İçişleri Bakanı Soylu’nun, “Bu gece yarısından itibaren kafeterya ve restoranlarda müzik yayını sona erecek” cümlesi önüme düştüğünde gözlerime inanamadım. Şaka sandım, gerçek olduğunu anladığımda ülkem ve insanlarım adına çok çok üzüldüm. Ülkenin cumhurbaşkanı insanları evlerinden toplatıyor miting yapıyor başlarına çay atıyor, insanlar çayı almak için birbirine sokuluyor virüs bulaşmıyor fakat restoranlarda kafelerdeki müzik virüsü yayıyor. Ancak aptallar müziğin virüsü yaydığına inanır ve müziği yasaklar. Koronanın daha fazla insana zarar vermemesi için alınan önlemleri ve yasakları anlıyorum, destekliyordum da. Aksisi düşünülmez fakat müziği yasaklamak akıl mantık işi değil.
Alınan her saçma yasak aklını kaçırmış bir hükûmeti, başı boş bir sistemi, delilerin idaresinde çarçur edilen ülkemin içler acısı halini gözler önüne seriyor.
Evet, yasaklamayı seviyorlar fakat yasaklanması gereken şeyleri yasaklamıyorlar. AVM’ler açık, düğünler nişanlar devam ediyor, sahiller dolu, turistler korona testi yaptırmadan yurda giriyor, insanlar önlem almadan işe gidip geliyor virüs bulaşmıyor sadece müzik dinlenen yerlerde korona bulaşıyor. Art niyetli idarecilerin yasakladığı her yasak başka bir yasağı yasallaştırmalarına bir adım daha yaklaştırıyor kendilerini.
Ağzımızdan çıkan gıkımızı yasaklayanlar neler yasaklanmadı ki. Belki de her yasağa “hay hay” dediğimiz içindir saçma sapan yasakların arka arkaya gelmesi.
“Alkol yasak”. Olsun sorun değil içmeyiz olur biter.
“Kürtaj yasak”. Hiç önemli değil sevişmeyiz çok mu lazım?
“İnternet yasak”. Sizi mi kıracağız girmeyiz sorun değil.
“Sokağa çıkmak yasak”. Tamam nasıl isterseniz ailecek evdeyiz zaten.
“Katliamları anmak yasak”. Oldu anmayız. Anacağız da ne olacak geri mi gelecek katledilenler?
“Vapurda simit yemek yasak”. Aman yaa vapurda da simit yemeyiverelim zaten susamı yere dökülüyordu.
“Beyaz ekmek yasak”. Bizde renk takıntısı yok adı ekmek olsun yeter.
“Taksimde yılbaşı kutlamak yasak”. Aman yeni yıla da girmeyiveririz sorun değil.
“Balon yasak”. Olsun hemen patlıyor zaten pat pat. Şişirmeyiveririz olur biter.
“Şu kitapların basımı yasak”. Yazmayıversinler yüzsüzler. Okumuyorduk sorun değil.
“Mangal yasak”. Et pahalı iyi oldu cız bız etmeyelim.
“Mayo reklamı yasak”. Reklamlı reklamsız giymeyi veririz.
“Kahve falı yasak”. Neyse halimiz çıkmayıversin falımız bu da dert mi?
“Erkek öğrenciler ile kız öğrencilerin 45 santimden fazla birbirlerine yaklaşması yasak”. Önemli değil 50 cm yaklaşıveririz yeter santimlere takılmayalım.
“Hükümeti protesto etmek yasak”. Etmeyiz canım edeceğiz de ne olacak?
“29 Ekim, 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos… Bayram kutlamak yasak”. Canım yaaa kutlamayız bayramları arifeler bize yeter.
“İstiklal Caddesi’nde sokak müziği yapmak yasak”. Problem değil istikbalimizde müzik dinlemek yoksa dinlemeyiveririz.
“Online içki satışı yasak”. Düşündüğünüz şeye bak online içmeyiveririz.
“Sokak ortasında insan öldürmek serbest, ölünüze ağlamanız yasak”. Önemli değil, ağlamak yoook gülmek var deriz olur biter.
“Polise kaşının üstünde kara var demek yasak”. Kaşlar yakışmış göze deyiveririz polisimize ne olacakmış?
