#metoo hareketini, cezaevlerindeki çıplak arama, taciz ve cinsel istismar olaylarını Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili ve Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu Gazete Davul için değerlendirdi.
Gergerlioğlu, çıplak aramanın gündem olmasının ardından binlerce mail aldığını, olayları okurken yüzünün kızardığını, çıplak arama ve taciz ile ilgili anlatılan hak ihlallerine yetişemediğini söyledi.
Gergerlioğlu, ”Artık devlet adına, bakanlık adına ne olursa olsun kimsenin insan onurunu ayaklar altına alan bir muameleyi hiçbir kimseye suçlu-suçsuz bu şekilde davranılamayacağını bilmesi lazım” dedi.
Gergerlioğlu’nun, Gazete Davul’a yaptığı açıklamalar şöyle;
Gazete Davul: #meeto hareketinin cezaevlerindeki taciz ve hal ihlallerini gündemine almamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Taciz korkunç bir olay. İnsanın bedeninde, ruhunda büyük yaralar oluşturan bir olay. Metoo hareketinin çıkışı önemliydi. İnsanlar buz dağının altındaki tacizleri anlattılar ve üstü örtülmeye çalışılan çok üzücü olaylar ortaya çıktı. Ama bu sadece ünlüler arasında ya da siyaset boyutu olmayan şekilde olmuyor. Aynı zamanda siyasi açıdan da devlet kurumlarında insanlara ayrımcılık yapılarak, bazı tacizler gerçekleşebiliyor. Bunları gündeme aldırmamız lazım. Bir ön yargı oluşabilir ama bu konuda gayret sarf etmek, gündeme aldırmak lazım. İnsanların aralarında duvarlar olabilir, uzaklıklar olabilir. Biraz da hepimizin gayret etmesi lazım. Bunun için kolektif bir çalışmaya ihtiyaç var. Herkesin sesini duyurması gerekiyor. Metoo hareketinin bunu gündemine almaması şu an için bir eksiklik, ama almayacağı anlamına gelmez. Çağrı yapıyoruz etiketliyoruz ve almasını bekliyoruz.
Gazete Davul: #ÇıplakAramayaSessizKalma sosyal medya paylaşımlarının yeterince ilgi gördüğünü düşünüyor musunuz?
Çıplak aramaya sessiz kalma, çağrımız büyük ilgi gördü. İnanılmaz ilgi gördü. Demek ki bu konuda çok büyük bir yara varmış. Sorun varmış. Dile getirilemeyen gerçekler, örtbas edilen meseleler varmış. Demek ki bunları gündeme getirmek gerekiyormuş. Gözaltında ve cezaevinde tacize uğrayan kadınlar, bunları dile getirmekten utanıyorlar, korkuyorlar, çekiniyorlar ve tekrar uğrayabiliriz diye düşünüp hasıraltı ediyorlar, ama bitmiyor. Çünkü başka kadınlara yapılıyor. Aslında bunun net bir şekilde duyurulması lazım. Ben çıplak aramaya sessiz kalma paylaşımlarımızın çok etkili olduğunu gördüm. Bunu Meclis’te gündeme getirdim. Üstü örtülmeye çalışılsa da Uşak Emniyetindeki bu cinsel işkencelerin üzerine gittim ve önemli bir gündem oluşturabildim. Üstüne gitmeye de devam edeceğim. Maalesef binlerce kadına yapılıyor anlaşılan. Çünkü bana gelen binlerce ileti oldu. Biz onları yüzümüz kızararak okuyorduk ama maalesef yapanlar bunları çok rahat bir şekilde yapmışlar. Ben bu konunun daha da işlenmesi gerektiğini kadınların artık bu çekingenlikten de uzaklaşması gerektiğini, sadece “ben kendimi kurtarayım bana bir zararı dokunmasın” dememeleri gerektiğini çünkü bunu yarın öbür gün bir başkasına ve dolayısıyla tekrar kendisine döneceğini bilmeleri gerektiğini düşünüyorum ama oluşan tepkinin de çok önemli ve değerli olduğunu görüyorum. Demek ki bu konuda insanları teşvik etmek gerekiyormuş bunu da tespit etmiş olduk.
Gazete Davul: Bütünlüklü olarak bu tür hak ihlallerine karşı tavır sergileyemediğimiz göz önüne alındığında bu tür olayların önlenebileceğine inanıyor musunuz?
