Doğduğumuz andan itibaren hayatımızın ne kadarı cinsiyet tarafından tanımlandı?
Çocukların hangi cinsiyet grubuna ait olduklarını oyuncaklarla öğretmeye çalışmamız ne kadar doğru?
Oyuncak seçiminde cinsiyet baskın bir ölçü olmalı mı?
Çocuk kıyafetlerinde cinsiyetten bağımsız bir alışveriş alanı oluşturup, oyuncak bölümünde cinsiyet bölünmesi yıkılamaz mı?
Oyun oynayarak hayata hazırlanan, oyun oynayarak duygularını ifade eden çocuklar cinsiyet rollerinin zaten farkında olarak büyüyor. Her biri iyi bir gözlemci olan çocuklarımız çevresinde neler olup bittiğini biliyor.
Erkek çocuğuna oyuncak olarak silah, kılıç, araba verip, kız çocuğuna minyatür mutfak gereçleri ve bebek almak “sen busun, bundan öteye geçme” demekten başka bir şey değil gibi duruyor. Sağlıklı bir kişilik gelişimi için çocukların her iki cinsiyetin rollerini de oyuncaklarla deneyimlemeye ihtiyacı var.
Diğer yandan hayatımızın her karesinde, mesela uçakta, seyahat ederken biletimizde cinsiyet yazılmalı mıdır?
Artık tüm ülkelerde, vitrinlerden ders kitaplarına kadar, cinsiyetlerdeki belirsizlik daha keskin bir şekilde işleniyor.
Trans şemsiyesi altında bir cinsiyet kimliği olan ‘cinsiyetsiz – non binary’ tanımı, toplumda sabit olduğu varsayılan kadın ve erkek kategorisi dışındaki kişileri ifade etmek için kullanılıyor.
Geçmişten Günümüze Cinsiyet Nötr Dil
Toronto Üniversitesi psikoloji profesörü Jordan Peterson 2015 yılında cinsiyet kimliği veya ifadesine dayalı ayrımcılığı yasaklayan Kanada insan hakları yasasına odaklandı. Sosyal katılıma zarar verdiği gerekçesiyle öğrenciler için kız/erkek – he/she gibi farklı zamirler kullanılmayacağını açıklayarak siyasi ve kültürel bir ateş fırtınası başlattı. Peterson, “Otoriterliği 40 yıldır inceliyorum ve insanları kontrol etme girişimleri ideoloji ve dil ile başlatılıyor” demesiyle sert eleştirilere maruz kaldı.
Cinsiyetsiz zamirler, Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan Tennessee Üniversitesi’nde 2015 yılında kullanılmaya başladı. Oxford Üniversitesi Öğrenci Birliği ise 2016 yılında İngilizce’de cinsiyet temelli olarak kullanılan kişi zamirleri yerine, cinsiyetsiz bir zamir olan “Ze” kullanmaya başladı. Kullanılmaya başlayan yeni zamirin, özellikle trans öğrencilerin, kendilerini ayrımcılığa uğramış hissetmelerinin önüne geçilmesi planlanırken, cinsiyete bağlı ayrımcılığın dildeki kullanımının önüne geçmesi hedeflendi.
Vogue Dergisi 2016 yılında moda öncülerinin cinsiyete göre kıyafet zorunluluğunu reddederek, maskülenlikle feminenliği karıştırdığını ve “nötr cinsiyet kuşağı” üzerinde yoğunlaştıklarını ilan etti.
Ardından National Geographic dergisi, “Cinsiyet Devrimi – Gender Revolution” başlığıyla tartışma başlattı.
TİME dergisi 2017 yılında: “Erkek ve Kadının Ötesinde – Beyond He or She” diyerek konuyu kapağına taşıdı.
Amerikan İngilizcesinin önemli kaynaklarından biri olan Merriam-Webster sözlüğü, 2018 yılında internet aramalarında büyük bir artış olması nedeniyle İngilizce’de kullanılan ‘he’, ‘she’ ve ‘it’ zamirlerinin yerine cinsiyet belirtmeyen ‘they’i yılın kelimesi ilan etti.
Özgürlüğün büyüsünü barındıran bu açılımlar, farklı yönlerden tekrar tekrar sunulurken başlangıçta çok tepki gösterilse de gidilen yer, zamanla gözümüzde normalleşiyor.
Dilde cinsiyet-nötr bu kullanımlar, tutumların daha popüler olduğunu kanıtlarsa cinsiyet ayrımcılığına kalıcı bir fikstür olabilir.
Ancak çoğu ülkede insanlar “cinsiyet kimliği” ve “cinsiyet ifadesi” gibi terimlerin çok geniş olduğunu düşünüyor. Azınlık bir grupta muhalifleri boyun eğdirmek için erkek ve kadın terimleri kullanıldığını savunuyor.
Kişisel haklar, her bireyin fiziki ve ahlaki bütünlüğünü korur. Düşünce ve inançlarını korumalarına izin verir. Eşitlik ve özgürlük hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü, işkence görmeme ve öldürülmeme hakları gibi. Tam bu noktada önemli bir soru aklıma geliyor?
Kendini erkek veya kadın olarak tanımlamayan bireyleri, cinsiyet nötr dilini kullanmayan demokratik toplumlar yok mu sayıyor?
Bana kalırsa bunun iki alternatif cevabı var: Biri tüm baskı ve kızgınlıklarımıza rağmen sessiz köleler olacağız, diğeri düpedüz çatışmayı savaşçı ruhumuzla kabul edeceğiz.
Zira, özgür ifade sadece bir değer değildir. Medeniyetlerin temelidir.