Van’da 1998 yılında toplu mezara gömülen, aralarında Alman araÅŸtırmacı Andrea Wolf ve sanatçı Hozan Hogir’in de bulunduÄŸu 41 cenazenin üç baÅŸvuruya raÄŸmen ailelerine verilmemesi ve mahkemelerin “takipsizlik” kararı vermesi üzerine Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşındı.
Mezopotamya Ajansında yer alan habere göre Hozan Hogir’in ailesi ve avukatının AYM’ye yaptığı baÅŸvuruya eklenen iki ifade ise ilk kez gün yüzüne çıkıyor. Çatak Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı’nca ifadeleri alınan üst düzey iki askerden biri söz konusu olay günü 5-6 kiÅŸiyi saÄŸ yakaladıklarını söylerken, bir diÄŸer askeri komutan ise 4 kiÅŸinin saÄŸ yakalandığını söyledi.
‘Ä°ÅžKENCEYLE ÖLDÃœRÃœLDÃœ’
Avukat Turan Ece tarafından AYM’ye taşınan baÅŸvuruda, mezarların açılması ve cenazelerin ailelerini teslim edilmesi gerektiÄŸi belirtildi. BaÅŸvuruda, “22-23 Ekim 1998 tarihinde Van Ä°li Çatak ilçesine baÄŸlı Andiçen köyünde gerçekleÅŸtirilen askeri operasyonda PKK kaynaklarına göre 41 kiÅŸi hayatını kaybeder ve 5 kiÅŸi ise saÄŸ kurtulur. Ä°htilaflı olaya iliÅŸkin yıllardır dillendirilen bir diÄŸer iddia ise Andrea Wolf’un da dahil, saÄŸ yakalananların iÅŸkence ile öldürüldüğü yönündedir. Çatak Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı, Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesi’nin 08 Haziran 2010 tarihli kararında belirtilen etkin soruÅŸturmaya iliÅŸkin usullerin gereklilikleri hakkında hiç bir iÅŸlem yapmadan ve müşteki Lieselotte WOLF-SONG (Andre Wolf’un annesi) adına yapılan suç duyurusundaki hususlar hakkında da gerekli inceleme ve araÅŸtırma yapmadan, olay yeri tutanağında adı geçen 26 köy korucusunun ifadesini almadan, ifadesi alınan komutanların verdiÄŸi bilgiler açık ve net iken soruÅŸturmayı derinleÅŸtirmeden, keÅŸif yapmadan, operasyona katılan birliklere iliÅŸkin bilgiler verildiÄŸi halde operasyona katılan askerlerin ifadeleri alınmadan, müşteki baÅŸvurucunun bile ifadesi alınmadan soruÅŸturma takipsizlik ile sonuçlandırılmıştır” denildi.
‘SÄ°YASÄ°LER SUÇUN FAÄ°LÄ°’
Anayasanın “Kimseye iÅŸkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle baÄŸdaÅŸmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz” maddesinin hatırlatıldığı baÅŸvuruda, “BaÅŸvurucunun 1998 yılında güvenlik güçleri tarafından öldürülen yakınının nasıl öldürüldüğünü bilmediÄŸi gibi 22 yıldır kardeÅŸine ait cenaze kendisine teslim edilmeyerek cezalandırılmaktadır. BaÅŸvurucuya, kardeÅŸine ait kemiklerin verilmemesi baÅŸvurucu açısından iÅŸkencedir. BaÅŸvurucu iÅŸkence fiilinin maÄŸdurudur. Cenazenin verilmemesi ile ölen deÄŸil, yaÅŸayanlar korkutulmak amacı ile cezalandırılmaktadır. Ä°nsanlık tarihi boyunca hiç bir pozitif hukuk düzeninde insanların cenazelerinin yakınlarına teslim edilmemesine cevaz verilmemiÅŸtir. BaÅŸvurucunun inancına göre ölü derhal, bu mümkün deÄŸilse mümkün olan en kısa zamanda Ä°slam dini ritüellerine göre defnedilmesi gerekirken, cenaze 22 yıldır açıkta bekletilmektedir. BaÅŸvurucu, 22 yıl önce öldürülen kardeÅŸini dini inancına göre defin edememekte, ağır ruhsal acı ve ıstırap çekmekte, inancı gereÄŸi kardeÅŸini defnetmediÄŸi için de yasını tamamlayamamaktadır. BaÅŸvurucunun kemiklerine ulaÅŸmasını engellenmesi iÅŸkence fiili olup, engelleyen askeri ve siyasi sorumlular suçun failidir” ifadelerine yer verildi.
