Sevginin koşulu olur mu?
Yaparsan şöyle olur, yapmazsan öyle gibi dayatma ve tehdit üzerine kurulu ilişkiler gerçekte ilişki midir?
Kadının özgürlüğünü devlet eliyle tekelleştiren erk anlayış, istediği zaman seven, istediği zaman öldüren…
Daha toy zamanlarında bazen küsen, her sözü söylemeyi kendine hak gören…
Aşk yanılgısıyla her şeye ve herkesi kendi çeperinden değerlendirmeyi hüner sayan…
Bir iktidar yarışı mı yoksa?
Çünkü bir metalaştırma durumu su gibi ortada.
Başlayan her şey biter elbette. “Sevgi” bitmesin diyedir belki de benim acemice, ustaların ustaca kaleme aldığı yazılar.
Şimdi yüzleşme zamanı; kadın ve erkek göğün iki yarısı…
Nedir asırlardır çekilen sancı?
İnsan benziyor ya yaşadığı coğrafyaya; aslında benzediğimiz, hep yeniden şekillendiğimiz sistemin bir parçası olma halidir.
Aslında sürekli ilişkilerde beni anlamıyor nidaları altında yatan, istediğimizi pratiğe dönüştürememe hali…
Gerçek ve katlanılması güç olan ise kimsenin kimseyi anlamıyor olması, herkesin kendi bencilliği etrafında dolanması.
Herkes yanındakine ayar verme, yeniden şekillendirme derdinde!
Kapitalist sistem içine çekip çürütmekte insani olan her şeyi.
Her daim derinindeki en büyük gerçeğidir özü insanın.
Devrimcileştirmek gerekir aşkı da!
Gerçeği koruma vakti.
“Sevdiklerim de oldu vazgeçtiklerim de ama yaram aşktandır.” dedim Füruğ’un dilinden kalemine döküldüğü gibi.
Ayrılıklarda bir doğum sancısının acısı, ölü bebeği dünyaya getirir gibi.
Şairler, dilimde güller…
Sevdası kalemiyle bilinenler…
Genç yaşında intihar eden, kocasının, ölümünden sonra şair olduğunu öğrendiği Nilgün Marmara.
Sorduğumuzda halini “Hep kış” diyen Gülten Akın.
İntiharla sonlanan bir ömür Slivia Plath.
Bir de ezgileri kanayan Ayşe Şan’ın dediği gibi “gelmiş bahar geçmiş yazlar”…
Unutamam asla, çocuklarını kurutma makinesiyle ısıtan ve sonrası intihar eden anne Emine Akçay!
Yerde günlerce ölü bedeni bekletilen Taybet Ana.
Kızıl beş karanfilden biridir Sefagül.
Eli elimde şarkılarımız çoğalırdı gülüşlerde canım Helin.
Soğuk mülteci sularında yitirdiğimiz isimsizlerimiz…
Vay beni vay, yansın yüreğim!
Daha niceleri var adlarını saydıkça yutkunmakta zorlandığım…
Deryaları okyanusa dökülen gözyaşları…
Kadınların ruhlarında sakladığı kuş kanadı…
Ya kırıldı o kanatlar ya da yarattı kendi göğünü, kırıla kırıla…