Röportaj: Aslıhan Gençay (@asligencay)
Tunceli Munzur Üniversitesi öğrencisi Gülistan Doku, 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana kayıp. Gülistan’ın kaybolmasının üzerinden iki seneyi aşkın zaman geçti. Soruşturma sürüyor fakat bir gelişme var mı, netleşme yaşandı mı? Elimizdeki bilgi ve belgelere dayanarak diyebiliriz ki; hayır. Kamuoyunda yaratılmaya çalışılan intihar algısına yönelik de hiç delil bulunamadı.
Dosyayı, olaydan bugüne kadarki süreç kapsamında incelediğimizde; belgelerin hâlen önemli çelişkiler barındırdığını, bir arpa boyu yol alınamadığını gördük. Soruşturmayı yürüten Tunceli Cumhuriyet savcısı Ferhat Akıl’ın ihmali ve başarısızlığıyla asayiş şube polislerine dair şaibeler de mevcut.
Elimizdeki belgelerde bulunan çelişki ve şaibelerle soruşturmanın gel(eme)diği aşamayı, bu tıkanmanın nedenlerini, Doku ailesinin avukatı Ali Çimen’e sorduk.
5 Ocak 2020 gününe gelelim. O gün Gülistan, Zeinal’ın çalıştığı Fuaye Kafe’ye saat 11.00 sularında giderek onunla konuşmuş. Zeinal bu konuşma için; “Gülistan barışmak, ailemden özür dilemek istediğini söyledi.” diyor. Aileyle tanışan ve nerede oturdukların bilen Gülistan, özür dilemek istese onları bulamaz mı, neden Zeinal’ın çalıştığı kafeye gidiyor?
Tam nedenini bilemiyoruz ama o görüşmenin kamera kayıtları, bilirkişi tarafından incelendi. Z.A.nın gergin ve sinirli olduğu, Gülistan’a sert yaklaşım gösterdiği sonucuna varıldı. (Görsel 1)
O gün kafede Zeinal’ın yanında üç kadın bulunuyormuş, hatta biriyle öpüşerek selamlaşmışlar, yani tanışıyorlar. Gülistan’ın gidişinden sonra onlara bir şeyler anlatmış olamaz mı, bu kadınların ifadeleri alınmadı mı?
(Görsel 1)
Hayır, ifadeleri alınmadığı gibi bu üç kadının kimlik tespitleri dahi yapılmadı. Kim bu kadınlar, asıl önemlisi Z.A. onlara ne anlattı, bilmiyoruz.
Aynı görüntülerde beyaz bir araç bulunuyor ve aracın sahibi yanlarında duruyor. Belki de konuşmaları duydu. Bu araç ve sahibi araştırıldı mı?
Hayrı. Beyaz araç net olarak görünüyor ve sahibinin konuşmaları duyma ihtimali yüksek fakat araştırılmadı, ifadesi alınmadı.
Gülistan’la Zeinal’ın neden ayrıldığını biliyor musunuz?
Tam olarak değil ama Z.A.nın sosyal ve aktif bir karakter olduğunu, birkaç kişiyle daha görüştüğünü ama Gülistan’ın içine kapanık biri olduğunu biliyoruz.
5 Ocak 2020 günü 12.21’de, yani Fuaye Kafe’den çıktıktan sonra Gülistan’ın telefonu mezarlıktaki baz istasyonundan sinyal almış. Zeinal’ın telefonu da aynı gün 16.30 civarı, bu baz istasyonundan sinyal alıyor. Bu durum hakkındaki bulgular nelerdir?
Sinyal alma saatleri ve baz istasyonu konusundaki bilgileriniz doğru, evet. 16.26’da Z.A. Gülistan’ı arıyor, üç saniyelik bir görüşme var, muhtemelen telesekretere düşmüş.
Erkan Ataş ve Ali Rıza Cevahir adlı görgü tanıklarının ifadesine göre Gülistan’ın tarifine uygun bir kadın, saat 16.40 civarı Dinar Köprüsü’nden şehre doğru yürüyor. Bu bilgiler Gülistan’ın 16.40’ta hayatta olduğunu göstermez mi?
(Görsel 2-Görsel 3)
Biz de öyle düşünüyoruz. Ayrıca olay basına yansıdıktan sonra bahsettiğiniz görgü tanıkları, yani Munzur Üniversitesi’nde çalışan iki işçi, kendi istekleriyle gidip ifade verdiler. Saat 16.40’ta yürürken gördükleri kadının tarifi tamamen Gülistan’a uygun.
Ama savcını kanaati, Gülistan’ın daha erken bir saatte intihar ettiği yönünde değil miydi?
Savcı hep 11.30-13.30 saatleri arasındaki süreç üzerinde durdu. Bu aralıkta intihar ettiğini düşünüyordu.
