Zeki, bilgili, akıllı ve her şeyi araştıran ben, bir zamanlar sadece bir tek kişinin bilgisine o kadar güvenmiş ve inanmıştım ki onun sözlerinin dışında bir gerçek olabileceği aklımın ucundan bile geçmemişti… Hemde yıllarca… Taa ki otizm teşhisi aldıktan sonra gördüğüm terapilere kadar…
Nasıl oldu da böylesine körü körüne inandım sorusuna şimdilerde keşfettiğim onlarca cevabım var, ama hangisi doğru ben bile bilmiyorum… Ancak, bu inancım yüzünden yaşadığım bütün sıkıntılara, acılara, kayıplara, ihanetlere ve yalanlara rağmen önümde öylesine farklı kapılar açıldı ki, artık geçmişime burukta olsa gülümsemeyi bile öğrendim… Ama öğrendiğim en önemli şey; kendi doğrumu bulmanın benim sorumluluğum olduğu oldu. Ne yazık ki otizmlilerde bu biraz zor olabiliyor ama bu gerçek hepimiz için geçerli…
Herkes kendi gerçeğini kendi bulmalı… Kendi yöntemi, kendi inançları, kendi bilgileri ve kendi aklı ile… Tepsiyle sunulan ve bizi bize rağmen kurtaracak bir gerçek olmadığını artık biliyorum, en azından benim için böyle bir gerçek yok… O nedenle de son bir kaç yıldır tıpkı ergenlik yıllarımda ki gibi sadece kendim için öğrenmeye başladım. Ve bu öğrenme hali bana öylesine güzel kapılar açtı ve açmaya devam ediyor ki… Her seferinde biraz daha fazla öğrenmek istiyorum… Kimi zaman bu hiç kolay olmuyor; hele hele kalın kalın İngilizce psikoloji kitaplarını okuyup sayfalarca yanıtlar yazmam gereken sınavlarda… Kimi zaman yapamayacağım korkusu iliklerime kadar beni dondurmaya çalışsa da ona rağmen devam etmeyi öğrendim… Kimi zaman “Bu son, bundan sonra artık başka kursa katılmayacağım canım çıktı,” desem de… Her seferinde başardım ve başladığım bütün kursları başarı ile bitirdim.
Britanya’da kendi mesleğinizle ilgili bir meslek odasına kayıtlı olduğunuzda (ben hem psikolojik danışman (terapist) hem de davranışsal bilişsel hynoterapist (hipnoterapist)olarak iki farklı meslek odasına kayıtlıyım) o meslek odasında ki kayıdınızın devam etmesi için onların uygun gördüğü saat karşılığı eğitim almanız şart. Yani burada mesleğinizi yaparken de tecrübeniz ne olursa olsun mesleki gelişim ve eğitim çok önemli… Birazda bu nedenle bir daha bir başka kursa katılmayacağım desem de çok kısa bir süre sonra kendimi yine başka bir eğitimin içinde buluyorum.
Geçen ay THE UK College of Hypnosis and Hynotherapy eğitimimi bitirdim. Benim için hiç kolay olmayan eğitimlerden bir tanesiydi. Danışmanımın dediğine göre onun öğrencileri arasında hem eğitimi, hem yapılması gereken çalışmaları hem yazılması gereken raporları, hem sözlüleri, hemde ilk kısım sınavını 4 ayda bitirenen olmamış. Bu eğitim bir yılllık bir eğitim. Ben dört ayda bitirdim ama bu dört ay boyunca gece gündüz çalıştım, çalıştım ve çalıştım… En son ne zaman bu kadar ders çalıştığımı hatırlamıyorum…Bu arada şu günlerde diplomamı alabilmek için girdiğim son sınavımın sonuçunu bekliyorum.
Hazır bilgilerim çok taze iken davranışsal bilişsel hipnoterapi ile sigara bırakma kursunu da aradan çıkardım. Sigara bıraktırma terapisti olarak sertifikamı aldım bile. Böylece artık sigara, aşırı yemek ve alkolü bırakmak isteyenelere de yardımcı olabileceğim. Bu eğitimleri bu kadar hızla bitirebilmem otizmin bana hediyelerinden bir tanesi çünkü bir konuya takıldığım zaman onu dibine kadar öğrenmeden duramıyorum. Tek hedefim o oluyor ve gözüm gerçekten başka hiçbir şey görmüyor. Yeter ki beni gerçekten ilgilendirecek konuyu bulabileyim…
Başımdan geçen her şeye rağmen insanlara yardımcı olabilmek için yol göstermeyi hala çok seviyorum, ancak artık bunu yaparken öğrendiğim sihirli cümlemi hiç ama hiç unutmuyorum “Başkalarının kendi hayatlarında yaptıkları veya yapmadıkları benim sorumluluğumda değil.” Yaşadıklarım, öğrendiklerim, gördüğüm terapiler, tecrübelerim ve aldığım eğitimler sonucunda neyin benim sorumluluğum neyin benim sorumluluğum olmadığını çok net öğrendim… Kimi otistiklerde olan her şeyi düzeltmem lazım inancımdan kurtulmak için hep aynı soruyu kendime sorup duruyorum. “Bu benim sorumluluğum mu?”
Geçmişe baktığımda ‘keşke gerektiği zamanlarda, gerektiği yerlerde gerektiği şekilde “Benim sorumluluğum değil” demeyi bilmiş olsaydım’ dediğim çok zamanlar var ama sonunda öğrendim… Başkalarının hayatını düzeltmek, düzenlemek benim sorumluluğum değil bu onların sorumluluğu imiş… Ve cehenneme giden yol gerçekten iyi niyet taşları ile örülüymüş…
O nedenle artık kendime sık sık soruyorum “Bu benim sorumluluğum mu?”