“Ramazan’da sokakta bir şeyler yemek yasak”. yemeyiveririz bir şeycikler olmaz bize.
“Çayda çıra oyununda çıra yakmak yasak”. Çıra yakmayıveririz insan yakıveririz olur biter.
“Kokoreç yasak”. Zaten boka verecek paramız kalmadı yasak olsun.
“1 Mayıs’ta Taksim’e çıkmak yasak”. Ne var bunda biz de 2 Mayıs’ta çıkıveririz Taksim’e.
“Düşünmek, yazmak, konuşmak, yasak”. Boş verin üç maymunun canı yok mu maymun oluveririz.
“’Bilal’e anlatır gibi anlat’ demek yasak”. sorun değil Hilal’e anlatır gibi anlat deriz,
“Soylu’ya kel demek yasak”. Aman ya kele sırama saçlı deriz olur biter.
“’Emine’nin Hermes çantası’ demek yasak”. Aman ya dert mi Emine’nin kermes çantası deriz.
“Sosyal medyada sol demek yasak”. Dert değil sosyal medyada sol olmayız.
“Dolar demek yasak”. Ayyy dert mi? Maaşımızı dolarla mı alıyoruz diye sorar geçer gideriz.
“Cemaatlerde, tarikatlarda çocuklara tecavüz ediliyor demek yasak”. Sorun yok. Tecavüz değil suni teneffüs yapıyorlar deriz.
“O yasak”. Sorun değil.
“Bu yasak”. Takmayın kafaya.
Bana dokunmayan yasak bin yaşasın dedikçe her gün yeni bir yasak yasallaşıyor. Ülke yönetimi deyince akıllarına işlerine gelmeyen ne var ne yoksa yasaklamak geliyor. Sabah uyandıklarında akıllarında geçen ilk cümle “Bugün kendimiz için neyi yasaklasak acaba” Fakat gelin görün ki yaptıkları usulsüzlüklerin, korumaya aldıkları sapıkların tecavüzcülerin haberlerine getirdikleri engellerden dolayı o haberler daha fazla insana ulaşıyor. Hani bazen duyulması gereken bir haber görünce keşke bu habere engel getirseler de daha çok insana ulaşsa diyorum. 12 yaşında çocuğa cinsel tacizde bulunan Uşşaki Tarikatı liderinin haberine erişim engeli getirmeselerdi daha çok insana ulaşmayacaktı. Yasaklar ve engeller sayesinde bu haberlerin daha fazla yayılmasını sağladıklarını bilmiyor olamazlar fakat yasak koyunca güçlü göründükleri sanıyorlar. Yazık, oysa yasak koyma, engelleme güçsüz ve çaresiz hükümetlerin baş vurduğu bir yoldur. AVM’ler spor salonları gibi yerleri kapatmayıp hastalığın yayılmasına ön ayak olmuş hükümetin müziği yasaklayarak sözde virüsle mücadele ediyormuş görüntüsü vermesi hem düştüğü içler acısı durumu gösterdi hem de bir kez daha sanat düşmanı olduklarını belgeledi.
Gelin görün bunların saçma sapan yasakları içinde CHP Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel, Korona virüsünden bugüne kadar hayatını kaybedenlerin sayısının 23 bin olduğunu, vaka sayısının 980 bin olduğunu açıkladı. 24 saat kesintisiz yalan söyleyen AKP Genel Başkanı’na, damadına, bakanlarına, vekillerine, medyasına bakınca Mustafa Adıgüzel’in verdiği sayının da üzerinde insanın hayatını kaybettiğini düşünüyorum.
Salgınla mücadele deyince sadece müziğin ve tiyatronun yasaklandığı ülkede ölüm oranı tahminlerin çok çok ötesindedir. Maalesef dünyada en fazla sağlık çalışanının hayatını kaybettiği ülke de Türkiye. Yasaklayacakları şeyleri yasaklamayıp yasaklamamaları gereken her şeyi yasaklayanlar bu hastalığın daha çok yayılmasına ve ölümlere sebep oldu.
IBAN numarası göndermek yasak olmalıydı müzik dinlemek değil.