Neden? Kamera kayıtlarında 12.21 civarı köprünün üzerinde otururken görülen kişinin Gülistan olduğuna dayanarak mı?
O kişi Gülistan zaten, fakat bu intihar ettiği anlamına gelmez ki.
O zaman aynı kayıtta 13.18’de köprü ayağında görülen bir parlamaya dayanarak mı bu kanıya vardı acaba?
(Görsel 4)
Kayıtta 13.18’de görülen parlamaya suya düşen bir cismin neden olduğu değerlendirilmiş tutanakta. Savcı da bu görüntü üzerine tezini ortaya koydu bence. Fakat bilirkişi incelemesinde suya bir nesnenin düşmediği, piksel artığı nedeniyle bu görüntünün oluştuğu sonucuna varıldı. Zaten görgü tanıklarının ifadesi de 16.40’ta Gülistan’ın hayatta olduğunu gösteriyor.
(Görsel 5)
Bir başka çelişki de; Zeinal’ın 5 Ocak günü rutin hayatına devam ederek işten spor salonuna, oradan da evine gittiği yönünde ifadesiyle telefonunun mezarlıktaki baz istasyonundan aldığı sinyal arasında. İşten 14.00’te çıkan Zeinal, spor salonu sahibi Rıdvan Gül’ün ifadesine göre 14.30 gibi salona gelmiş ve salonda 45 dakika kalıp çıkmış. Doğru mudur?
(Görsel 6)
Her ne kadar Z.A. ifadesinde, 5 Ocak günü spor salonunda olduğunu, oradan eve gittiğini söylese de dediğiniz gibi spor salonunun sahibi; onun saat 14.30 gibi gelerek 45 dakika kalıp çıktığını anlattı. Sonuçta, tahmini olarak, 15.00-20.00 arası, Z.A.nın nerede olduğu bilinmiyor.
Yani?
Yani Z.A. yalan söylüyor. Görgü tanıklarının 16.40’ta Gülistan’ı şehre doğru yürürken gördüğünü, Z.A.nın onu 16.26’da aradığını da düşünürsek, Gülistan’a ulaşmış ve şehre gelmesini söylemiş olabilir. Bu durumda belki de Gülistan, Z.A. ile buluşmaya gidiyordu.
Zeinal’ın evinin kamera kayıtları yok mu, ne zaman girmiş, ne zaman çıkmış?
Evi gören kameranın uzakta bulunduğu, yakınlaştırma yapılınca görüntünün bozulduğu ve herhangi bir veriye ulaşılamadığı bilgisi verildi bize. Oysa 4 Ocak günü o kameralardan görüntü alınabiliyordu.
(Görsel 7)
Elimizdeki bir başka tutanağa göre, Engin Yücer de, anne de 5 Ocak’ta tüm gün evde olduklarını söylüyorlar. Enteresan olan bilginin, Yücer’den alınış şekli. Ne dersiniz?
(Görsel 8)
Biz E.Y.den şüpheleniyoruz ve onun da şüpheli olarak değerlendirilmesi için dilekçe verdik. Z.A. baş şüphelidir, E.Y. ise şüpheli. Durum buyken kişiyi telefonla arayarak bilgi almak, işini savsaklamaktır. Tabii ki, evdeydim, diyecek.
HTS kayıtlarına göre Yücer, 5 Ocak akşamı hareket hâlindeymiş ama, nasıl bütün gün evde olabiliyor?
Haklısınız. Bakın, HTS kayıtlarına göre E.Y. o gün telefonunu hiç kullanmamış, oysa bir gün önce çok aktif kullanıyor. 5 Ocak akşam saatlerinde ise iki ayrı bölgedeki baz istasyonundan sinyal almış. Akşam saatlerinde hareket hâlinde, bu da evde olmadığını gösterir.
Peki, 5 Ocak’ta Gülistan’ın arkadaşları ne yapıyordu?
Küba ve Dilek, ondan haber alamayınca Z.A.yı arıyorlar fakat Z.A. aramalarına yanıt vermiyor. Sadece 17.00’de Gülşen adlı arkadaşına “Dün gece bana artistik yaptı. Başına bunları kendi getirdi.” şeklinde bir mesaj yazıyor.
(Görsel 9)
Küba ve Dilek, Gülistan’ın çalıştığı Hanımeli Pastanesi’ne giderek pastane sahibi Mehmet Elma’nın telefonundan 19.30’da, Z.A.yı arıyorlar, bir nevi tuzak kurmuşlar.
(Görsel 10-Görsel 11)
Z.A. da eskiden bu pastanede çalışmış ve telefonu açarak evde olduğunu söylüyor. Küba’yla saat 20.00’de Fuaye Kafe’de görüşüyorlar.
