Dr. Deniz ZENGİN
Doğuştan ortopedik engelli milli sporcu Nurullah Kart bugünkü konuğumuz. Dünya’da söz sahibi olmaya yıllar önce başlamış sporcumuz Nurullah Kart, yurtiçinde ve yurtdışında katılmış olduğu Paralimpik oyunlarda ülkemizi başarılı bir şekilde temsil ediyor. Pek çok altın gümüş ve bronz madalya kazanmış olan Kart, şu günlerde ödenek yokluğu nedeniyle binlerce engelli sporcunun faaliyet gösterirken zorlandığı gibi zorlanıyor fakat yılmıyor. İlham verici hikayesi ve başarı dolu hayatı ile sizleri başbaşa bırakıyoruz.
İyi okumalar..
Nurullah Kart’ın hayat hikayesi nedir? Bize kendinizden bahseder misiniz?
39 yaşındayım. Doğuştan ortopedik engelliyim. 4 kardeşiz ben en büyük benim. Babamı iş kazası nedeyle çok erken yaşlarda kaybettik. Kendisi 32, ben ise 11 yaşındaydım. Ailemin maddi durumu iyi değildi. İlkokulu bitirdikten sonra devlet parasız yatılı okul sınavlarına girdim, sınavı kazandım ortaokul ve liseyi bu şekilde okudum. 18 yaşıma kadar dizaltı protezi kullandım. Doğuştan gelen bir çabukluk yeteneğim vardı ve koşu protezim olmadığı halde gündelik işlerimde konvansiyonel protezimle koşardım. Koşmayı çok sevdiğim için ve tabiri caizse bilinçsiz bir şekilde koştuğum için ampute olan bacağımın dizine zarar verdim. Bir gün bu şekilde koşarken patellar temdonumu koparttım. Dizimin iyileşmesi için 6 kez operasyon geçirdim. Bu operasyonlar sonucunda dizimde iyileşme olmadı ve başka bir operasyon ile bacağımı dizüstünden kestirmek zorunda kaldım. O dönemde koşu protezi Türkiyede bilinen bir şey değildi ve kullanan da yoktu.
Ben protezimi yaptırmaya gittiğim atölyede Alman bir protez şirketinin kataloğunda Paralimpik oyunlara yer verilen bir sayfada koşmak için özel protezler olduğunu öğrendim. Bu protezi elde edebilmek için kendi çabalarımla kurumlara kişilere ulaştım fakat bir destek bulamadım. O dönemde bir engelli derneği ile tanıştım kendimden başka fiziksel farklılığa sahip olan bireyleri ilk defa orada tanıdım. Tekerlekli sandalye basketbol takımları vardı ben de orada bu spora başladım. Aynı zamanda geçirdiğim ameliyatlar gerekçesi ile ara verdiğim eğitimime devam edebilmek ve üniversiteye girebilmek için dershaneye başladım. Lisede seçmeli ders olarak aldığım Sanat Tarihine ilgim vardı ve Ege Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümünü kazandım. Eğitimimi basketbol sporu beraber sürdürdüm. Ayrıca farklı arkeolojik kazılarda da çalışarak keyif aldığım işleri yapmayı sürdürdüm.
Tabi ki koşmak yarışçı olmak isteğim hiç bitmedi, o istek içimde sürekli enerji üreten bir reaktör gibiydi. Protez için sponsor aramaya devam ettim ve yine bulamadım 🙂 üniversiteyi bitirdikten sonra İzmir’de şehir müzesi ve arşivde çalışmaya başladım. Bu şekilde hem iş hem spor hayatıma devam ettim. 2013 yılında internetten bir Amerikalı ile tanıştım. Kendisine durumumu aktardım. Ülkelerinde protezin lüx değil, bir gereksinim, koşmak için gereken ve isteyen her insanın ulaşabilmesi gereken bir alet olarak görüldüğünü, bu yüzden belki bana ilk koşularıma başlayabilmem için ikinci el bir protez temin edebileceğini aktardım. ”Bu kadar istiyorsan ben sana özel, yeni bir protez ayarlarım” dedi. 6 ay sonra protezimi getirdi. 2013 yılı aralık ayında atletizm için aslında çok geç olan bir yaşta idmanlarıma başlayabildim. Basketbola ara vererek bütün enerjimi atletizm idmanlarına verdim.
Başarılarınız ve madalyalarınızı okuyucularımıza aktarmak istiyorum.
2014 yılında yarışmaya başladım Türkiye Şampiyonlukları ve rekorlarını elde ettim. Tekerlekli sandalye basketbol takımı ile Türkiye şampiyonlukları ve Avrupa ligi dereceleri elde ettik. 100-200 metre Türkiye Rekorları bana ait. Paraatletizm Avrupa şampiyonalarında 2 kez dördüncülüğüm var. Dünya Şampiyonasında iki kez final koştum. Grand Prix 2. Lik madalyam var. Sporla yaşamayı seviyorum. Bisiklet ve tırmanma sporlarıyla da ilgilendim. Bir dönem dalış yaptım. Bisikleti gündelik hayatımda ulaşım aracı olarak kullanıyorum.
