Diyarbakır’ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe 21 Ağustos’ta kaybolan ve 8 Eylül’de mahalleye yaklaşık 1 buçuk kilometre uzaklıktaki Eğertutmaz Deresi’nde cenazesi bulunan 8 Yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin iddianame hazırlandı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede tutuklu amca Salim Güran, anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar hakkında “İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Davanın ilk duruşma 7 Kasım’da görülecek.
İHMALLER YER ALDI
Savcılık tarafından hazırlanan 14 sayfalık iddianamede Narin’in nasıl öldürüldüğü ise yer almadı. Söz konusu iddianamede olay örgüsü anlatılırken, amca Salim Güran’dan 9 gün sonra şüphelenilmesi, fail olarak yer alan ağabey Enes Güran’ın kolundaki ısırık izinin 5 gün sonra fark edilmesi yer aldı. Mahallede 24 Ağustos’ta çıkan yangına dair “ (…), “Mahalde Güran ailesine mensup kişilerin olması, hava şartları düşünüldüğünde dış bir müdahale olmaksızın yangın meydana gelmesinin mümkün olmaması (…)” ifadeleri yer alsa da yangına dair bir rapor tutulup, tutulmadığı belirtilmedi.
9 gün boyunca ailenin telefonlarına el konulmadığı da iddianamede yer verildi. 30 Ağustos’ta aile üyelerinin telefonlarına el konulduğu, Narin’in DNA profilinin de anne ve baba ile eşleştirilmesinin de 31 Ağustos’ta alınan örneklerle yapıldığı belirtildi. Amca Salim Güran’dan 9 gün sonra şüphelenilmesi ardından aracında arama yapıldığı, 30 Ağustos’ta Van Jandarma Kriminal Laboratuvarınca Narin’in DNA örneklerinin tespit edilmesinin ardından 31 Ağustos’ta gözaltı kararı çıkartıldığı yer aldı.
ŞAİBELER
Amca Güran’ın tutuklanmasının ardından mahalledeki 13 mezarda 4 Eylül’de tarama yapıldığı iddianamede yer aldı. Ancak bu taramaların neden yapıldığı, bunun aile bireyleri tarafından yönlendirme ile mi gerçekleştiğine dair detaylar iddianamede bulunmadı. Ayrıca iddianamede, arama-kurtarma çalışmalarının 8 Eylül’de neden bir kez Eğertutmaz Deresi’nde yapıldığı, derede daha önce iki kez yapılan aramalarda neden Narin’in bulunmadığına dair detaylara yer verilmedi.
İddianamede Narin’in bulunması ardından aile bireyleri arasında tartışma yaşandığı da yer aldı. Narin’in bulunmadığı 19 gün boyunca ailenin beyanlarıyla yürütülen arama çalışmalarında incelenmeyen kamera görüntülerde Narin’in cansız bedeni bulunduktan sonra yeniden incelenmesine karar verildi. Detaylarda, “(…) mahalleye 21 Ağustos günü saat 15:41:56’da şüpheli bir aracın girdiği, aracın 15:44:43 sıralarında Eğertutmaz deresinin yakınında bulunan toprak yolda durduğu, kamera saatine göre 38 dakika 11 saniye sonra Eğertutmaz deresi civarından ayrıldığı” belirtilerek, aracın sahibinin Nevzat Bahtiyar olduğunun tespit edildiği kaydedildi.
GECİKEN KRİMİNAL İNCELEME
Amca Salim Güran ve Nevzat Bahtiyar’ın aracından alınan toprak örneklerinin de Van Jandarma Kriminal Laboratuvarının 16 Eylül tarihli raporunda benzer oldukları tespit edildi. 19 gün boyunca yeterli inceleme ve aramanın yapılmadığı mahallede Narin’in evde öldürülme ihtimali de ancak cansız bedeni bulunduktan 11 gün sonra tahmin edilebildi. Ancak Narin’in ikametinden 17 Eylül’de alınan halılar, yolluk parçaları, halı parçalarına dair incelemede de bir bulguya rastlanmadı.
ENSARİOĞLU’NUN SÖZLERİ ARAŞTIRILMALI
Hazırlanan iddianamede arama-kurtarma çalışmalarında yaşanan eksiklikler olay örgüsünde bulunan birçok soru işaretini beraberinde getirdi. İddianamede, AKP’li Galip Ensarioğlu’nun sarf ettiği “Bazen bilip söylemememiz gereken şeyler var. Aile bizim dostlarımız. Onları da çok fazla üzecek bir şey söylemek istemiyoruz” sözlerine dair de bir inceleme ya da araştırma yer almaması dikkat çekti.
Diyarbakır Barosu Narin Güran Cinayeti Soruşturma Komisyonu üyesi avukat Mehdi Özdemir, iddianameye dair Mezopotamya Ajansı’ndan Rukiye Adıgüzel‘e değerlendirmelerde bulundu.
Narin’in kaybolmasının ardından başlatılan soruşturma sürecinde katletme ve kaybettirilme vakasında birçok delilin kaybettirildiğine dikkat çeken Özdemir, olayın oluşunu, arka planını ve esas faili yansıtmayan iddianamenin eksik ve Narin’in esas faillerinin tespitinden uzak olduğunu kaydetti.