(Görsel 12)
Bu veriler bize Z.A.nın 20.00’ye kadar nerede olduğunun bilinmediğini göstermekte.
Zeinal Abakarov’un, telefonunun incelenmek üzere alınacağını öncesinde bilmesine ve bu konuda yazışmasına dair düşünceniz nedir?
Zaten telefon incelemesi çok geç başladı. Yetmezmiş gibi baş şüphelinin bunu bildiği de arkadaşına yazdığı mesajlarla ortaya çıktı. Ne diyebilirim ama delil karatsa dahi incelemede geriye dönük sonuçlar alınabilir.
Duyduğumuza göre İçişleri Bakanlığından gelen birim araştırmasında, Zeinal’ın Mama diye kayıtlı biriyle 5 Ocak tarihli telefon yazışmalarını bulmuş fakat bu yazışmalar deşifre edilmemiş. Neden?
Bu da ayrı bir ihmal, telefon gelişi güzel incelenip “Suç unsuruna rastlanmadı.” denerek geçiştirildi. Oysa biz HTS kayıtları ve yazışmaların çözümlenmesine dair dilekçe vermiştik. Bize; “Mama diye kayıtlı kişi annesidir, annesiyle görüşmelerini çözümlemeye gerek yok.” cevabı iletildi. Nereden biliyorsunuz annesi olduğunu? O zaman her şüpheli birilerini mama veya anne diye kaydetse, o görüşme çözümlenmeyecek mi?
Anne, yani mama diye kayıtlı olduğu düşünülen kişi, 5 Ocak’ta evde olduğunu söylemiyor muydu? Zeinal da “15.00’ten sonra evdeydim.” diyor. Yazışmanın saati, içeriği önemli değil mi? İkisi de evde olan kişiler, neden telefonla yazışsın?
Biz zaten itiraz ettik. 7-8 ay sonra bir A4 kâğıdına yazılmış kısa bir cevap geldi, kâğıtta ne HTS kayıtları ne de mama görüşmesinin deşifresi vardı. Sadece “Suç unsuruna rastlanmadı.” yazıyordu. Biz de tarafsız bilirkişi tarafından tekrar inceleme istedik, bu talebimiz de reddedildi.
İntihara dair delil yok
Gülistan için bilinçli bir şekilde intihar algısı oluşturulduğunu mu düşünüyorsunuz?
Evet. Soruşturmanın başından beri savcı intihar ettiğini düşünüyordu ama görgü tanıklarının ifadeleri bunu çürüttü. Gülistan’ın yurtta oda arkadaşlarıyla şakalaşmak için yazdığı bir notu, polis ve bazı basın yayın organları “intihar notu” olarak değerlendirdi. Oda arkadaşlarının ifadeleriyle bu tez de boşa çıktı. Özellikle şüpheli E.Y. bu algıyı yaratmaya çalıştı düşüncesindeyim.
İntihar etmiş olsa da intihara sürükleme bir suç değil midir?
Bakın, her suçlu suç işlerken bir amaca ulaşmaya çalışır. Mesela banka soyan veya evrakta sahtecilik yapan birinin amacı, maddi kazanç, ekonomik çıkar sağlamaktır. Biri cinayet işliyorsa intikam alma vb. gibi bir amacı vardır. Tecavüz eden, istek duyar ve bunun için suç işler. Şüpheli E.Y.nin, Gülistan’a ait eski hastane kayıtlarına usulsüz bir şekilde ulaşıp, bunları yayması bir suçtu ve o da bunu gayet iyi bilmekteydi. Zaten bu yüzden görevden de alındı. Peki, E.Y. bu suçu neden işledi? Anahtar soru budur bence. Eğer bu sorunun cevabı verilir ve soruşturma bu yönde ilerlerse olay çözülür.
Neden işledi sizce bu suçu, başka bir suçu örtmek için mi?
Olabilir. Kişisel kayıtları yayınlamak suçtur, intihara sürüklemek de suçtur. İntihara sürükleme suçunu kabul eden, göze alan kişi, daha büyük bir suçu kapatmak istiyordur kanımca. Yoksa neden ısrarla Gülistan’ın intihar ettiği algısı oluşturulsun, bunun için suç işlensin?
Eğer Gülistan intihar etseydi, yapılan aramalarda cesedi, giysileri, çantası veya herhangi bir şey bulunamaz mıydı?
O kadar çok arama yapıldı ki mutlaka bulunurdu ama hiçbir şey bulunamadı. Mesela aramalarda bulunan yırtılmış ders notları ve reçete parçaları Gülistan’a ait. O küçücük, rüzgârla uçabilecek kâğıt parçaları bulanabiliyor da Gülistan’a dair hiçbir eşya bulunamıyor.
