Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı’nın 2. İnsan Hakları ve Özgürlük Ödül töreni, bu akşam Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde yapıldı. CHP 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da katıldığı törende İnsan Hakları ve Özgürlük Ödülü Cumartesi Anneleri’ne verildi.
Açılış konuşmasını yapan Tahir Elçi’nin eşi CHP İstanbul Milletvekili Türkan Elçi, şunları kaydetti:
“Mesleki hayatının neredeyse tamamını insan haklarına ve cezasızlıkla mücadeleye vakfetmiş, savaş karşıtı ve şiddetsiz toplum tahayyülü olan hukukun ve adaletin hakim olduğu bir düzenin inşası için mücadele veren bir hukukçunun mirasını devralan Tahir Elçi Vakfı, bu yılki ödülü Cumartesi Anneleri’ne vermeye değer görmüştür. İzninizle bunu herkesin bildiği ama hatırlatmakta beis görmediğimiz, hatırladıkça bize güç veren, mücadele ve itiraz kudretine alan açan birkaç gerekçesinden bahsetmek isterim.
‘TOPLUMUN KENDİNİ İFADE EDEMEYEN KESİMLERİNE BİR DİL, BİR AĞIZ OLDULAR’
Bir hukuk düzeninden kara bir leke olan cezasızlığın karşısında göğüslerinde mezar taşına dönmüş fotoğraflarla adaleti talep ettikleri için, sivil itaatsiz, şiddete başvurmadan, incitmeden bir hak mücadelesi verdikleri için, tüm engelleme ve hukuksuzluklara rağmen adaleti bekledikleri, vazgeçmedikleri, bu inancı göğsünde bir fotoğraf gibi taşıyıp hep sürdürdükleri için, toplumun kendini ifade edemeyen kesimlerine, bir dil, bir ağız oldukları için, haklarını gasp edenlere, yaşamlarını çalanlara karşı, yılmadan yaşam hakkı unutma yüzleşme hakkı talep ettikleri, cezasızlık geleneğini hukuktan kesip atmak istedikleri için ‘Silah, çatışma, operasyon istemiyoruz’ diyenlerle aynı sese sahip olan, en doğal hakları olarak adaleti talep eden, faili meçhul yakınlarına müteşekkil Cumartesi Anneleri’nin mücadelesi bizim nazarımızda, oldukça önemli bir yere sahiptir.
‘CUMARTESİ ANNELERİ’NE TAKDİM EDERKEN, BURUKLUK YAŞIYORUZ’
Ödülü Cumartesi Anneleri’ne takdim ederken uzun ve çetin bir mücadelenin hakkının teslim etmekle gururlandığımız gibi bir yanımızın da buruk olduğunu dile getirmek isterim. Ödülü Cumartesi Anneleri’ne takdim ederken, burukluk yaşıyoruz çünkü hayatları umudun ve umutsuzluğun mağlubiyeti ve galibiyeti arasında gidip gelenlere bu ödülü takdim ediyoruz. Ödülü Cumartesi Anneleri’ne takdim ederken burukluk yaşıyoruz çünkü belki bir gün bulunur, belki bir gün döner, belki bu bir rüya, belki yaşıyor, belki ölmedi, belki de failler bulunacak ve hak ettikleri cezayla cezalandırılacaklar beklentisiyle hayata tutunmaya çalışanlara takdim ediyoruz. Haksızca ve insanlık dışı muamelelerle katledilenlerin yakınlarının, samimi hakiki sadece yakınların acısına yaslanan bir mücadeleyi desteklemek veya desteklememek, insan olup olmamakla izah edilebileceği gibi, yasalarla tanınan haklarını engellemek de aynı zamanda bir hukuk devleti olup olmadığımız açısından önemli bir ölçüttür.
Bu kadar uzun süre devam eden haklı bir mücadelenin taleplerinin, adaletle sonuçlanıp sonuçlanmaması bir yana, toplantı ve gösteri yürüyüş hakkı demokratik anayasal bir hak olduğu halde, Galatasaray Meydanı’ndaki oturma eylemleri, keyfi hukuk dışı idari kararlarla uzun süre engellenmiştir. Yasalarca tanınan güvence altına alınan, alınan haklara erişebilmenin zorluğunu her vatandaşın yaşadığı gibi Cumartesi Anneleri de yıllardır yaşıyor.”
Cumartesi Anneleri’ne İnsan Hakları ve Özgürlük Ödülü’nü Kemal Kılıçdaroğlu verdi. Kılıçdaroğlu, törende şunları söyledi:
‘EVLATLARININ NEREDE OLDUĞUNU ÖĞRENMEK İSTİYORLAR’
“İnsanlık tarihi acılarla doludur ama bir insanın haksızlıkla karşı karşıya kalması ve hayatını vermesi insanların belleğinde unutmamaları gereken bir olaydır. Tahir Elçi’yi böyle kaybettik. Faili hala bulunamadı. Cumartesi Anneleri, her birimizin insan olarak tek tek düşünüp acılarını paylaşmamız gereken bir olaydır. Bir anne için evladın ne kadar değerli olduğun en iyi anneler bilir. Onlar çok şey istemiyorlar aslında, evlatlarının nerede olduğunu öğrenmek istiyorlar. Mezarlarının başına gidip bir dua etmek istiyorlar.
‘AYDINLIĞA GİDEN YOLDUR CUMARTESİ ANNELERİ’NİN MÜCADELESİ’
Bir devlet için faili meçhul olay, o devletin en büyük ayıbıdır. Bu ayıptan bir devletin kesinlikle kurtulması lazım. Eğer demokrasiyi ve insan haklarını savunuyorsak, insana değer veriyorsak bu ayıptan devleti mutlaka kurtarmamız gerekiyor. Bunun yolu da mücadeledir. Cumartesi Anneleri’nin mücadelesi bu açıdan bir hak mücadelesidir. Sadece bizim değil, bütün insanlık tarihinin saygı duyması gereken bir mücadeledir. Dünyanın neresinde olursa olsun bu tür mücadeleler her zaman toplumun karanlık yönünü aşmıştır. Aydınlığa giden yoldur aslında Cumartesi Anneleri’nin mücadelesi. O aydınlığa giden yola aslında hepimizi davet ediyorlar çünkü bu karanlık olayla hepimiz karşılaşabiliriz. Günümüzde pek çok olayla yine karşılaşıyoruz. Eğer demokrasiyi, insan haklarını savunacaksak bu coğrafyada artık huzuru sağlamak zorundayız. Acıların yerini en azından kucaklaşmalar almalı. Acıları kalbimize gömmeliyiz ama en azından acıyı yaşayana hakkını teslim etmeliyiz, evladını ona teslim etmeliyiz.”