Aslıhan Gençay (@asligencay)
Bir yer düşünün, insanlar devlet koruması altında. Hani devlete karşı gelmiş kişiler de yok orada. Onları korumakla, can güvenliklerini sağlamakla ve denetlemekle görevli devlet memurları ise her gün bu insanların onurlarını kırıyor, onları çökertmeye çalışıyor, fiziki ve psikolojik işkence yapıyor. Olabilir mi bu? Olduğu iddia edildiğinde “Bu nasıl devlet, bu nasıl devlet koruması?” diye sorulmaz mı?
İddia ediliyor evet ve iddialar korkunç, sonuçlarıysa çok daha korkunç. Sanki bir korku filminin içinde yaşıyoruz; sırayla, birinin kanı kurumadan diğeri ölüyor, öldürülüyor ve finali şu anda tahmin bile edemiyoruz.
Cezaevinde şüpheli ölüm
Konumuz; Silivri 5 No’lu L Tipi Cezaevi’nde 9 Nisan Cumartesi günü fenalaşarak Silivri Devlet Hastanesi’ne kaldırılan ve hayatını kaybeden adli hükümlü Ferhan Yılmaz. Ferhan Yılmaz neden öldü, nasıl öldü, kimlerin suçu veya sorumluluğu var? Ortaya çıkmayanlar da tam olarak bunlar. Öyle az buz değil büyük, kocaman konulardan bahsediyoruz.
Ferhan Yılmaz’ın ağabeyi Hikmet Yılmaz’dan, Özgürlükçü Hukukçular Derneği’nden ve İnsan Hakları Derneği’nden aldığımız bilgilere göre tek tek, tane tane anlatalım, toparlayalım ve soralım:
1- Silivri 5 No’lu L Tipi Cezaevi’nde kalan adli mahkûmlar, bir süredir ailelerine infaz koruma memurları tarafından onur kırıcı muameleye maruz bırakıldıklarını, sebepsiz yere kendilerine şiddet uygulandığını, sayım ve aramaların eziyete dönüştüğünü söylüyorlar. Bu konuda en az beş mahkûmun ve ailesinin beyanları mevcut. Peki, iddialarla ilgili cezaevi idaresi ve infaz koruma memurlarına bir soruşturma başlatıldı mı, illa birinin ölmesi mi gerekiyordu, işkence iddiaları soruşturma için yeterli neden değil miydi?
2- Bazı mahkûmlar, ailelerine ve onlarla görüşmeye gelen heyetlere; 6 Nisan Çarşamba günü, sayımda koğuşlarına gelen infaz koruma memurlarının sebepsiz yere bir mahkûma tokat attığını ve bundan dolayı memurlarla aralarında bir tartışma çıktığını anlatıyorlar. Hatta bir mahkûmun bu yüzden yumuşak odaya götürüldüğü (Yumuşak odalar, cezaevlerinde ceza içinde ceza odalarıdır.), orada darp edilip bir gün tutulduğu, sonra koğuşa geri getirildiği iddiaları da mevcut. Bu iddialarla ilgili bir soruşturma başlatıldı mı?
3- Bu tartışmanın ertesinde, yani 7 Nisan Perşembe günü aynı koğuşa 60 kadar infaz koruma memurunun baskın aramaya gelerek; tüm mahkûmları havalandırmaya çıkartıp yere yatırdıklarını, çıplak arama yaptıklarını, koğuştaki tüm eşyaları karıştırdıklarını, yere yatırılmış hâldeyken onlara “Hani dün erkeklik taslıyordunuz, şimdi kız gibi oldunuz, biz devletiz, devlet haksız da olsa haklıdır, size Yeşilçam filmi çevirtiriz…” şeklinde hakaretler ettiklerini anlatan mahkûmlar var. İddia edilen baskın arama ve eziyetler için bu arama kararını veren idarecilere ve infaz koruma memurlarına soruşturma başlatıldı mı?
4- Yaşananlardan sonra psikolojisi bozulan bir mahkûmun anlatımına göre; infaz koruma memurlarına bu baskılar sonucu intihar edeceğini söylüyor ve memurlar ona “Jilet, cam orada, ip de var, git öldür kendini.” cevabını vererek dalga geçiyorlar. Bunun üzerine jiletle bileklerini kesen mahkûm, hastaneye dahi götürülmüyor ve sadece cezaevi revirinde pansumanı yapılıyor. İntihar edeceğini söyleyen bir mahkûmun, “Et o zaman” diyerek intihara teşvik edilmesi hangi kitapta yazıyor ve ona bu yanıtı verdiği söylenen infaz koruma memuru tespit edilip, hakkında soruşturma başlatıldı mı?
5- Cezaevinde sistematik olarak hem fiziki hem psikolojik baskı ve eziyetler sürerken, 9 Nisan akşamı, cezasının bitmesine iki gün kalan Ferhan Yılmaz, birden fenalaşıyor ve Silivri Devlet Hastanesi’ne kaldırılıyor. Maalesef ya cezaevinde, ya yolda, ya da hastanede hayatını kaybediyor. Ferhan Yılmaz tam olarak hangi nedenle öldü, nerede öldü, neden yetkililer konuşmuyor?
6- Ferhan Yılmaz’ın ailesi, Ferhan’ın üzerinde darp izleri olduğunu iddia ederken, cezaevi idaresi kalp krizi geçirdiğini söylüyor ve sonra ortaya nereden çıktığı belirsiz bir ilaç alıp intihara kalkıştığı söylentisi yayılıyor. İdare tam olarak ne olduğunu iddia ediyor acaba, kalp krizi mi, intihar mı?
