Yamuk Bakanlar34 Youtube kanalında bir program yürütüyoruz. Programda Yoksulluk Kıskacında Kadın adlı kitabımdaki konuları ve eylem yönelimli çalışmaları tartışıyoruz. Kadınların gündelik hayatta maruz kaldıkları yoksulluk, mağduriyet ve maduniyet durumlarıyla nasıl başa çıktıkları, kadınların kendi seslerine ve güçlerine nasıl kavuştukları/ kavuşacakları sorunsalını üç ayrı programda belli ölçüde tartıştık.
2006-2008 yıllarında yaptığım Yoksulluk Kıskacında Kadın adlı çalışmada kadınların kendiliklerini fark etmelerine yarayan bir metodoloji ortaya çık(mış)tı. Bu yöntemi daha sonra kadın gruplarıyla yaptığım çalışmalarda olduğu gibi karma gruplarda da uyguladım; sonuç verimli ve doyurucuydu.
6-8 kişiden oluşan grup üyelerine terapötik etki yapan bir çalışma bu. Tespit ettiğimiz konuyla ilgili bir roman seçiyor, romandaki olaylar ve roman kahramanları üzerinden iki saat süren bir tartışma gerçekleştiriyoruz. Ancak bu tartışmanın merkezinde edebi kaygılar veya değerlendirmeler yok. Katılımcılar roman kahramanlarını araçsallaştırarak kendi deneyimlerini ve yaşadıkları duygu durumlarını paylaşıyorlar. Başta bundan biraz çekinilse ve zorlanılsa da, grup üyeleri kendilerinden cesurca ve özgürce bahsettikçe hatta kendisini grup içinde masaya yatırdıkça grupta çekingenlik yaşayan kişiler olumlu yönde etkilenip kendi deneyimlerini anlatma ve duygularını paylaşma cesareti buluyorlar. Anlatmasalar dahi kendilerinden daha kanırtıcı acılar içinde çözüm yolları arayan, hayata umutla bakan insanları görmek, onların duygu durumlarına ve çözüm arama konusundaki azimlerine şahit olmak katılımcıları güçlendiriyor.
Akademideyken Aldatılma Psikolojisi dersinde, eşi/ sevdiği/ partneri tarafından aldatılan kişilerin bu olay bağlamında yaşadığı travmatik süreçleri, benzer bir konuyu ele alan bir roman (Beni Affeder misin Sevgili) okuma/ yorumlama programıyla nasıl aşacaklarına ilişkin bir çalışma yaptım. Grup karmaydı, geri dönüşler muhteşemdi. Aslında hayatım hep bu tür çalışmalarla geçti; hepsinde nasıl verimli sonuçlar alındığının birebir şahidiyim.
Bu tür çalışmalar Batı’da oldukça yaygın; ailelerinde engelli birey olan kişiler, ilk defa anne olan kadınlar, uyuşturucu kullanan ve bundan kurtulmak isteyenler, hayvansever olup besledikleri hayvanların bakım görümleri ve duygu durumları hakkında tecrübe sahibi olmak isteyenler ve daha pek çok konuda grup çalışmaları yapılmaktadır. Bizim toplumumuzda -özellikle kadınların- kitap/roman okuma grup etkinlikleri yaygın olsa da bu tür çalışmalar oldukça azdır. Psikologların kendi alanlarında terapötik grup çalışmaları yaptıklarını biliyoruz ancak bahse konu minvalde çalışma yapılıp yapılmadığından bile emin değilim.
Şimdilerde bu çalışmalarımı yaygınlaştırmaya ve yeniden hareketlendirmeye karar verdim. Pandeminin güzel taraflarından biri, mesafe kavramının anlamını yeniden inşa etmesi oldu. Artık böyle bir çalışma yapabilmek için katılımcıların evimdeki masa başına veya üniversitedeki derslikte toplanması gerekmiyor; bilgisayarımızın veya telefonumuzun başına geçtiğimiz anda mekânsızlaşarak istediğimiz sayıdan oluşan bir grupla çalışma yapabiliyoruz.
Çalışma için öncelikle “kadının kendi gücünü fark etmesi/ kendiliğine ulaşması” gibi bir başlık seçmeyi düşünüyorum. Salkım Söğüt adlı romanım, üzerinde çalışacağımız, başka bir ifadeyle kendi serüvenimizde araçsallaştıracağımız metin olacak. Salkım Söğüt; çünkü o, içinde yüzlerce kadın sesini ve çığlığını barındıran, akademik çalışmalarımdaki kadın sesle(nişle)rinin edebi metin olarak tezahür edişi. Pek çok kadının kendisinden bir parça bulacağı kadın hikayeleriyle dolu, kahramanları sahiden kahraman olan bir metin.
Katılmak isteyenler aşağıda verdiğim mail adresimle bana ulaşabilir, çalışmanın içeriğini ve kurallarını öğrenebilir.
Çalışmaya erkekler de katılabilir. Kadın seslerinin içine karışacak olan başka bir ton hem kendimizi hem de diğerlerini anlamaya yardım edecektir.
Şimdiden çok heyecanlıyım. Ya siz?
fatmazehrafidan@gmail.com