Otistik bireyleri gerçekten anlamak istiyorsanız aklınızda tutmanız gereken ilk gerçek, otistik bireylerin birincil duygusal tepkisinin “korku” olduğudur. Korku duygusu otistiklerde katastrofi yaratır ve farklı bireylerde, çok farklı şekillerde ortaya çıkar. Kimi bir anda çok asabi olabilirken kimileri donup kalabilir.
Örneğin bana bağırıldığı zaman, haklı olsam dahi suçlandığımda ya da çok gergin ortamlarda ilk tepkim donup kalmak olur. Sanki bütün kelimelerim kaybolmuş, beynim boşalmış gibi… Öylece kalakalırım… Bazen bu donma bilişsel olur ve bakış açımı bir türlü değiştiremem. Sanki bir yere mıhlanmış gibi kalakalırım. Donup kaldığım zamanlarda sözlü yanıtlar vermem de mümkün olmaz. Bir anda sanki dilsiz oluveririm. Kimi zaman bu donma tepkimi kaçıp gitme arzum takip eder. Bu duygu bazen o kadar yoğun bir duygu olur ki sadece o ortamdan değil, yaşadığım yerden, bu dünyadan kaçıp gitmek isterim… Her şeyi bırakıp bir anda yok olmak arzusu… Nadir olarak da olsa ben bu donma tepkisi içinde iken karşı taraf bağırmaya, ya da suçlamaya devam ederse bu sefer bir anda kontrol edemediğim bir öfke beni ele geçirir. Bu öfke kimi zaman duvarları, kimi zaman masaları yumruklama ve ne yazık ki kimi zaman kendi canımı yakmaya kadar götürebilir beni… O anda kendimi kontrol etmem neredeyse imkansızlaşır. Ancak, son zamanlarda, keşfettim ki öfkem beni ele geçirdiği zaman, gerçekten güvendiğim biri bana sıkıca sarılırsa, öfkenin yarattığı o yoğun şiddet duygusunu kontrol edebiliyorum.
Otizmli bireyler için kendilerini güvende hissetmek, onların hem ruhsal, hem fiziksel sağlığı için en önemli ve vazgeçilmez şart. O nedenle de otistiklerin kendilerini sakinleştirmek, güvende hissetmek için yaptıkları el çırpma, sallanma, bacak sallama, bir nesneyi tutma veya tutunma ve kendi kendine yüksek sesle konuşma gibi davranışları durdurmaya çalışmak, onların güven duygularını ellerinden almak anlamına geliyor. Karşınızdaki kişinin el çırpmasının, bacaklarını sallamasının, kendi kendine yüksek sesle konuşmasının kime ne zararı var ki? Neden bunları düzeltmeye çalışmak için onlarca zaman ve para harcanıyor ki?
Ben kendi kendine konuşan otistiklerden bir tanesiyim. Bazen kendimi o konuşmaların içinde öylesine kaybederim ki, oğlum benimle dalga geçer “anne bugün kaç kişiyle konuşuyorsun” diye…
Lütfen unutmayın, otizmli insanlarda hakim olan duygu güven içinde olmamak endişesidir. Bizler için fiziksel ve psikolojik olarak güvenli bir yer bulmak, neredeyse hiç bitmeyen bir mücadele. Ve inanın bu endişe ve bu mücadele kimi zaman bizim bütün davranışlarımızı ve algımızı yönetir. O nedenle de özellikle otistik çocukların mutlu, huzurlu ve sakin olmasını istiyorsanız onların kendilerini güvende hissetmek için yaptıkları davranışları değiştirmeye çalışmayın. Onun yerine onları anlayıp onlara kendilerini güvende hissedecekleri bir ortam hazırlayın.
“Bu makale yazarının görüşlerini yansıtır. Gazete Davul’un yayın politikası ve editoryal bakış açısı ile her zaman uyumlu olmak zorunda değildir.”