ASKERLERÄ°N Ä°FADESÄ° ETKÄ°LEMEDÄ°
Yapılan tüm baÅŸvuruların mahkemece takipsizlik ile sonuçlandırılmış olmasının etkin ve adil yargılamanın açık ihlali olduÄŸuna iÅŸaret edilen baÅŸvuruda son olarak ÅŸunlara deÄŸinildi: “Savcılık makamı 9 yıllık süreçte sadece operasyona katılmış olduÄŸu düşünülen askerlerden bazılarının ifadelerine baÅŸvurmuÅŸ. Ä°fadesi alınan askerlerin çoÄŸu çatışmaya katılmadığını beyan etmiÅŸtir. Komutan düzeyinde sorumlu olan askerlerin verdiÄŸi bilgiler soruÅŸturmanın derinleÅŸtirilmesini zorunlu kıldığı halde savcılık etkin bir soruÅŸturma yapmaktan imtina etmiÅŸtir.”
‘5-6 CÄ°VARINDA KİŞİ TESLÄ°M OLDU’
AYM’ye taşınan baÅŸvuru belgeleri içerisine konulan asker ifadeleri ise olay günü yaÅŸanan birçok detayı da ortaya koyuyor. Çatak Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı’nca ifadesi alınan dönemin Van Jandarma Tabur Komutanı R. A., ifadesinde ÅŸunları anlatıyor: “… Ben operasyona Van Jandarma Tabur Komutanı olarak katıldım. Çatışma sabaha kadar devam etti. Sabah gün ışıması ile bölgede yapılan arazi arama taramasında, birliklerin telsizle bildirdiÄŸine göre; 40 civarında teröristin çatışmada öldüğünü öğrendim. Güneyimizde bulunan Şırnak Güvenlik Kuvvetlerince ise 5 veya 6 civarında teröristin teslim olduÄŸunu duydum. Ölen veya teslim olan teröristleri ben görmedim. Ölen teröristlerin içinde yabancı uyruklu olup olmadığını bilmiyorum. Zaten bizler komando birliÄŸi olduÄŸumuz için adli görevimiz yoktur.”
‘MAÄžARADAN SAÄž ÇIKTIÄžINI GÖRDÃœM’
Yine operasyona katılan Jandarma Komunda AsteÄŸmen H.G. ise o günü şöyle anlatıyor: “Olay gününün üzerinden çok uzun zaman geçtiÄŸinden ve askerlik görevim süresince çok sayıda operasyona katıldığımdan bu olayı tüm ayrıntılarıyla hatırlamam mümkün deÄŸil. Bölgede devam eden sıcak çatışmaya takviye birlik olarak intikal ettik. Biz olay yerine TÄ°M olarak gittiÄŸimizde benim birliÄŸime ait öncü unsurlar ve ÅŸu an hatırlayamadığım baÅŸka askeri unsurlar sıcak temas halindeydi. Bizim bulunduÄŸumuz yere göre biraz daha aÅŸağıda kalan bir maÄŸara veya oyukta olduÄŸunu öğrendiÄŸimiz terörist unsurları etkisiz hale getirmek için önce uzaktan ağır makineli silahlarla maÄŸaranın giriÅŸine ateÅŸ açıldı. Sürekli onların teslim olmaları yönünde megafonla anonslar yapmaktaydı. Ancak biz maÄŸarayı çevreleyip oyuÄŸa yaklaÅŸana kadar teslim olmadılar ve ateÅŸ etmeye devam ettiler. En sonunda maÄŸara aÄŸzına kadar ilerlediÄŸimizde, içeride bulunan teröristler birer birer dışarı çıktılar. Silahsız olarak elleri baÅŸlarında maÄŸaradan çıkan 3 veya 4 terörist gördüğümü hatırlıyorum. Bunlardan birinin bir kadın olduÄŸunu hatırlıyorum ama kadının yabancı uyruklu bir kadına benzeyip benzemediÄŸini hatırlamıyorum. Benim gördüğüm üç veya dört terörist canlı olarak teslim alındıktan sonra bizlere ihtiyaç kalmadığını söyleyerek ayrılabileceÄŸimizi söylediler.”
