Deniz Zengin
Siyasi meselelere yanıt bulmaya çalıştığımız söyleşimizin bu haftaki konuğu deneyimli gazeteci Gökhan Kaya.
AKP’nin rejim değişikliğini hedeflediğini belirten Kaya, seçimle iktidardan gitmemek için her yolu deneyeceklerini kaydetti.
Kaya, Gergerlioğlu’nun yalnız bırakıldığını, Millet İttifakı’nın, seçimlere kadar varlığını sürdürebilmek için Gergerlioğlu üzerinden yaşanacak bir kamplaşmadan kaçınmaya çalıştığını söyledi.
Türkiye gündeminin birinci sırasında yer alan HDP’nin kapatılması meselesine ve muhalefetin yol haritasına ilişkin sorulara yanıt aradık.
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Gazeteciyim. 20 yıldır farklı basın kuruluşlarında editörlük ve yazarlık yapıyorum. Ayrıca siyasetle yoğun olarak ilgilendiğim bir 15 senem de var. Üniversitede öğrenci hareketi içinde yer aldım, ÖDP’de uzun süre parti meclisi ve MYK üyeliği yaptım. Evliyim ve bir oğlum var.
Seçimle gelen seçimle gider söyleminin hala geçerli olduğunu düşünüyor musunuz? Bu söylemin halk nezdinde bir karşılığı var mı?
Türkiye’de bugün en büyük sorun seçimle gelenin kaybettiğinde gitmeyeceğim dediği anda, hayır Anayasa’ya uyacaksın diyecek bir fren ve denetim mekanizmasının ortadan kalkmasıdır.
İktidar 16 Nisan seçimlerinde yaptıklarıyla, İstanbul seçimlerini iptal ederek, sürekli Anayasa’yı çiğneyerek bu kuşkuyu güçlendirdi.
Bizi Anayasa bağlamıyorsa ne bağlıyor?
Burada kocaman bir boşluk var işte. Ve bu boşluk göründüğünden daha derin. Totaliterleşmenin nedenlerinden birisi de bu; ülkeyi bağlayacak toplumsal sözleşme ortadan kalktığı için, çatışmaları/ gerilimleri çözümleyecek devlet kurumlarının işlevselliği ortadan kalktığı için ülkeyi bir arada tutmanın tek yolu olarak geriye elde bir tek baskı mekanizmaları kalıyor.
Bence AKP’nin ajandasında rejim değişikliğini tamamlamak var. Dolayısıyla seçimle iktidardan gitmemek için her yolu denemeye müsaitler.
Gergerlioğlu’nun yalnız bırakıldığını düşünüyor musunuz?. Bu hukuksuzluğun yaşanmaması için nasıl bir yol izlenmeliydi?
Evet düşünüyorum. Bence tablo çok açık. Millet İttifakı, seçimlere kadar varlığını sürdürebilmek için Gergerlioğlu üzerinden yaşanacak bir kamplaşmadan kaçınmaya çalıştı. Bu, Kılıçdaroğlu’nun sürekli tekrarlanan ‘korkunç ama evet’ tutumu. Maalesef ülkenin bu hale gelmesinde de etkisi büyük.
Gerçek şu ki; İktidar bildiğimiz bir hukuka uymuyor. İktidarın kendisi artık hukuksuz. Hukuki yollarla Gergerlioğlu korunamazdı sanırım. Ama bu süreçte güçlü bir ‘insan hakları’ kampanyası yapılabilirdi. Temel haklarımızı savunmaktan imtina ederek demokrasiyi savunamayız.
Türkiye’deki mevcut muhalefetin yerinde nasıl bir muhalefet modeli olmalı?
AKP önündeki zamanı rejim değişikliği süreci olarak görüyor, bunun adımlarını atıyor. Anayasa’yı geçersizleştirmesinin nedeni bu. Muhalefetin büyük kısmı ise ülkede her şey eskisi gibi, seçimleri bekleyelim, bayraklarımızı açalım, sandıkları açalım gidecekler aymazlığında.
Dünyada rejim değişikliği kalkışıp seçimle iktidarı bırakan bir siyasi grup hemen hemen bulamazsınız.
Muhalefete önce ‘farkındalık’ lazım.
HDP’ye dair öngörünüz nedir. Devletin ablukasını göz önüne aldığınızda Kürt siyaseti için gelecek öngörünüz nedir?
HDP’nin arkasındaki hareket köklü ve güçlü. Kapatılmakla kaybolmaz. Bence HDP Yönetimi çok fazla aman kapatacaklar kaygısıyla davranıyor. Biraz yönetici kesimle ilgili bir sorun bu, yoksa Kürt Hareketi için partinin kapatılması büyük bir sorun değil.
HDP son yıllarda pasifize oldu. Tek nedeni de devlet baskısı değil. Birinci neden Kürt Hareketi’nin stratejik önceliğini Ortadoğu’ya vermesi. Bütün siyasetlerini orada olanlara göre dizayn ediyorlar ve HDP ilk sıralarda değil. İşte HDP orada dursun, işimize yarayacağı zaman gelir diyorlar.
İkincisi CHP ile ittifak. HDP, CHP ile ittifakı sürdüreceğim diye aslı kuruluş işlevinden uzaklaştı. Nedir o? Ülkenin demokratikleştirilmesi, demokrasi mücadelesinin önderliği. Bu seçim sisteminde ittifak tabi ki bir zorunluluk ama ittifakta her yapının işlevini sürdürmesinin önü açılması lazım. Yoksa bu ittifak HDP’yi, doğal olarak Millet İttifakı’nı zayıflatır.