Para atletizm konusunda rakibiniz yok. Devlet desteği de sınırlı. Sponsorunuz var mı?
Şu an koşu protezim için bir protez şirketi sponsor oldu. Protezimi buradan temin edebiliyorum. Fakat beslenme, spor malzemesi, kamp, daha çok yarışa gidebilmek ve ek gereksinimler için herhangi bir sponsorum yok. Ayrıca kullandığım basketbol sandalyem çok eski bir sandalye onun için de bir sponsorum yok. Bir şekilde spor hayatıma devam edebiliyorum.
Rakip olmamasının nedeni sanırım yetenekli ampute geçen olmamasından kaynaklı değil. Atletizm bence en zor branş ve kendinizi adamanız gerekiyor. Tabi ki ilk başta belli bi yeteneğe sahip olmalısınız. Ben eski protezimi başka bir arkadaşa hediye ettim. O da bu sayede koşmaya başladı. Her iki bacağı olan birey sporcu olamayacağı gibi her ampute bireyde sporcu olamayabilir. Fakat isteyen her ampute birey sağlıklı yaşam biçimi olarak bile koşabilmeli yani bu proteze ulaşabilmeli diye düşünüyorum. Fakat bunun nasıl olması gerektiği konusunda bir fikrim yok özellikle de dövizin bu kadar pahalı olduğu bir dönemde başarı, sponsor olmadan imkansız.
Protez pahalı ve kullandıkça yıpranan bir ekipman. Maddi olarak sizi destekleyen bir sponsorun olmaması motivasyonunuzu nasıl etkiliyor?
Motivasyon kaybı yaşıyorum özellikle de kötü koştuğum bir yarıştan sonra. Fakat umutsuzluğa kapılmadığımı söyleyebilirim. Zaten benim gibi insanların umutsuzluğa kapıldıkları düşünmüyorum. Motivasyon kaybı yaşayabiliriz bu da daha çok dış etkenlerden kaynaklanan bir durumdur. Spora bu kadar sonuç odaklı bakılan bir ülkede bu durumu yaşıyor olmamanız neredeyse imkansız. Başarı bana göre bırakmamaktır. Çok klasik bir söylem gibi gelebilir fakat gerçekten deneyimlediğim için bu cümleyi kuruyorum.
Sponsorluk konusunda düşüncem şu şekilde; birileri bana sponsor olarak gelişimime yardımcı olabilir ve ben de bir sporcu olduğum için reklam yapabilirim. Ama temel nokta bence şudur, mutlu etmek mutlu olmak. Ben de kendim gibi fiziksel farklılığa sahip olan insanlara yardımcı oluyorum bilgimi birikimimi tecrübemi paylaşıyorum. Benim çektiğim zorlukları çekmemeleri konusunda onlara yardımcı olmak istiyorum zira yeni ampute olduğunuzda kendiniz gibi birisini gördüğünüz zaman siz de başarabileceğinize daha çok inanıyorsunuz. Maddi olarak onları destekleyemesem bile tecrübemle onları destekliyorum. Birileri mutlu olduğunda zaten ben de mutlu oluyorum. Umarım ileride öncelikle kendime rakip olabilecek sporcular yetiştirebilirim. Uluslararası arenada da başarılı sporcular yetiştirebilirim.
“Protezi koşturuyorum” cümleniz olağandışı bir motivasyona sahip olduğunuzu anlatıyor. Hepimiz hayatı devam ettirmeye dair motivasyon kaynakları arıyoruz. Sizin için koşmak hayata tutunmak için bir basamak mı?
”Protezi koşturuyorum” cümlesini kurmamın asıl sebebi, sık sık karşılaştığım bu protez size avantaj sağlıyor mu sizi daha hızlı koşturuyor mu? gibi sorulardı. Protez sizi koşturmaz o sadece koşabilmenizi sağlayan manuel mekanik bir gereçtir. Hiç bir motor gücü ve bazı gündelik protezler gibi mikro işlemcisi yoktur. Amputasyondan sonra bacağınızdan geriye kalan kısmı ve bütün vücudunuzu, yaptığınız koşular ve kuvvet çalışmaları ile doğru orantıda kuvvetlendirmeniz gerekir. Bu ne eksik ne fazla olmalıdır. Çok büyük kaslar inşa ederek de çok hızlı koşamazsınız. Kendi kuvvetinizden daha sert olan bir koşu yayı da (ayak, blade) sizi hızlı koşturmaz. Benim en büyük motivasyon kaynağım fiziksel farklılığa sahip olan veya klasik söylemle “normal” olan herhangi bir bireyden kendimi ne eksik ne de fazla görmememden kaynaklanmaktadır. Koşmak benim hayata tutunmamda önemli bir faktör olsa da tek tutunma kaynağım değil. Ben sadece kendimi bir sporcu olarak görüyorum.