‘DELİLLER BİLİNÇLİ ŞEKİLDE KAYBETTİRİLDİ’
Kayıp olaylarında ailelerin ilk başta şüpheli olmasa bile idari tedbir mahiyetinde arama-kurtarma çalışmalarında yer almaması gerektiğini söyleyen Özdemir, verilen bilgilere de dikkatle yaklaşılması gerektiğini belirterek, “Ancak burada başlanılan arama-kurtarma çalışmalarına baktığımızda amca Salim Güran’ın, annenin, kardeşin, köyde bulunan tüm aile fertlerinin, bir bütünen arama-kurtarma çalışmalarında yer aldığı gerçekliğiyle karşı karşıyayız. Sadece yer almakla da yetinilmeyip, aslında yönlendirme noktasında da kimi bilgilerin verildiğini görmekteyiz. Arama çalışmalarına ilişkin olarak yer ve zaman boyutuyla yanlış, yanılgı içeren manipülasyon amaçlı kimi bilgilerin kolluk görevlilerine verildiği, bu amaçla arama çalışmalarının sonuçsuz bırakılmak istendiği ortadadır. Soruşturma sürecinde delillerin kaybettirilmesi hadisesinde ihmaller bulunuyor. Narin’in esas faillerinin, nasıl katledildiğinin ve olayın arka planına ilişkin soruşturma sürecinde de kolluk güçlerinin ihmalleriyle birlikte hareket edildiğini görmekteyiz. 19 gün boyunca örgütlü bir kötülük halinde delillerin tamamı bilinçli bir şekilde kaybettirildi” şeklinde konuştu.
‘ESAS FAİLİ BULMAKTAN UZAK BİR YARGILAMA’
Özdemir, “Narin’in cansız bedenine ulaşılmadan kolluk görevlilerince Narin’in katledildiği bilinmekteydi. Sonraki aşamada delillerin toplanması ve buna ilişkin olarak fail olabilecek şüphelilerin tespiti aşamasında geçildi. Deliller ve şüpheli tespitleri Narin’in ilk kaybolduğu andan itibaren yapılmalıydı. O dönem soruşturma sürecinin akamete uğratacak bütün ihmaller ortadan kaldırılmalıydı. Ancak Narin’in esas faili, nasıl öldürüldüğü, kim tarafından öldürüldüğü, ne şekilde öldürüldüğü veya neden öldürüldüğüne ilişkin gibi tespitlerin yapılamaması için delillerin kaybettirilme hadisesi mevcut. Bu yargılama süreci, kendi içerisinde bir çocuğa ve bedenen kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye yönelik insan öldürme suçuna iştirak halinde hareket etmek suretiyle yargılanmayı gerektiriyor. Ancak burada müşterek faili pozisyonu mevcutken, esas faili bulmaktan uzak bir yargılama süreciyle karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.
‘BABANIN MÜŞTEKİ OLARAK YER ALMASI…’
Dava süreciyle birlikte Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nce baba Arif Güran’ın müşteki olarak kaydının yapılması kararı verildiğini hatırlatan Özdemir, Arif Güran’ın olayın yaşandığı gün Êlih’te (Batman) olduğunu hatırlattı. Özdemir, kent dışında olmasına karşın, Narin’in cansız bedeninin bulunmasından sonraki süreçte baba Arif Güran’ın doğrudan olayı bilmesine rağmen, soruşturma makamlarına gerekli bilgiyi vermediği, bununla birlikte delillerin gizlenmesi, karartılması ve yok edilmesine ilişkin olarak da hakkında bir soruşturma sürecinin yürütüldüğünü anımsattı. Özdemir, “Narin’in doğrudan katledilmesine ilişkin bir fiili eylemi olmamakla birlikte, soruşturma süreci içerisinde bu tarz delillerin kaybedilmesinde rolü ve sorumluluğu bulunan baba açısından, müşteki sıfatıyla doğrudan suçtan zarar görme ihtimali bulunduğu noktasındaki bir tespit, kendi içerisinde hukuka aykırıdır. Bu tespit Narin’in katledilmesine ve sonrasında kaybettirilmesine ilişkin süreç içerisinde sorumluluğu bulunan bir kişinin müşteki olarak yararlanması, bizce Narin’in faillerinin açığa çıkmasını engelleyici bir pozisyon yaratmaktadır” diye kaydetti.
Özdemir, “Bu yargılama süreci esas faili bulma boyutuyla tespitte bulunmaktan uzak ancak olaya dahiliyeti sağlayan pek çok müşterek faili yargılama noktasında ön açıcı bir pozisyon getirmektedir” dedi.
SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULACAK
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na Narin’in kaybolduğu 19 günlük süreç içerisinde gerçek faillerin ortaya çıkartılmasını engelleyici pozisyonda yer alan, görevlerinin gereğini yerine getirmeyerek soruşturma sürecini akamete uğratan ve bu noktada sorumluluğu bulunan kolluk hakkında soruşturma yürütülmesi, talebinde bulunduklarını aktaran Özdemir, soruşturma sürecini takip ettiklerini söyledi. 7 Kasım’da görülecek 4 sanıklı ilk duruşmanın yanı sıra 8 kişinin daha tutuklu olduğunu hatırlatan Özdemir, tahkikat sürecinin devam ettiğine işaret etti. Özdemir, bundan sonraki süreçte de şüpheli olarak tespit edilebilecek pek çok kişinin soruşturma makamları tarafından belirlenebileceğini kaydederek, “7 Kasım’da görülecek duruşmaya katılacağız. Müşterek fail pozisyonunda yargılanan kişilerin bu olaya dahiliyetlerinin tespiti ve buna ilişkin olarak kimi delillerin tartışılması suretiyle haklarında en ağır cezayı almaları noktasında etkin bir yargılama sürecini takip eden pozisyonda olacağız” dedi.