelişmeleri takip etmeyen psikolog ve psikiyatrlar da aslında otistik ruhsal çöküntü yaşayan bireylere panik atak teşhisi koyup onları tedavi etmeye çalışıyorlar. Pek çok yanlış ilaç, pek çok yeni sorun ve pek çok kafa karışıklığı…
Otistik ruhsal çöküntü (meltdown) otistik bir kişinin geçici olarak kontrolünü kaybettiği bunaltıcı duruma verilen bir tepkidir. Bu durumu yaşama biçimi her otistik için farklılıklar ve değişkenlikler gösterir. Kimi otistikler konuşamaz hala gelebilir, kimileri ağlayabilir, kimileri bağırabilir, kimileri baygınlık geçirebilir, kimilerinin başı döner midesi bulanır yürümez hale gelir, kimileri ise kendine veya başkalarına zarar verebilir.
Panik atak ise herhangi bir zamanda yaşanan endişe, stres ve panik hissidir, bazen panik atak sırasında görünürde bir neden olmaksızın kişi karıncalanma hissi, kalp atışında hızlanma, göğüs ağrısı ve baygınlık hissi yaşayabilir. Hatta kimileri kalp krizi bile geçirdiğini düşünebilir.
Bu arada otistik bireylerde panik atak geçirebilir ancak panik atak ve otistik ruhsal çöküntü birbirine karıştırılmamalı. İkisi arasındaki kimi farkları şöyle sıralayabiliriz…
Otistik ruhsal çöküntünün oluşması için tetikleyiciler olması gerekir. Rutinlerinin değişmesi, duygusal sorunlar, yoğun maskeleme ihtiyacı, anlaşılmama, aşırı yorgunluk, yorgunluğun farkında olmama, beş duyunun aşırı uyarılması vb. Ruhsal çöküntü panik ataklardan hem daha uzun sürebilir hem de kişinin tekrar normal haline dönmesi daha uzun zaman alır. Ruhsal çöküntüyü anlamayan biri dışardan bakıldığında çöküntü yaşayan kişinin o anda yaşadıklarını, iletişim kuramama, saldırganlık, nedensiz ağlama gibi tamamen yanlış anlayabilir.
Panik atak ise kimi zaman bir trigger olmadan da aniden ortaya çıkabilir. Genellikle 5-20 dakika arasında sürer, kimi zaman birbiri ardına birden fazla panik atak geçirebilirsiniz ama atak geçtikten sonra kişinin kendini toparlaması daha çabuk olur. Panik atakda ise durum daha nettir panik atak yaşayan kişilerin kalp atışı hızlanır, nefes alma hızlanır, karıncalanma hissi yoğunlaşır.
Otistikler ruhsal çöküntü yaşadığı zaman bunu panik atakla karıştırmak kimi zaman büyük hatalara yol açabilir. Örneğin bazı panik atak durumlarında bedenin güvende olduğunu öğrenmesi için kişi anksiyetesini tetikleyen duruma maruz bırakılır ve bu durum o kişinin panik atağını yenmesine yardımı olur. Bu yöntem özellikle düşünsel davranışsal terapide yaygınca uygulanan bir yöntemdir. Ancak eğer karşınızdaki birey otistikse ve bunun farkında olunmazsa ya da kişi panik atak değil de otistik ruhsal çöküntü yaşıyorsa onu trigger olduğu duruma maruz bırakmak büyük bir faciaya yol açabilir.
Otistik bir kişi ve/veya onun yakınları, terapistler o kişinin yaşadığı şeyin panik atak değil de ruhsal çöküntü olduğunu bilirse eğer o zaman çözüm o kişinin uyaranlarını azaltmak, o kişinin duygusal ihtiyaclarını karşılamak ve o kişinin kendini toparlaması için kimi zaman sessiz bir yerde yalnız bırakıp sallanmasına ya da onu rahatlatacak hareketleri serbestçe yaparak kendine gelmesine yardımcı olur.