Yargının, siyasi iktidarın baskısı sonucu, tamamen kontrol altına alındığını açık olarak gösteren bir vahim sonuçla daha karşı karşıya kaldık.
HDP Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliği tamamen siyasi nedenlerle düşürüldü.
Böylelikle Gergerlioğlu ile birlikte her iki yasama döneminde, HDP’li toplam 14 milletvekilinin meclis üyeliği düşürülmüş oldu.
Halkın oylarıyla seçilenlerin, duvarında “egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir.” yazılı olan bir mecliste, bu haksızlıkları yaşamaması gerekiyor.
Ancak ne meclis meclise, ne hukuk hukuka ve ne de demokrasi, demokrasiye benzemeyince artık bu yapılan zorbalıklar, kendiliğinden adeta normal görülüyor.
Gergerlioğlu 55 yaşında bir doktor, bir sağlık emekçisi kendi deyimiyle “binlerce kişiye şifa vermiş, tedavi etmiş” bir insan, yine kendi deyimiyle “ben doktorum insanları sağlığına kavuşturuyorum. Ben elime hiç silah almadım. Nasıl olurda terör örgütünün propagandasını yaparım.” diyor.
İşte tamda burada, bu noktada devlet ve iktidarı elinde bulunduranlardan yolu ayrılıyor.
Çünkü Gergerlioğlu çok uzun yıllar insan hakları savunuculuğu yaparak, sürekli toplumsal barışı ve halkların kardeşliğini savundu.
2018 genel seçimlerinde Kocaeli milletvekili seçildikten sonrada hak ihlalleri alanında hiçbir ayırım yapmadan başta KHK mağdurları olmak üzere pek çok insanın yardımına koştu, sorunları meclise ve medyaya yansıttı, hatta kendine ait bir tv yayınıyla da kamuoyunu bıkmadan usanmadan bilgilendirdi.
Son günlerde ise cezaevlerinde çıplak arama yapılmasını, kanıtlarıyla meclis kürsüsünde dile getirmiş ve bu haberlerin medya ve toplumda geniş tepkiye neden olması ve bu durumun iktidar çevrelerini oldukça rahatsız etmesi ve kızdırması herhalde bardağı taşıran son damla oldu.
Gergerlioğlu hakkında 21.Şubat.2018 tarihinde Kocaeli 2. ağır ceza mahkemesi paylaştığı bir tvit nedeniyle “terör örgütü propagandası” yapmak suçlamasıyla 2 yıl altı ay hapis cezası verdi.
Bitmedi, Gergerlioğlu bu tvit yüzünden çalışmakta olduğu SEKA devlet hastanesindeki işinden de oldu.
Bu arada Gergerlioğlu dosyası, yargı süreçlerini hızlı bir şekilde geçerek, bir an önce kararın kesinleşmesi için işin sıkı takibi yapılıyordu. Ahmet Altan dosyasına tam dört yıldır bakmayan Yargıtay, Gergerlioğlu dosyasına “özel işlem” yaparak kararı kesinleştirdi. Ahmet Altan dosyası baştan aşağı bir hukuksuzluk olduğu için dosyanın kapağını açmadan bir kenara atmış tutuyorlar. Dosyanın kapağı açsalar emsal Mehmet Altan kararı olduğu için tahliye kararı vermek zorunda kalacaklarını bildikleri için işi savsıyorlar veya bu yönde gelen talimatı uyguluyorlar.
Yani düşüncelerini ifade etme nedeniyle yargılandı.
Çok açık ki ülkede çok yaygın olan herkesin aşina olduğu bir hukuksuzluk ve zorbalık Gergerlioğlu’nun da başına gelmişti.
Yaşamı boyunca insanların sağlığı için ve toplumsal barış için didinen bir doktor, terör örgütü propagandası yapmakla suçlanıyordu.
Konuya esas tivitinde Gergerlioğlu “bu fotoğrafa bakıp niye bu savaşın bitirip, tüketmekten başka anlamı olmadığını anlarsınız. Analar aynı bayraklar farklı”
Paylaşılan bu tvitte birde bir fotoğraf vardı, yerde iki tabut tabutların biri Türk bayrağına diğeri ise PKK bayrağına sarılıydı.
İşte bu tvit yüzünden Gergerlioğlu, PKK, KCK propagandası yaptığı ileri sürülmüş ve ceza vermişlerdi.
Oysaki, Gergerlioğlu’nu bu nedenle yargılayan devlet, ona 2013-15 arası çözüm sürecinde, çözümün sağlanmasını kolaylaştırmak, sorunun il, ilçe, mahalle gezerek topluma anlatmalarına katkı sağlamak için “akil insan” görevi vermişti.
Devlete bakar mısınız, önce Kürt sorununun çözümü için Öcalan ve PKK ile müzakereler yürüt ve bunun için “akil insanlar” heyetleri kur ve sonrada aynı devlet ve aynı siyasi iktidar, seni “terör örgütü propagandası” yapıyorsun diye suçlasın ve cezalandırsın. Şaka gibi geliyor insan ama maalesef gerçek…
Diğer yandan ise Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesi tam bir anayasa ihlali anlamına geliyor.
Gergerlioğlu, Yargıtay kararından sonra Anayasa Mahkemesine (AYM) bireysel başvuru hakkını kullanmasına rağmen meclis başkanlık divanının, bu durumu yok sayarak alelacele kararı meclis genel kurulunda okutarak, hem AYM’ye yapılan başvuruyu yargını bir devamı veya parçası olarak görmediğini ve hem de anayasayı çiğnemiş olduğunu ortaya koydu.
Aynı meclis bu hatayı Enis Berberoğlu kararında da göstermişti, Berberoğlu daha sonra AYM kararıyla yeniden vekillik hakkını kazanarak meclise dönmüştü.
Aynı durumun Gergerlioğlu içinde gerçekleşmesini temenni edelim.
Evet…
Türkiye Cumhuriyeti bugün Gergerlioğlu’na yapılan bu haksızlık ve hukuksuzlukla bir kez daha sıradan bir otoriter devlet olduğunu göstermiş oldu.
Şimdi, siyasi ve toplumsal muhalefetin daha geniş birliğini kurarak, bu karanlık zulüm döneminden çıkmaya olan gereksinim daha da yakıcı duruma geldi.
Umut hep olacak…
Gergerlioğlu’nun milletvekilliğini düşürebilirsiniz ancak onun milletin gönlündeki gerçek bir vekil olduğu gerçeğini değiştiremezsiniz.