Rahmetli annem bayram sabahları söz ve müziği Urfalı ünlü sanatçımız Cemil Cankat’a ait olan “bayram gelmiş neyime” türküsünü dinler ve sonra oturur ağlardı.
Bu bizim evin genelde değişmez ritüellerindendi.
Bayram sabahları ağlamak…
Aslında bu ağlamaların arkasında onu haklı çıkaracak çok zor bir hayatı vardı. Yokluk ve yoksulluk içinde geçen acılı bir hayattı onun hayatı…
Bu hayatın bir bölümüne de biz kardeşler olarak eşlik ettik.
Kira öde, evi geçindir, diğer yandan çocukları okula gönder…
Çamaşır ve bulaşığı elle yıka…
Yemek yap evde önce beş boğaz sonra kızlar takıma katıldı oldu sana yedi boğaz…
Günde on ekmek al…
Elle evi temizle, sonra kalk saat beşten sonra bir şirkette temizlik işçisi olarak çalışmaya başla ve akşamın dokuzundan işten çık eve gel…
Mübarek kadın bir gün de eve elin boş gel; yok mutlaka çocuklarına yiyecek bir şey alacak, çocuklarının o mutluluğunu görecek ve işin tadını çıkaracak…
Hasılı yaşamaksa adı, bu dünyadan dünyalar güzeli bir kadın olan annemde geçti.
Nur içinde uyu güzel anam…
Bu sabah çocukluk, gençlik yıllarımızda olduğu gibi bende kalktım, açtım “bayram gelmiş neyime” türküsünü ağladım da ağladım.
Sahi bayram bizim neyimize gelmişti diyerek ağlıyordum. Sonra Aras “iyi bayramla baba” deyince bir nebze olsun bayramın gelişinde keyif aldım.
Şimdi…
Koca bir ülke tarihinde hiç görülmedik bir ekonomik yıkım, giderek artan ve derinleşen bir yoksulluk ve de hesap edilemez bir yaygınlıkta yaşanan işsizlik içinde bayrama giriyor.
Bayram gelmiş neyime türküsü adeta bugünler için yazılmış ve söylenmiş halk türküsü olarak durumumuzu özetliyor.
Ağır sosyo-ekonomik sorunlar, demokrasiden ve hukuktan yoksun bir devlet ve o devletin başında bulunan bir iktidar olunca bayramın neden ve niye ve nemize geldiği bizi daha çok efkarlandırıyor.
Adeta bayram yapmak bu ülke insanına çok görülüyor ve haram ediliyor.
Neden peki?
Ülkede ne adalet ve ne de hukuk var, bırakın bunları ortada anayasa ve yasalarını hiçe sayan bir iktidar ve onun talimatıyla karar veren yargıçlar var.
Freedom House Türkiye’yi insan hakları endeksinde 195 ülke arasında 146. sırada gösterirken hukukun üstünlüğü alanında da 117. sırada gösteriyor.
Anlayacağınız dibe vurmuş ve artık Afrika ülkelerinin arakasından gelen bir kabile devletine döndürülmüş durumdayız.
The Economist dergisini demokrasi endeksine göre de Türkiye, Gambiya,Pakistan ve Nijerya’dan sonra 110. sırada bulunmaktadır.
Bayram gelmiş neyime…
Geniş anlamda işsizlik %25 seviyelerinde, kadınlar ve gençler arasında bu oran daha yüksek…
Ülkede asgari ücret 4.253.TL iken açlık sınırı ücreti 5.323.TL ve yoksulluk sınırı (4 kişilik aile) ise 17.340.TL… Bu verilere göre ülkede 16 milyon insan açlık ve 50 milyon insanımızda yoksulluk sınırında yaşamak zorunda bırakılıyor.
Bayram gelmiş neyime…
Son olarak uydurma Gezi davasında iktidarın verdiği karar ile adeta suçsuz ve günahsız insanların üzerine ceza yağdırdılar. Osman Kavala zaten bu yaşanan hukuksuzluk ve bu zulmün ceremesini beş yıldan beri çekiyorken şimdi buna 18’er yıl hapis cezasına çarptırılan diğer suçsuz ve günahsız insanları eklediler.
Verilen bu kararın siyasi iktidarın uyguladığı linç siyasetinden başka bir şey olmadığı herkes tarafından biliniyor. Tarihte bu ve benzer kararların sadece Hitler faşizmi gibi rejimlerde olduğunun görülmesi, durumun ne kadar vahim boyutlara geldiğini bize gösteriyor. Bu asla kabul edilemez siyasi linç kararlarına karşı daha bir gür sesle itiraz etmeliyiz, bunu yapamazsak daha ağır siyasi linçlerle karşılaşmamız işten bile değildir.
Bayram gelmiş neyime…
İçimiz kırık-buruk ve hüzünlü, hatta unutulması çok zor bir bayram oldu bu bayram…
Yani biraz “ yine bayramlık ağzını açtı.” gibi bir yazı oldu ama…
Olsun gelecek daha güzel bayramlarda görüşmek umuduyla diyelim.
“Bu makale yazarının görüşlerini yansıtır. Gazete Davul’un yayın politikası ve editoryal bakış açısı ile her zaman uyumlu olmak zorunda değildir.”