7- Ferhan’ın Silivri Devlet Hastanesi’ne, kaldığı koğuştan mı, yoksa yumuşak odadan mı götürüldüğü hâlen belirsizliğini koruyor. Burası önemli zira koğuşta ilaç alarak intihar girişiminde bulunulması mümkün. Lakin yumuşak odaya konulan bir mahkûmun yanında kendine zarar verebilecek hiçbir şey bulunamaz, tabii infaz koruma memurlarından başka. Yetkililer ısrarımıza rağmen bu konuyu açığa kavuşturmuyorlar, Ferhan hastaneye nereden götürüldü?
8- 13 Nisan’da CTE Genel Müdürlüğü ve Silivri Başsavcılığı bir basın açıklaması yayınlayarak, Ferhan’ın üzerinde darp izi bulunmadığını, görüntülerdeki izlerin, hastanedeki müdahale esnasında olduğunu net bir şekilde ifade ediyor. Nasıl bu kadar emin olabiliyorlar?
9- Ferhan’ın ölüm belgesine prosedüre uygun olarak, yani cesede otopsi yapılması, bekletilmesi gerekliliği belirtileceğinden “Bulaşıcı hastalık (adli vaka)” yazılıyor. Peki, otopsi ne zaman yapılacak zira şu anda bu şüpheli ölüm hakkında gerçeklerin ortaya çıkması için otopsi raporu bekleniyor?
10- 14 Nisan günü öğreniyoruz ki, Ferhan’la aynı koğuşta kalan adli mahkûmlar dağıtılarak çeşitli cezaevlerine sevk edilmişler. Heyetler, kalan mahkûmlardan sağlıklı bilgi alamıyor. Neden bu acele, neden görgü tanıkları olan mahkûmlar dağıtılarak sevk edildiler?
Araştırmadan: Darp Yok!
Kısaca yaşananlar, olaylar böyle. Ayrıca ekleyelim; Profesör Doktor Şebnem Korur Fincancı’dan aldığımız bilgiye göre; mevcut video görüntüleri şimdilik Ferhan’ın ne darptan öldüğüne ne de darp edilmediğine işaret ediyor.
Yani evladını kaybeden bir ailenin, ayyuka çıkan işkence iddialarından kaynaklı her konuda şüphelenmesi gayet doğalken, CTE Genel Müdürlüğü ve Silivri Başsavcılığı neden araştırmadan darp iddialarını reddedebiliyor? Resmî bir kanıt var mı? Yok.
Fincancı; -video görüntülerinde yer alan- Ferhan’ın dudağındaki şişliğin ve burundaki büyük sargının araştırılması gerektiğini, bunların travma sonrası mı, yoksa tıbbi müdahalede mi oluştuğunun ancak otopsiden sonra netleşeceğini önemle belirtirken, Silivri Başsavcılığı nasıl bu kadar emin olabiliyor, enteresan.
Ortadaki gerçekler; cezaevlerinde gerek adli gerek siyasi mahkûmlara yönelik sistematik bir çökertme, ezme, biat ettirme politikası yürütüldüğü, Silivri 5 No’lu L Tipi’ndeki mahkûmların artık bu eziyetten bıktıkları için intiharı bile düşündükleri, “devlet koruması”nın sadece lafta kaldığı, tersine mahkûmların devletten korunması gerektiği, Ferhan’ın “devlet koruması” altında öldüğü ve yine emanete hıyanet edildiğidir.
Ne kadar acı, ne kadar korkunç bir “film” değil mi?
Şu anda yapmamız gereken ne biliyor musunuz? Cezaevlerinde yaşanan her ölümün ardındaki gerçeklerin peşine düşmemiz, tüm suçlular yargılanana kadar peşini bırakmamamız ve cezaevlerinden gelen her habere duyarlı olmamız. Fazla da söze gerek yok.
Bodrum Cezaevi’nde de işkence
Bir diğer haber ise İzmir Ödemiş T Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan 26 yaşındaki siyasi hükümlü Mehmet Salih Filiz’in, 6 Nisan Çarşamba günü, yeni açılan Bodrum Cezaevi’ne isteği dışında sevk edilmesi. Ne var bunda, denebilir, çok şey var: Mehmet Salih bağırsak kanseri, tedavi görüyor, sürekli kanaması mevcut ve birinin yardımı olmadan insani ihtiyaçlarını gideremiyor.
Bu hâldeyken gönderildiği Bodrum Cezaevi ise sadece tek kişilik bölümlerin bulunduğu bir cezaevi. Aynı zamanda cezaevine girişte hasta hükümlüye çıplak arama yapılmak isteniyor ve hükümlünün kabul etmemesi üzerine, zorla çıplak arama istismarına maruz bırakılıyor.
Bir kez daha Bakanlığın yeni açtığı bir cezaevinde işkenceyle karşılama yapıldığı iddialarını duyuyoruz ve şaşırmıyoruz. Çünkü bu korku filminin sonu yok. Biz sadece izlemeye devam ettikçe de olmayacak.
NOT: Silivri Adliyesi’nde Ferhan Yılmaz’ın otopsisine giren ve soruşturmayı yürüten savcı Hasan Çelik görüşme talebimizi kabul etmemiştir.