Birkaç yıldır toprakla uğraşıyorum. Bana çok şey öğretti… Kendi haline bırakınca bahçede istemediğim bir hayatın nasıl ortaya çıktığını ama müdahale ettiğimde hayalimdeki bahçeye ulaşabileceğimi öğrendim. “Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur” sözünü gördüm bu bahçede. İlgilenmeyince istemediğim otların büyüdüğünü, sonra onların derin köklerini bahçeden sökmenin ne kadar zor olduğunu gördüm. Böceklenen ağaçları ilaçlamazsam haşeratın ağaçlarımın yapraklarının suyunu aldıklarını ve kuruttuklarını gördüm. Hiçbir şey olmasa bile bahçeyi basan sineklerin beni nasıl rahatsız ettiğini…
Bahçeyi dinlemeye başladım. Bana su ver dediğinde su verdim. Ektiğim sebzeler beni çapala dediğinde çapaladım. Kurtar beni bu otlardan, büyüyemiyorum dediğinde otları yoldum. Güller budanmak isteyince budadım. Biberiyenin yeşilliğine aldanıp budamadığım için diplerinde biriken salyangozların göremediğim dip taraflarını nasıl kuruttuğunu tam zamanında fark edip kurtardım. Bahçem bana diyordu ki beni zamanında dinle, gerekeni yapmak için üşenme! Yoksa senin istemediğin, kontrolden çıkmış bir şeye dönüşebilirim.
Hayatımızı da bahçeye benzetirim. Zamanında yolmadığımız yabani otlar bahçemizi sarar, derinleşen kökleri ile hayatımıza yerleşir, onları sökerken ellerimiz kanar, acı çekeriz. Hayatımıza yakışmayan, bir işe yaramadığı gibi, değerlerimizi, hayat kaynaklarımızı sömüren yabani otlardan zamanında kurtulmak gerekir. Yaşam alanımızı kurutan böcekleri, parazitleri, asalakları zamanında ilaçlamak gerekir. Bunun için ziraat mühendisi olmamıza gerek yok. Görmek, dinlemek, diyalektik düşünmek yeterlidir. Nedenler sonuçları yaratır. Kötü bir sonuç olduysa bunu nedenlerinde aramak gerek. Bu nedenlerden kurtulmadan iyi bir sonuç beklemek aptalca… Aptalca olmasa bile boş bir hayal…
BAHÇEMİZ NASIL GÜZELLEŞECEK?
İNANMA! Boş sözlere yalanlara inanma!
Orman yangını kendiliğinden çıkar ama kendiliğinden sönmez, inanma! Yeniden ağaç dikilecek buralara diyecekler, inanma! THK uçakları eski model, kötü, kullanılamaz diyorlar, inanma! Güçlü devletiz, kendimize yeteriz diyorlar, sonra İBAN istiyorlar, inanma! Orman yangınına üzülmüş gibi yapıyorlar, kafana çay atıyorlar, inanma! A haberin haberine inanma! Yangını şu çıkardı, bu çıkardı diye halkı birbirine düşürmek için şaibe yaratırlar. Bilirsiniz, afetlerden sonra aynı acıları yaşamış insanların yakınlaşması ortaya çıkar. Birbirlerinin yaralarını sararken, afetin nedenleri ve sorunlar üzerine de konuşurlar. Konuşmalar gerçeğin görülmesini de sağlar. Bu sonucu bildiklerinden halkın dayanışmasını, ortaklaşmasını istemezler. Bu yüzden afet bölgelerine ya bilinçli insanları almamanın yolunu bulurlar ya da orada bir kargaşa çıkartarak birliği bozarlar. Deniz kıyıları genellikle entelektüel kesimin yazlıklarının olduğu, gericiliğin yerleşemediği yerlerdir, oranın halkını kovamadıklarından kaos çıkartarak konuşmalarını engellemek iyi bir yöntemdir. Böylece iktidarın yangını söndürmediği değil de kimin yaktığı konuşulur. İnanma!
Bazıları vatan millet Sakarya diye bağırır durur. Vatanı da milleti de Sakarya’sı da paradır. İnanma!
Kadınlar başımızın tacı der, kadın katillerini korurlar, inanma!
Faiz haram diyen bir dinin mensubuyum der faizler olmasa servetini kaybeder, inanma!
Bazıları dünya sınav yeridir der, kendisi sınava girmeden cennete gitmeye kalkar, inanma!
İşçileri savunan devrimci sendikayım der, işçiler direnirken iktidarla çay içer inanma!
Muhalif sendikayım der, iktidarın karşısındayım der iktidarın sözünden çıkmaz, inanma!
Sanatçıyım der, kumar masasından kalkmaz, kumar borcuna sanatını satar, inanma!
Gazeteciyim der, bir villa verirler, ısmarlama yalan haber yapar, inanma!
Akademisyenim der, iktidarın kayyumu olur, inanma!
Adalet adamıyım der, suçluyu beraat ettirir, akşama sanıkla içkili yemeğe çıkar, inanma!
Erkeğim der, arkadaş olduğu kadınları öldürüp, cesedini yakar, inanma!
Kadınım der öldürülen kadınları aşağılayan cümleler kurar, İstanbul sözleşmesine karşı
iktidarı destekler, inanma!
İnsanım der, insanlığa düşmandır inanma!
Korkaklara inanma!
Türk’üm der Türk’e düşman, Kürdüm der Kürt’e düşman, Müslüman’ım der İslam’a düşman, “sana düşman, bana düşman, düşünen insana düşman, vatan ki bu insanların evidir, sevgilim onlar vatana düşman” inanma!
“Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” pratiğine bak, sözüne inanma!
Hayata inan, hayallerine inan, sevgiye inan, umuda inan, dayanışmaya inan, onlara inanma, bahçeni kurtar!
“Bu makale yazarının görüşlerini yansıtır. Gazete Davul’un yayın politikası ve editoryal bakış açısı ile her zaman uyumlu olmak zorunda değildir.”