Korkularda kaybolduk
Karanlığın acısı içimize işledikçe…
Acının ilacı için yakarmak…
Acının acısı…
Acının ilacı…
Acıyı dışladıkça
Kederleri dışladıkça
Kederlerimizi sarmalamayı unuttukça,
Yağmurdan kaçan çocuklara dönüştük
Bir sığınak arayan…
Kaçıyoruz, koşuyoruz
Hikayelerin bizleri nelere dönüştürdüğü unutarak
Kaçıyoruz, koşuyoruz
Geçmişi yine yeniden yazıyoruz
Kaçıyoruz, koşuyoruz
Nefes nefese
Yorgun ve tükenmiş…
Yaşam bizleri kırmaya devam ettikçe…
Başkalarının kollarına sığınıyoruz
Başkalarının yargıların
Başkalarının hayallerine
Başkalarıyla başkalaşırken..
Unutuyoruz kendimizi.
Kendiliğimizi…
Kendi kendimiz,
Yok ediyoruz
Benliğimizi…
Karanlıkta çınlayan kuş seslerini duydukça… Karanlıkta, karanlıkla… İçimde yeşeren umutlara sığınmak istiyorum sanki umutlarım hiç lanete dönüşmemişçesine… Lanetleyenler, lanetlenenler. Karanlığın karalayan yüzü… Karanlık karalara büründükçe kuşların çığlıklara dönüşen sesleri… Karanlığın çığlıkları…
Bilinçsiz hayatım içinde boğulduğum dramlar… Hayatıma girmiş insanların beni sokmak istediği kalıplar… Kalıplarımı tabutlara dönüştüren maskelerim… Tabutları tek tek mezarlığa gömen ben.. Hangi tabuta ne zaman girmiştim, hangi tabutla ne zaman özdeşleşmiştim hepsini yavaş yavaş siliyorum… Bu sefer silgiyle değil, bu sefer sevgiyle siliyorum…
Sildikçe kendime veya başkalarına karşı ahlaki olmanın eski cazibesinden de kurtuluyorum. Artık başkalarının ahlaklarının yada ahlaklılıklarının kurbanı olmayı reddedebiliyorum. Ne melek ne de şeytan olmayı kabul etmiyorum. Ahlaki yargıların endişelerle örülü olduğunu gördüm. Ahlaklı sözler, ahlaklı tavırlar, gözyaşları, acındırmalar, ahlak… Ahlaklı olmak kulağa çok doğru geliyor ta ki aslında küçük, endişeli ve zar zor gizlenmiş bir çaresizliğin ve nefretin örtüsü olduğunu görünceye kadar… Ahlakın ahlaksızca silaha dönüştürülmesi… Birinin ruhumu öldürmek için ahlakla vurulması… Ahlakla terbiye edildim, ahlakla eğitildim, ahlakla ihanetlere uğradım, ahlakla öldürüldüm. Artık ahlaksızım… Artık kimsenin hayatında bir şey olmak istemiyorum.
Bildiğim ve bilmediğim bütün karanlıkların içine baktım. İçine içine… Ve iyi olmanın bile iyi olmadığı gerçeği tokat gibi patladı yüzümde. Başkalarının kötü olarak adlandırdığı şeyleri yapmanın yapabileceğinin en iyisi olmadığına kim karar veriyorum. Erdemin egoist rahatlığından çıktım çıkalı güvenin ne olduğunu ve karanlık gecelerimde karanlık olmaktan ve karanlıktan korkmamayı öğrendim …
Karanlıkta çınlayan kuş seslerini dinledikçe… Karanlıkta, karanlıkla, kararlılıkla, karardıkça… Karanlık bana ben karanlığa baktıkça… Karanlık kayboldu… Ve geride sadece kuş seslerinin yankısı kaldı…