Diyarbakır’da 8 Haziran’da gözaltına alınan ve 16 Haziran’da tutuklanan JINNEWS Müdürü Safiye Alagaş, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Serdar Altan, Xwebûn Gazetesi Yazı işleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş, Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Aziz Oruç, Zeynel Abidin Bulut, Ömer Çelik, Mazlum Doğan Güler, İbrahim Koyuncu, Neşe Toprak, Elif Üngür, Abdurrahman Öncü, Suat Doğuhan, Remziye Temel, Ramazan Geciken, Lezgin Akdeniz ve Mehmet Şahin hakkında yürütülen soruşturma aradan geçen 83 güne rağmen iddianameye dönüşmedi.
Diyarbakır 1 ve 2 No’lu Yüksek Güvenlikli cezaevlerinde tutulan gazeteciler, sundukları programlar ve haber kaynaklarıyla yaptıkları görüşmeler gerekçesiyle “örgüt üyeliği” iddiasıyla suçlanıyor.
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) avukatı Ülkü Şahin, tutuklu gazetecilerle görüştü. Gazetecilerin sağlık durumlarının iyi olduğunu aktaran Şahin, gazetecilerin dayanışmanın arttırılmasını istediğini belirtti.
Gazetecilerin 3 aydır tutuklu bulunmalarına karşı savcılığın halen iddianame hazırlamadığına dikkati çeken Şahin, gazetecilerin cezaevinde yaşanan sorunlara dair aktarımlarını paylaştı.
Şahin, kendisine aktarılan sorunlara dair şunları söyledi:
” * Hava sıcaklıklarının yaz boyunca 40 ve üstü derecelerde seyretmesi ve cezaevi tavanının demir sac ile döşenmesi nedeniyle koğuşlarda yüksek sıcağa maruz kaldılar.
* 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevinde tutulan Aziz Oruç, Suat Doğuhan ve Abdurrahman Öncü, sevk edildikleri Temmuz ayından bu yana buzdolaplarının temin edilmediğini, yüksek hava sıcaklığına rağmen soğuk su içemediklerini ve kantinden temin ettikleri ürünlerin hemen bozulduğunu iletti. Bu hususta cezaevi yönetimine yapılan başvuruların cevaplanmadığını belirttiler.
* Sohbet ve spor haklarının kullandırılmadığı, yine sosyal aktivitelerin düzenlenmediği, bu durumun sosyalleşmelerini engellediği iletildi.
* Hastaneye sevklerin uzun süre yapılmadığı aktarılan diğer konu başlıkları arasında.
* Kadın cezaevinde tutulan kadın gazeteciler, koğuşun banyo kapısından sosyal alana kadar her noktasının kamera ile izlendiğini ve cezaevi dışına çıkarıldıklarında çift kelepçe uygulandığını belirttiler.
* Kantin fiyatlarının fahiş olduğu, bu durumun kendileri ve ailelerini ekonomik olarak yıprattığını söylediler.
* Nakil nedeniyle yaşam alanlarının ve düzenlerinin bozulduğunu belirttiler.
* Mektuplarına el konulması, posta ile gönderdikleri mektupların ulaşmaması ve mektup ücretlerinin çok yüksek olmasından yakındılar.
* Elektrik faturalarının tutukluya yansıtılmaması gerekirken, ticarethane türünden kesildiği için çok yüksek faturalar geldiğini söylediler.
* Yeni Yaşam, Evrensel ve BirGün gazetelerinin kendilerine verilmediğini, verilen gazetelerin ise akşam saatlerinde teslim edildiğini belirttiler. Cezaevi yönetiminin izin verdiği kanallar dışında TV kanallarına ulaşamadıklarını, yaptıkları başvuruların ise yanıtsız bırakıldığını ilettiler.” (MA)