14 Mayıs seçimleri öğretici ve açıklayıcıydı. Nelerin açığa çıktığını ve bizleri hizaya getirdiğini ne kadar iyi anlarsak önümüzdeki süreci o kadar iyi yönetebiliriz.
-Türkiye coğrafyasında bilimsel verilere dayanarak siyasal analiz yapmak yanıltıcı olabilmektedir.
-Dinin/ kutsalın siyasi arenada araçsallaştırılması bu topraklar için sorun teşkil etmemiştir.
-Muhalefetin ve anket şirketlerinin hep bir ağızdan söyledikleri gibi Türkiye seçmeni Erdoğan’a karşı güven kaybı yaşasa ve desteğini azaltsa da onu yönetim kademelerinden silmek istememektedir.
-Sayın Kılıçdaroğlu meydanlarda ne kadar coşkulu karşılansa da seçmenin güven problemi devam etmektedir.
-İslâmcı siyasetin ahlâk dışılığı, güvenilmezliği ve riyakarlığı somut delillerle ispat edilmiştir. Özellikle demokrasi yolculuğuna, bu bağlamda hiçbir yolculuğa İslâmcı siyasiler ve seçmenlerle çıkılamayacağı artık tartışılmaz bir gerçektir.
-Muhalefet cenahının aÄŸzına almaktan bile gocundukları Kürtler ve KHK’lılar bu seçimin KılıçdaroÄŸlu lehine baÅŸat aktörleri olmuÅŸtur.Â
-Siyaset özü ve sözü doğru, samimiyeti ilke edinmiş kişilerin yer bulmasının imkansıza yakın olduğu yırtıcı bir arenadır. (Benim açımdan sevgili dostum Ö. F. Gergerlioğlu’nun varlığı siyasette yer bulmayı mümkün hâle getiren en önemli dayanaktır.)
Bu şıklar elbette çoğaltılabilir ve derinlemesine analiz yapılabilir, ancak yazının amacı bu değildir. Şahit olduğumuz bu tablodan sonra ülkenin yüreğinde ateş yanan muhalif seçmeni için yapılacak tek şey vardır: 28 Mayıs’ta oyunu kullanmak ve korumak.
Başta CHP olmak üzere muhalif cenahın kendilerine emanet edilen oyları korumada ne kadar başarısız oldukları açıktır. Yurttaşa öncesinde sezdiği fakat şimdilerde kesin olarak anladığı bir görev düşmektedir: Hiçbir siyasi partiye ve politikacıya güvenmeyerek oylarını korumak ve YSK’ya ulaştırmak.
Başta KHK’lılar olarak bu açığa kapatmak için hayli yol alındı, herkes namusunu korumak için sandık başlarında olacak.
Her zaman söylediğim bir gerçeği tekrar edeceğim: Biz KHK’lıların ve farklı mağduriyetlerle toplum dışına itilmiş muhalif yurttaşların davası evrenseldir. Bizim için seçim kazanamamak kaybetmek anlamını taşımaz; sadece yeniden yola koyulma gerekliliğini işaretler. Bu bakımdan hiç kimse demokrasi sevdalısı yurttaşların köşesine çekileceğini, zulmü ve adaletsizliği sinesine çekeceğini zannetmesin.
Seçimi sayın KılıçdaroÄŸlu kazandığı taktirde karşısına geçecek ve sözlerini yerine getirmesini bekleyeceÄŸiz. Bu konuda, özellikle biz KHK’lılar her sonuca ve ihanete hazırlıklıyız. Bize ihanet edildiÄŸini anladığımız ilk anda yurttaÅŸlık hak ve sorumluluklarımız çerçevesinde direniÅŸimizi ve hak arayışımızı sürdüreceÄŸiz. Bu noktada muhalefetin her alanda bütün gücüyle haykıran KHK’lı kitlesini göreceÄŸinden şüphesi olmasın.Â
Seçimi sayın Erdoğan’ın kazanması durumundaysa gasp edilen haklarımızı aramaya devam edecek ve onun karşısına çıkacağız. Haklarımızı alıncaya kadar bu duruşumuzdan asla vazgeçmeyeceğiz.
Seçimi kim kazanırsa kazansın, çoktan iflasın eşiğine gelen ülkemizde hukuk sistemi kendi raylarına oturtulmak zorundadır. Bu, ekonomik çöküşün doğrulabilmesi için evrensel yoldur, bundan hiç kimsenin vazgeçme şansı yoktur. Bu bağlamda KHK’lı arkadaşlarımız seçimi sayın Erdoğan’ın kazanması durumunda her şeyin çok daha korkunç olacağı vehim ve düşüncesinden kurtulmalıdır.
Kıymetli arkadaşlarım, sayın Erdoğan ve takipçileri isteseler de size bundan daha fazlasını yapamayacaklardır, lütfen bundan emin olarak mücadelenize devam ediniz.
Bu ülkenin yetiştirdiği en kıymetli kitle olan KHK’lılar, önünde sonunda bu zulüm çarkından çıkacak, bu ülkenin geleceğinin inşasında kilit rol oynayacaklardır.