Türkiye’nin HPG’lilere yönelik kimyasal silah kullanımına ilişkin yaptığı bilimsel değerlendirmeler nedeniyle 27 Ekim’de tutuklanan Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkında açılan davanın ilk duruşması, yarın İstanbul 24’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Fincancı hakkında, “örgüt propagandası” yaptığı iddiasıyla hazırlanan iddianamede, 7 yıl 6 ay hapis cezası isteniyor.
ULUSLARARASI KURUMLAR İSTANBUL’DA
Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildikten sonra yetkisizlik kararıyla İstanbul’a gönderilen iddianame kapsamında yargılanacak olan Fincancı için, Türkiye ve Kurdistan kentlerinin yanı sıra farklı ülkelerden de çok sayıda kişi duruşmayı izleyecek. Duruşmaya Avrupa Hekimler Daimi Komitesi (CPME), İnsan Hakları İçin Hekimler, İşkence Mağdurları için Uluslararası Rehabilitasyon Merkezi (IRCT) gibi 20’yi aşkın uluslararası hekim ve insan hakları örgütünden temsilciler ile Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, çok sayıda baro başkanı ve temsilcileri, TTB, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ile İnsan Hakları Derneği (İHD) avukatları katılacak.
FİNCANCI’NIN UÇAKLA GETİRİLMESİ TALEBİ
Fincancı’nın Ankara’dan İstanbul’a uçakla getirilmesi için talepte bulunduklarını belirten TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut, “Kara yoluyla gelmesi uygun olmaz, sağlık raporlarıyla birlikte başvuruda bulunduk. Henüz dönüş olmadı ancak kabul edeceklerini umuyoruz” dedi.
‘8 HAFTADIR ÖZGÜRLÜĞÜ KISITLANIYOR’
Dava için İstanbul’a gelen yabancı temsilciler ve davayı takip edecek olanlarla birlikte Fincancı için adalet ve hukuk talep edeceklerini dile getiren Bulut, “Tutuksuz yargılanmaya çevrilmesini isteyeceğiz. Eğer bu sağlanabilirse, Şebnem Korur Fincancı hoca tekrar Ankara’ya götürülmeden İstanbul’da adli kontrol şartıyla bırakılabilir. Normalde olması gereken de buydu. Tutukluluk gerektirmeyen bir durumdu” diye belirtti.
Hakkında 21 Ekim’de soruşturma başlatılan Fincancı’nın 23 Ekim’de Almanya’dan Türkiye’ye geri döndüğünü hatırlatan Bulut, “Kaçma şüphesi ya da delil örtme şüphesi zaten yoktu, gereksiz bir tutuklama kararıyla 8 haftadır özgürlüğü kısıtlanmış durumda” ifadelerini kullandı.
GÖRÜŞME BAŞVURUSU KABUL EDİLMEDİ
TTB Genel Sekreteri olarak 8 haftadır Fincancı ile görüşme talebinin kabul edilmediğini de belirten Bulut, “çok ilginç bir durum” yorumunda bulundu. Bulut, “Çünkü organizasyonel olarak bir genel sekreterin, tutuklu da olsa başkanıyla görüşmesi gerekiyor. TTB’nin 6023 sayılı kanun gereği yapması gereken işler var. Umarım bu tutukluluk biter, bizler de hocamızla birlikte TTB olarak çalışmalarımızı yürütürüz” diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu davasında olduğu gibi birçok davada mahkemeler üzerinde siyasi bir baskının olduğunu dile getiren Bulut, “Bu hem Türkiye hem de adalet ve demokrasi açısından üzücüdür. Seçimlere doğru giderken ayrıca üzücü. Mayıs ya da Haziran’da seçim bekleniyor. Seçimler öncesi demokratik kitle ve sivil toplum örgütleri üzerinde bu tür baskıların olması seçimin meşruiyetine gölge düşürecektir” vurgusunda bulundu.
‘BİLİM YARGILANIYOR’
Ünlü Fransız iktisatçı Mirabeau’nun, “Adalet topaldır, ağır ağır yürür, fakat gideceği yere er geç varır” sözünü hatırlatan Bulut, “Şebnem hoca, pek çok insan hakları ihlallerinde, toplu katliamlarda ve işkence iddialarında uluslararası bir raportör olarak çalışmış, uluslararası saygınlığı olan bir bilim insanı ve dünyaca sayılı adli tıp uzmanlarından. Bahreyn, Afganistan, Filistin ve Bosna’da toplu katliam ya da işkencelerin incelemiş ve önemli raporları Birleşmiş Milletlere (BM) sunmuş önemli bir uzman. Bu nedenle aslında bilim yargılanıyor. Bilim insanlarına yönelik bu tür yargılamalar baskı oluşturur ve bazı durumlarda bir konun bağımsız heyetler tarafından adil soruşturma ya da incelenmesini engelleyecek hususlar oluşturur” dedi.
‘ŞEBNEM HOCA ÇAĞINI AŞAN BİR İNSAN’
Bir toplumda demokratik kitle örgütlerinin susturulmasının pek çok şeyin habercisi olduğunu işaret eden Bulut, sözlerini şöyle sürdürdü: “Örneğin ekonomik gerilemenin de habercisi ama bunu fark etmiyorlar. Demokrasiyi kaldırdığınızda, insanlar, Türkiye’de yatırım yapmak, sermayelerini getirmek istemezler. Çünkü hukukun olmadığını gördüklerinde sermayelerini de risk altına sokmazlar. Türkiye’de istihdam ve genel olarak bir halk sağlığı sorunu var. Bu sorunun kalkınmayla aşılacağı belli. Kalkınmanın da önündeki en büyük engel, adaletin yok edilmesidir. Umarız ki bu yanlıştan geri dönerler ki ifade özgürlüğü gibi konuların önü tıkanmamış olur. İnsanlar, elbette ki bilimsel düşüncelerini söylerler ve bununla ilgili yargı değil ancak bilimsel cevaplar verilmelidir. Çok iyi biliyoruz ki Sokrates’i yargılayan hakimleri kimse hatırlamıyor ama Sokrates hepimizin hafızasında, tarihe mal olmuş bir insan. Şebnem hoca da çağını aşan bir insan ve onun da düşünceleri elbette ki bir gün anlaşılacaktır. İnsan hakları ihlalleri bir gün azalacaktır. Tüm dünya için geçerli; yüksek medeniyetler insanların özgürlüğüyle ve adaletin sağlanmasıyla temin edilebilir.”
Fincancı’ya, demokratik ve sivil toplum örgütleri, öğrencileri ve hekimlerin çoğunun destek verdiğini kaydeden Bulut, yarın görülecek duruşmada adaletin sağlanması gerektiğinin altını çizdi. (MA)