9 YILDA KEŞİF BİLE YAPILMADI
Hozan Hogir’in davasının AYM baÅŸvurusu ile ilgili konuÅŸan avukat Turan Ece, “Olay gününe iliÅŸkin ifadesine baÅŸvurulan iki yetkili rütbeli tanık operasyonda 4-5 kiÅŸinin saÄŸ teslim alındığını açıkça belirtmiÅŸtir. Olay yeri tutanağında, operasyon sonrası cesetlerin olduÄŸu alana 26 korucunun sevk edildiÄŸi açıkken, bu kiÅŸilerin ifadelerine baÅŸvurulmaması tek başına savcılık makamının etkin soruÅŸturmadan açıkça imtina edildiÄŸinin itirafıdır. Savcılık ayrıca periyodik olarak Çatak Ä°lçe Jandarma Komutanlığı’na müzekkere yazarak inceleme yapılacak bölgenin güvenli olup olmadığının araÅŸtırılmasını istemiÅŸ, askeri kurumda her müzekkereye bölgenin güvenliÄŸinin saÄŸlanamayacağına iliÅŸkin cevap vererek soruÅŸturmayı sürüncemede bırakmıştır. Halbuki askerlerin ifadelerinde de belirtildiÄŸi üzere çatışma bölgesi Çatak ilçe merkezinin 10 kilometre uzağında olup, 9 yıl içinde keÅŸif yapılamamasının akla ve mantığa uyar tarafı yoktur. Olay yeri tutanağında 26 korucunun çatışma sonrası olay yerine sevk edildiÄŸi ve çatışmada elde edilen silah ve mühimmatların korucular marifeti ile alındığı sabittir. Ancak korucular ‘ben görmedim, izledim’ olarak tarif edilebilecek ifadeler vermiÅŸtir. Yine Uluslararası Sivil Toplum Komisyonunca dinlenen Eren Keskin’in ve ona Cumhuriyet Savcısı önünde tanıklık yapmaya hazır olduÄŸunu beyan eden köylülerin ifadeleri ile müşteki baÅŸvurucunun bile ifadesi alınmadan soruÅŸturma takipsizlik ile sonuçlandırılmıştır. Ãœlkemizdeki toplu mezar gerçekliÄŸinin, yansıması olan ve milyonlarca insanın yasını tamamlayamaması nedeniyle yaÅŸadığı travmaya insani çözümün bulunması için mahkemenin adil bir karar vermesi gerekiyor” dedi.
NE OLMUÅžTU?
Van’ın Çatak ilçesi sınırındaki Andiçen (Kelehê) Mahallesi’nde 23 Ekim 1998 tarihinde düzenlenen hava saldırısı ve operasyonda yaÅŸamını yitiren PKK’lilerden bazılarının isimleri ve kod isimleri şöyleydi: Evrim Açan (Rohat), Şêxmûs Hasan (Cembeli), Cazım Tatar (Hozan Hogir), Teyar Misto (Kamuran), Ayten Ene (Azime SavaÅŸ), Agirî, Botan, Kamuran Ä°nalkoç (Kawa), Enver Süleyman (Åžiyar), LeÅŸker, Kemal, TekoÅŸer, Neriman Ahmet (Amed), Ä°brahim Ercan (Deniz), Fevzi Muhammed (Gabar Afrin), Sipan, Selman, Habib Ä°bo (Bahoz), Dilbirîn, Xezal, Åžerife ErdoÄŸan (Sozdar Urfa), Fatih Yalçınkaya (Agit), Åžiyar, Andrea Wolf (Ronahi), Minteha Ali (Canda), Yerivan Yıldız (Adife), Adife Aslan (Berfin), Cahide, Diyar, Newroz ve Xelat.
KÖYLÜLER ANLATMIŞTI
Olay sonrasında o güne dair tanıklıklarını anlatan bazı köylüler, Çatak ve Beytüşşebap sınırında helikopter destekli kapsamlı bir operasyon yapıldığını, çatışmanın yaÅŸandığı bölgeye helikopter ne olduÄŸunu bilmedikleri bir gaz atıldığını ifade etmiÅŸti. O köylülerden biri yaÅŸananları ÅŸu sözlerle dile getirmiÅŸti: “Büyük bir operasyon baÅŸlatıldı. Operasyondan sonra çatışmalar çıktı. Helikopterlerle tamamen yerle bir edilen maÄŸaranın altına dinamitler yerleÅŸtirilerek, maÄŸara tamamen yıkıldı. Bazı cesetler günlerce güneÅŸin altında kaldı. Ancak yasaklı bölge ilan edildiÄŸi için giremedik. Çok sonradan gelip bulduÄŸumuz kemikleri topladık. Ancak halen maÄŸaranın altında onlarca kiÅŸinin kemikleri duruyor.
Bu yaÅŸananların ardından Ä°nsan Hakları DerneÄŸi (Ä°HD) Van Åžubesi üyeleri, söz konusu toplu mezar alanını ziyaret ederek, ismi açıklanan PKK’lilerin ailelerine DNA testi yapılması için savcılıklara baÅŸvuru yapmaları çaÄŸrısında bulunmuÅŸtu.
ANIT MEZAR BOMBALANDI
15 Eylül 2013 tarihinde toplu mezarın bulunduÄŸu alanda inÅŸa edilip, Andrea Wolf’un isminin verildiÄŸi “Ronahî Anıt Mezarlığı” ise 29 Kasım 2015 yılında savaÅŸ uçakları ve helikopterlerce havadan bombalanarak yıkılmıştı. Bombardımanda anıtın yanı sıra buradaki cami, misafirhane ve mutfak olarak kullanılan yapılar da yıkılmıştı.
BAÅžVURULAR REDDEDÄ°LDÄ°
Olayın yaÅŸandığı günden bugüne ailelerin üç kez Çatak Savcılığı’na yaptığı baÅŸvuru ise “kovuÅŸturmaya yer yok” kararı ile sonuçlanırken, bu karara karşı yapılan tüm itirazlar ise reddedilmiÅŸti.