Dr. Gökhan Güneş
Bu yazıda, şartlı salıvermeden yararlandırmada dikkate alınan “iyi hal” kavramının ne olduğuna, nasıl belirleneceği ve kriterleri konusunda eski ve yeni düzenlemelerdeki hususlara yer verilmiştir.
1. Genel Olarak
15 Nisan 2020’de yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasa ile başta 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun (İnfaz Kanunu) olmak üzere Türk Ceza Kanunu (TCK), Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK), İnfaz Hâkimliği Kanunu gibi temel yasalarda önemli değişiklikler yapılmıştır. Bir amacı cezaevlerinin boşaltılması da olan bu Yasa ile terör suçları dışındaki suçlardan hükümlüler için lehe, terör suçlarından hükümlüler için ise aleyhe düzenlemelere yer verilmiştir.
7242 sayılı Yasa ile İnfaz kanununda yapılan ve öne çıkan bazı değişiklikler şunlardır;
a. Doğrudan açık cezaevinde infaz veya kapalıdan açık cezaevine ayrılma koşulları (m.14),
b. Cezaevi dışındaki fiillerin de disiplin cezasına esas alınması (m.37),
c. Cezaevine kabul edilecek yayınlar (m.62),
d. İnfaz sırasında verilecek kararlarda (m.101) ve özellikle koşullu salıverilmeye (m.107/11) veya koşullu salıverilme kararının geri alınmasına (m.107/15) ilişkin kararlarda infaz hakimliğinin yetkilendirilmesi,
e. Denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazın koşulları (m.105/A-koşullu salıverilmeden önce tahliye)
f. Koşullu salıverilme için cezaevinde geçirilecek süreler (m.107-108),
g. İyi halin belirlenmesi (m.89).
7242 sayılı Yasa ile yapılan en önemli değişikliklerden birisi, sulh ceza hakimliklerine benzer bir infaz hakimliği sisteminin oluşturulmasıdır. Zira İnfaz hâkimliklerinin kuruluş ve yetkilerini düzenleyen 4675 sayılı Yasa hükümleri yeniden düzenlenmiş ve TCK’da “hükmü veren mahkemeye” ait bazı yetkiler (m.50/6-7, m.51/2-5-7) ile infaz sırasında ve özellikle de koşullu salıverilmeye ilişkin kararları verme yetkisi hükmü veren mahkemelerden alınarak infaz hakimliklerine verilmiştir. Bu düzenleme, hükümlüler açısından önemli bir güvence sisteminin kaybı anlamı taşımaktadır. Çünkü değişiklikle, üç kişiden oluşan ağır ceza mahkemesi yerine, asıl dosyayı bilmeyen ve tek kişiden oluşan infaz hakimi söz sahibi yapılmıştır. Sulh ceza hakimleri vasıtasıyla istediğini tutuklatan siyasi irade, şimdi de infaz hakimleri vasıtasıyla istediği kişiyi istediği kadar cezaevinde tutabilecektir.
Bu yazıda; 7242 sayılı Yasa ile koşullu salıverilmeye esas alınan “iyi halli olma” şartına ilişkin İnfaz Yasasının 89. maddesinde yapılan değişiklikler ele alınmıştır. İnfaz Yasasına eklenen geçici 9. maddenin 2. fıkrası gereğince, 89. maddedeki değişikliklerin 01.01.2021 tarihinde yürürlüğe gireceği kabul edilmiş, Adalet Bakanlığı tarafından 89. maddenin uygulanmasına ilişkin Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri İle Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik 29/12/2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmış ve yeni düzenleme 01.01.2021 tarihinden itibaren tüm ceza infaz kurumlarında uygulanmaya başlamıştır.
Yazı üç bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölümde; “iyi hal” kavramının ne olduğuna, nasıl belirleneceği ve kriterleri konusunda eski ve yeni düzenlemelerdeki hususlara yer verilmiştir.
İkinci bölümde; iyi hal kriterlerinde 7242 sayılı Yasa ile yapılan değişikliklerin zaman bakımından uygulama meselesine, yani yeni düzenlemenin hangi hükümlülere uygulanacağına yer verilmiştir.
Üçüncü bölümde de; iyi halin belirlenmesinde 7242 sayılı Yasa ile getirilen “işlediği suçtan dolayı duyduğu pişmanlık” kriterinin Anayasa ve ceza hukuku bağlamında değerlendirilmesine yer verilmiştir.