Köprüye yakın bir kamera söz konusu ama o da bozuk tabii…
Evet. Köprüye çok yakın bir kamera olmasına rağmen incelenmesini istediğimizde “Bozuk.” yanıtını aldık. Şimdi köprüyü uzaktan gören kamera kayıtları inceleniyor.
Neden şimdiye kadar incelenmedi bu kayıtlar?
Biz bu soruşturmada hiçbir şeyin hukuki gereğine göre yürüdüğünü görmedik. Dilekçe yazıp tüm kamera kayıtlarını istiyoruz, önce 6 dakikalık bir bölüm gönderiliyor. Tekrar talep ediyoruz, bu sefer 35 dakikalık bölüm geliyor. Yine yarım, yine eksik. Tekrar istiyoruz, hâlen gönderilecek. Tabii şu anda adli tatil olduğundan, bittiğinde göreceğiz bakalım, kayıtlar gelmiş mi.
Bu kayıtlarda Gülistan’ın köprüden atladığına dair bir görüntü bulunursa?
Kamera kayıtlarının çok fazla bir anlamı olmaz çünkü bundan daha güçlü kanıtlar, iki tane görgü tanığının ifadesi var. Bu ifadeler mevcutken, kameradan gelecek böylesi görüntülerin fazla önemi olmayacaktır.
Anlattıklarınız bütünlüklü olarak; Gülistan’ın ailesi, siz ve kamuoyu tarafından neredeyse ittire ittire yürüyen bir soruşturmayı, savcıya da ait pek çok ihmal, eksiklik ve gecikmeyi gösteriyor. Zeinal’ın Gülistan’ın kaybolduğu ortaya çıktığı anda baş şüpheli olması gerekmiyor muydu? Özellikle kayıp kadın vakaları, şüpheli ölümler ve cinayetlerde ilk şüpheli, eş, erkek arkadaş, yakın erkek akraba değil midir?
Eğer kayıp olan kadınsa ve bir cinayet şüphesi varsa ilk şüpheli en son görüştüğü kişidir. Ayrıca en son kiminle adli bir vaka yaşadığına bakılır. Gülistan’ın durumunda bu kişi Z.A. Kişilerin mesleklerine, cinsiyet ve yaşam tarzlarına göre de değerlendirme yapılır. Gülistan sosyal biri değil. Görüştüğü en fazla dört beş kişi var, bunlar da yurttan, okuldan arkadaşları. En başından beri baş şüpheli Z.A. olmasına rağmen önce “bilgi sahibi” olarak ifadesi alındı. Ailenin ve bizim zorlamamızla şüpheli sayıldı ve ancak yakın zamanda doğru düzgün bir sorgulaması yapılarak adli kontrolle yurtdışı yasağı kondu.
Engin Yücer bir röportajında “Devlet beni niye korusun, alt düzey bir memurum.” demişti. Korunuyor mu sizce?
Yaşananların, soruşturmanın sonuna kadar gizli kalacağını düşünmüyorum.
Şimdi derli toplu olarak sıralarsak, çok geç kalınmış olsa da, bu soruşturmada acilen nelerin yapılması gerekiyor?
*Öncelikle E.Y.nin de şüpheli olması, sorgulanması gerek.
*Konuşurken saydığımız ve sayamadığımız tüm tanıklarla şüphelilerin, savcılıkta ayrıntılı ifadeleri alınmalı.
*Hedef numaraların (E.Y. adına kayıtlı beş hat), HTS kayıtları çıkarılmalı ve görüşme deşifreleri tarafsız bilirkişi tarafından ayrıntılı şekilde yapılmalı.
*Özellikle Z.A.nın 5 ve 6 Ocak’ta yaptığı yoğun telefon görüşmelerinin kimlerle olduğu bulunup, bu kişilerin ifadesi alınmalı.
*Fuaye Kafe’deki kamera kayıtları incelenerek Z.A.nın konuştuğu üç kadına ulaşılmalı ve ifadeleri alınmalı.
*Aynı görüntülerdeki beyaz aracın sahibi bulunup ifadesi alınmalı.
*Abakarov’ların arabasında kriminal inceleme yapılmalı.
Dosyadaki giderilemeyen şüpheler bunları gerektiriyor.
Gülistan’ı sahiplenen kamuoyundan bir beklentiniz ve söylemek istedikleriniz var mı?
Kamuoyunun, kadın derneklerinin, insan hakları savunucularının ve özellikle siz gazetecilerin olayı, Gülistan’ı sahiplenmesi sayesinde bugünlere geldik. Neredeyse iğneyle kuyu kazdık. Bu yüzden bu duyarlılık ve sahiplenme çok değerli. Bu sayede dosya sümenaltı edilemedi. Teşekkür ediyoruz.
Doku ailesinin avukatı Ali Çimen: Gerçekler gizlenmeye çalışılıyor