Toplumsal bilinç adına insanlara, insan haklarını öğretmek lazım. Hele ki bu kampanyanın insan hakları haftasına denk gelmesi çok önemliydi. Çünkü insan hakları demek insan onuruna sahip çıkmak demek. İnsanın bir birey olduğu, hakları olduğu, kimsenin o hakları ezemeyeceği, bunun hiç bir adla olamayacağı; ister devlet olsun, ister akraba topluluğu ya da ne bileyim anne baba, eş hiçbir şekilde hiç kimse tarafından bir bireyin temel haklarının elinden alınamayacağı ve onun bir insan olarak tanınması gerektiği, insanın hakları ile insan olduğu, mağdura kimliğinin sorulmaması gerektiği bütün bunlar net bir şekilde ortaya çıkıyor. Biz insanlara insan onurunu öğretmeliyiz. Kimse böyle onursuzca muamelelere layık değildir. Bizim toplumda en büyük eksiğimiz birey olarak, biz kendimizi yeterince önemli göremiyoruz. Hep böyle yüz yıllardır gelmiş bir gelenekle boyun eğen kendisini önemsiz gören, kendisine yapılacak her şeye önceden razı olan, devletin karşısında haksızlığa uğramayı önceden kabul etmiş bir insan olarak karşımıza çıkıyor maalesef Türkiye’de insanlar. Bu böyle olmamalı. İnsanın en başta insan haklarını öğrenmesi lazım. Hiç bir şekilde işkence ve kötü muameleyi hak etmediğini görmesi lazım. Kendi hak alanına, mahremiyet alanına, özel alanına kimsenin el uzatamayacağını, zorbalık yapamayacağını bilmesi lazım. Bunlar bilinmediği için bakıyorsunuz kadınlar bu tür cinsel taciz hadiselerini normal karşılayabiliyor. Daha sonra diyorlar ki biz bunları normal prosedür olarak biliyorduk. Ama öyle değil bunlar taciz olarak yapılan şeyler. Benim beklentim bizim insanlarımızın haklarını öğrenmesi. Kimsenin kendisine zorbalık yapamayacağı gerçeğini bilmesi. Buradan bunu çıkarmamız lazım. Kadınlar daha çok eziliyor. Kadınlar zayıf görülmeleri nedeniyle daha çok ezilip, hak ihlaline uğruyor bunu da yansıtamıyorlar. Ben hak çiğnemeden hak bilincine sahip olunması gerektiğini düşünüyorum.
Gazete Davul: Çıplak arama ile ilgili toplumsal bilinç adına yapılması gereken nedir? Hareket başlatan kişi olarak beklentileriniz nelerdir?
Açıkçası bizim insanımız bu tür ihlallere karşı kendi gemisini kurtaran kaptan edasında. Bana bu yapıldı ama ben bunu söylersem başıma bir iş açılır. Efendim şu davama zarar gelir, bir daha gelir şunu bunu yaparlar.
Yani insanlarımız bir hak arama bilinci içerisinde değil. Kimse de sana hakkını vermez. Sen hakkını söke söke alacaksın. Başka çaresi yoktur bu işin. Bunun için ortak kolektif bir çalışma yapmak lazım. Sosyal medyadan bunu geliştirmek, burada bırakmamak lazım. Bir hak mücadelesine dönüştürmek lazım. Çünkü burada büyük bir hassasiyet var. Çünkü çok üzeri örtülen konulara dokunduk. Kadınlar cesaret buldu ve kendilerini anlatmaya başladı. Yani yedi sekiz yıl önceki hadiseleri anlatan kadınlar şu anda var. Ben çoğunu yayınlamadım, çünkü yetişemiyorum. Binlerce kadın mesaj yolluyor. Demek ki çok büyük bir sorun var karşımızda.
Bu konuda bir bilinç mutlak suretle oluşturmak zorundayız. Bu bir fırsattır. Şu anda devlet, bakanlıklar; protestocular ya da ifşacıların üzerini örtebiliriz. Biraz bağırır çağırırlar biz bu konunun üzerini örteriz diye bekliyorlar.
Bu yüzden biz buradan mutlaka bir değişim ve sonuç çıkarmalıyız. Artık devlet adına, bakanlık adına ne olursa olsun kimsenin insan onurunu ayaklar altına alan bir muameleyi hiçbir kimseye suçlu-suçsuz bu şekilde davranılamayacağını bilmesi lazım. Şöyle düşünün; aman kardeşim bu suçlu anlayışıyla verilmeyen bir ceza ve onurunu çiğnetecek bir haksızlığa göz yumulmamalı. Bu insan hakları ihlalidir.
Sürekli bir gayretle bu çalışmayı devam ettirmemiz lazım.