2. KOŞULLU SALIVERİLMEDE İYİ HAL ŞARTI
Koşullu salıverilme (şartla tahliye/meşruten tahliye) için iki şartın varlığı gerekir;
-Objektif kriter; cezaevinde geçirilmesi gereken süre,
-Sübjektif kriter; iyi halli olmak.
Hükümlülerin koşullu salıverilmesi, bu iki şartın birlikte gerçekleşmesine bağlıdır. Koşullu salıverilme bir lütuf değil, aksine şartları oluştuğu takdirde hükümlü için uygulanması zorunlu olan bir infaz müessesi ve kamu yararına dayanan bir haktır (Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer- Prof. Dr. Sahir Erman, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, 6. Bası, 1974, İst. cilt 3, s.67). Ayrıca, bu öyle bir haktır ki, şartla tahliyeye hak kazanan hükümlü dahi bu hakkından vazgeçemez.
Koşullu salıverilmede esas alınan “iyi halli olma” şartına geçmeden önce, birbirleriyle karıştırılan ve yanlış anlamlarda kullanılan bazı kavramların açıklanmasında fayda vardır.
a. Cezalar ve Güvenlik Tedbirleri
TCK’da iki çeşit yaptırım türü düzenlenmiştir; ceza ve güvenlik tedbiri. Cezalar; hapis ve para cezasıdır (TCK m. 45). Güvenlik tedbirleri ise (TCK m.53-60); suç işleyen kişiye, suç konusuna, suç eşyasına veya tüzel kişilere uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Güvenlik tedbirleri bir ceza mahkûmiyetinin eki olabileceği gibi (müsadere, sınır dışı edilme, belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma, mükerrirlere özgü güvenlik tedbirleri gibi), ceza mahkumiyeti verilemeyen durumlarda (çocuklara veya akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri gibi) ya da bir ceza mahkumiyetinin yerine (kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar gibi) uygulanabilir.
b. Denetimli Serbestlik
Denetimli serbestlik tedbiri bir yaptırım türü olarak değil, ceza yaptırımlarını, yani ceza veya güvenlik tedbirlerini tamamlayıcı bir kurum olarak düzenlenmiştir (İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 16. Bası, s. 951). Denetimli serbestlik tedbirine birçok yasada yer verilmiştir. Bu tedbir, cezaya hükmedilmeden önce uygulanabileceği gibi (TCK m.191/2, 221/5), hükmün açıklanmasının geri bırakılması nedeniyle (CMK m.231/8), hapis cezasının ertelenmesi halinde (TCK m.51), bir güvenlik tedbirinin infazı sürecinde (TCK m.50/1-f), hapis cezasının infazı sırasında koşullu salıverilmeden önce (5275 sy m.105/A-denetimli serbestlik uygulanarak infaz) veya koşullu salıverilmeden sonra (5275 sy m.107) ya da cezanın infazının tamamlanmasından sonra (TCK m.58/6-9) da uygulanabilir.
c. Adli Kontrol
Kamuoyunda adli kontrol tedbirleri de bir çeşit denetimli serbestlik tedbiri gibi algılansa da, bunlar farklı düzenlemelerdir. Zira adli kontrol, CMK’nın109. maddesinde düzenlenmiş olup koruma tedbirlerinden biri olan tutuklamanın yerine uygulanır. Adli kontrol, bir şüpheli veya sanığın tutuklanması yerine bazı yükümlülüklere (yurt dışına çıkmama, konutunu terk etmeme, düzenli olarak bir karakola başvurma gibi) tabi tutularak serbest bırakılmasıdır. Benzer yükümlülükler (belirli bir bölgede bulunmak gibi) hem adli kontrol hem de denetimli serbestlik tedbiri olarak uygulanabilirse de; adli kontrol tedbirleri, “suç şüphesi” altında olan kişilere uygulanırken; denetimli serbestlik tedbirleri, bir yargılama faaliyeti sonunda “suç işlediği” kabul edilen kişilere (mahkumiyet hükmünden önce veya sonra) uygulanır. Gerek adli kontrol, gerek güvenlik tedbirleri ve gerekse de denetimli serbestlik tedbirleri 5402 sayılı Yasayla kurulan denetimli serbestlik müdürlüklerince yerine getirilir.
d. Koşullu Salıverilme
Koşullu salıverilme; yalnızca hapis cezalarının infazına ilişkin olup, bir hükümlünün belli şartların varlığı halinde cezasının tamamını cezaevinde geçirmeden serbest bırakılmasını ve cezanın kişiselleştirilmesini sağlayan bir infaz müessesesidir (CGK, 18.11.1997, 1997/1-156-250; 5.2.2002, 2002/6-43-151).
