Türkçeye “Neden mi Zıplıyorum” diye çevrilen “The Reason I jump” Şimdi 28 yaşında olan konuşma becerisi olmayan Japon Haoiki Higashi’danın kitabı. Bu kitabı Naoki 12 yaşındayken yazmış. Kitabın basılmasının ardından kendi çocuğu da otistik olan bir İngiliz’ın kitabı İnglizce’ye çevirmesiyle kitap bir anda konuşamayan otistikleri anlamak için müthiş bir rehber haline geldi. Kitap öylesine çok ses getirdi ki basımından bir süre sonra aynı isimle birde filmi yapıldı. Ve ne yazık ki bu kitap hala Türkçe’ye çevrilmemiş. Umarım bir yayınevi bunu listesine alır ve bu kitap Türkiye’deki okurlarıyla da buluşabilir ancak filmi Netfilx’den seyretmek mümkün.
Naoki bu kitabında kendini, algısının nasıl çalıştığını, konuşma becerisi olmayan bir otistiğin neler yaşadığını, neler düşündüğünü inanılmaz bir sadelik ve şiirsellikle anlatmış.
Ben kitabı bir yıl kadar önce listeme almıştım ancak ondan önce okumam gereken o kadar çok başka “bilimsel” kitaplar okumak zorunda kaldım ki bu kitabı ancak okuyabildim. Okur okumaz da filmini seyrettim. Bence muhakkak okunması gereken bir kitap. Hele’de konuşamayan otistiklerin dünyasını biraz olsun anlamak istiyorsanız.
Kitaptan farklı olarak filmde farklı ülkelerden, konuşma becerisi olmayan farklı otistik çocukların da hikayelerine yer verilmiş. Film görsel olarak gerçekten çok etkileyici ve başka başka çocukların çok benzer hikayelerini dinlemenin ayrı bir derinliği olsa da bence filmi seyretmiş olsanız bile kitabı da mutlaka okuyun derim.
Hikayelerimiz, durumlarımız, kendimizi ifade ediş şekillerimiz ne kadar farklı olursa olsun, yadsınmayacak kadar benzerliklerimizin olduğu bir gerçek. İster birimizin konuşma yeteneği olsun diğerimiz de inanılmaz başarılar elde etsin sonuçta aynı döngülerde dönüp duruyoruz ve çoğumuz için zıplamak müthiş bir sakınleşme aracı.
Beni kitapta en çok etkileyen Haoiki’nin sık sık tekrarladığı lütfen bizden hemen umudu kesmeyin, lütfen biz yavaş öğreniyoruz diye bize güvenmekten vazgeçmeyin sözleri oldu. Tabii birde, ne kadar çok anlaşılmak istediğini, o kadar yalın anlaşmış ki…
Altına hiç düşünmeden imzamı atacağım cümlesi ise “(neurotypical) Nörolgelişimsel bozukluğu olmayan insanlar onlar gibi olmayanları hiçbir şekilde anlamıyorlar” oldu. Ne yazık ki otizm spekturmda yer almayanlar buna otizm konusunda çalışan projesyonellerin pek çogu da dahil, anlamaktan ziyade farz ederek bir sonuça varıyorlar ve sonrasında bunu doğru kabul ediliyor. Neyse ki artık otistikler de kendi hikayelerini dile getirmeye başladılarda pek çok yanlış anlaşılma yada yanlış bilgilendirilme tartışmaya açıldı.
Otizmi anlamak yada anlatmak için konuşabilen, konuşamayan ama bir şekilde kendini ifade eden otistikleri daha çok dinlemeli ama gerçekten dinlemeli, onların sözlerine gerçek bir özen ve dikkat gösterilmeli ki, otistiklerin neler yaşadığı biraz daha gerçekçi olarak anlaşılabilsin.
Ne yazık ki yargılamanın rahatlığından vazgeçip anlamanın sorumluluğu alınmadığı sürece otistiklerin gerçek hikayeleri, ihtiyaçları, karşılaştıkları zorluklar ve çözümler tartışmalar arasında kayıp olup gidecek. Haklı olup olmamaktan ziyade; neyin, nasıl ve niçin olduğunu anlayıp kabul etmek neden bu kadar zor?
Bu arada kitabı okurken yine şaşırdım. Bu kitap sayesinde yine kendimle ilgili bugüne kadar hiç fark etmediğim yeni bir keşifte bulundum. O nedenle de ben en çok otistiklerin tecrübelirini duymak, dinlemek ve anlamak istiyorum. Çünkü onlar bana herşeyden çok daha fazla yardımcı oluyor ve yol gösteriyor. Bende o nedenle elimden geldiği kadar tecrübelerimi paylaşmaya çalışıyorum… Ne olur duymayın dinleyin inanın çok şey keşfedebilirsiniz.
“Bu makale yazarının görüşlerini yansıtır. Gazete Davul’un yayın politikası ve editoryal bakış açısı ile her zaman uyumlu olmak zorunda değildir.”