e. İyi Hal
İyi hal, genel olarak şüpheli, sanık veya hükümlü hakkındaki bir değerlendirmeyi ifade eder. İyi hal bazen ihtiyari ve takdiri olarak değerlendirmeye alınabilir. Örneğin, sanığın duruşmalardaki iyi hali TCK’nın 62. maddesi gereğince takdiri indirim nedenidir. Bazen de, yasa bunu belirli müesseseler için zorunlu şart kabul etmiştir. Örneğin, hapis cezası ertelenen sanığın cezasının infaz edilmiş sayılması, denetim süresini iyi halli geçirmesine bağlıdır (TCK m.51/8). Yine, İnfaz Kanununa göre cezaevindeki disiplin cezalarının kaldırılması (m.48/4-geçici m.9), hükümlüye mazeret (ölüm, hastalık, felaket vs) izni verilmesi (m.94), açık cezaevine geçme (m.14), koşullu salıverilmeden yararlanma (m.107-108), denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazı (m.105/A), ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum olanların açık havaya çıkma ve spor yapma süresinin uzatılabilmesi veya diğer hükümlülerle temasta bulunması (m.25/c) ve yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumundan diğer infaz kurumlarına geçiş (m.9/5) gibi hususlar iyi hal şartına bağlanmıştır.
İyi halin ne olduğu hususunda yasalarda açık bir düzenleme yoktur. Ancak, İnfaz Yasası’nın 89. maddesinde iyi halin belirlenmesinde esas alınacak bazı hususlara yer verilmiştir. İyi hal kriterlerine ve belirlenme usulüne yer verilen bu maddede, 7242 sayılı Yasa ile önemli değişiklikler yapılmıştır. İyi hal, infaz aşamasındaki pek çok kurumun ön şartı olup hükümlülerin belirli imkan ve haklardan faydalanmaları bu şarta bağlı olduğundan, 89. maddede yapılan değişiklikler tüm bu müesseseleri doğrudan etkilemiştir.
Bu değişikliklerin özetle şunlar olduğu söylenebilir;
i. Maddede daha önce sadece “koşullu salıverilmeye” (m.107) ilişkin iyi hal düzenlenmişken, maddeye eklenen 5. fıkra ile “Kanunlarda hükümlülerin iyi hâlinin arandığı tüm durumlarda” uygulanacak şekilde maddenin kapsamı genişletilmiştir. Örneğin, artık hapis cezasının ertelenmesine dair TCK’nın 51/8. maddesindeki iyi halin tespiti de bu maddeye göre yapılacaktır.
ii. Değişiklik öncesi iyi hal kararı idare kurulu tarafından verilirken, değişiklikle birlikte kurulun adı idare ve gözlem kurulu olmuş ve belirli suçlar (m.89/3) açısından kurula katılacak üyelerle ilgili de düzenleme yapılmıştır.
iii. Değişiklik öncesi iyi hal kararları disiplin kurulunun görüşü alınarak verilirken; değişiklik sonrası bu düzenleme kaldırılmıştır.
iv. Değişiklik öncesi sadece 107. maddedeki koşullu salıverilmeye esas alınan süreler iyi hal değerlendirmesinde dikkate alınırken; değişiklik sonrası cezaevinde geçirilen tüm süreler değerlendirmeye alınacaktır. Yine, maddeye eklenen düzenlemeyle “hükümlünün dışarıyla olan ilişkileri” de, yani; telefon veya mektup hakkını kullanırken cezaevi dışındakilerle kurduğu ilişkileri ile mazeret izin nedeniyle, hastane veya duruşmalara gitmek üzere cezaevinden ayrıldığı zamanlardaki ilişkileri ve bu bağlamda akraba, jandarma, doktor, hakim-savcılarla olan ilişkileri de değerlendirmeye esas alınabilecektir.
Aynı şekilde, 7242 sayılı Yasa ile İnfaz Kanunu’nun 37/1. maddesine eklenen cümle gereğince; “hükümlünün duruşma, sağlık, eğitim ve çalışma gibi nedenlerle geçici olarak kurum dışında bulunduğu yerler de disiplin cezalarının uygulanması bakımından ceza infaz kurumu olarak kabul edilecektir”. İnfaz edilip kaldırılmayan disiplin cezalarının koşullu salıverilmeye engel olduğu (m.48/3-b) düşünüldüğünde, hükümlülerin cezaevi dışındaki tüm hareketleri de koşullu salıverilmesinde değerlendirmeye alınabilecektir. Bunun anlamı, örneğin hükümlülerin duruşmada savunma hakkı kapsamında söylediği sözlerin dahi disiplin cezalarına ve dolayısıyla koşullu salıverilmeye esas alınabileceğidir.
7242 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikler; hükümlülerin gerek cezaevi içinde ve gerekse dışındaki tüm davranışlarının ve hatta hükümlünün özel hayatı kabul edilecek zamanlarının dahi cezaevi idaresince izlenip değerlendirmesine olanak sağlayacak mahiyettedir.
v. 7242 sayılı Yasa ile maddedeki iyi halin tespitine ilişkin kriterler de değiştirilmiştir. Değişiklik öncesi iyi hal için 4 kriter esas alınmaktaydı ve bu kriterler şunlardı;
-Cezaevinin düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara içtenlikle uymak,
-Haklarını iyi niyetle kullanmak,
-Yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmek,
-Toplumla bütünleşmeye hazır olmak.
Değişiklik sonrası bu kriterlere şu iki kriter daha eklenmiştir;
-Tekrar suç işleme riskinin düşük olması,
-Mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olması.
Ayrıca, maddenin ikinci fıkrasına iyi hal değerlendirmesinde dikkate alınması gereken bazı hususlara da yer verilmiş ve iyi hal kriterlerinin sayısı arttırılmıştır. İkinci fıkraya göre hükümlünün;
-Katıldığı program ve faaliyetler ile aldığı sertifikalar,
-Kitap okuma alışkanlığı,
-Diğer hükümlüler, tutuklular, görevliler ve dışarıyla olan ilişkileri,
-İşlediği suçtan dolayı duyduğu pişmanlık,
-Kurallara uyumu ve
-Aldığı disiplin cezaları da iyi hal kararında etkili olacaktır.
Yapılan değişiklikten de anlaşılacağı üzere, eskiden iyi hal raporlarına etkisi olmayan pek çok husus ve özellikle idareye geniş takdir yetkisi veren, yoruma açık ve hükümlü üzerinde baskı oluşturan kriter 7242 sayılı Yasa ile İnfaz Kanununa eklenmiştir. Özellikle, hükümlüyü pişman olmaya veya ilgi alanında bulunmasa bile spor yapmaya, kültür ve sanatla ilgilenmeye zorlayacak aleyhe kriterler getirilmiştir. Yeni düzenlemeye göre kitap okuma alışkanlığı olmayan veya sanatla ilgilenmeyen bir hükümlü iyi halli olarak kabul edilmeyebilecektir. Ya da okuma yazması olmayan hükümlülerin kitap okuma alışkanlığının nasıl değerlendirileceği de belli değildir. Oysa ki, eski metindeki dört kriterden üçü cezaevi disiplinine, bir kriter de toplumla bütünleşmeye ilişkindi ve uygulamada, hükümlünün disiplin cezasının olmaması iyi halli olması için yeterli kabul edilmekteydi. Yani, eski kriterler oldukça dar ve lehe yorumlanmaktaydı.
Ayrıca, yapılan değişiklikler sadece bununla da kalmamış ve Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılan Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri İle Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelikle de, iyi hal koşullarına yasada olmayan bazı kriterler eklenmiştir. Zira Yönetmeliğin iyi hallilik tanımının yapıldığı 3. maddesi ile değerlendirme esaslarının düzenlendiği 16. maddesinde hükümlünün aldığı “ödüller” ve “kurum güvenlik ve düzenine katkısı” da yeni kriterler olarak değerlendirmeye alınmıştır. Ancak, bu kriterlere Yasa’da yer verilmemiştir ve Yasa’da yer almayan bir kriterin Yönetmelik ile değerlendirmeye alınması mümkün değildir.
Kısaca, İnfaz Kanunu’nun 89. maddesinde 7242 sayılı Yasa ile yapılan iyi hal düzenlemesi açıkça hükümlülerin aleyhinedir. Aleyhe olan yeni düzenleme ve yeni kriterlerin kimler açısından nasıl dikkate alınabileceği ve 89. maddenin zaman bakımından uygulama kuralları açısından değerlendirilmesi çok önemlidir. Yazımızın yarınki ikinci bölümünde bu hususa yer verilecektir.