Kürt gazeteci Musa Anter’in katledilmesi 30 yılı geride bırakıyor. 3 gün sonra 30’uncu yılını dolduracak ve 20 Eylül’de zaman aşımına uğrayacak davanın bir sonraki duruşması 15 Eylül tarihinde gerçekleştirilecek. Zamanaşımının bu dava için uygulanmaması gerektiğini bildiren Musa Anter’in oğlu Dicle Anter, “ Babam, düşünceleri ve savundukları yüzünden öldürüldü. Eksik yargılama ile katliamı cezasız bırakacaklar” dedi.
Kürt yazar ve gazeteci Musa Anter, 20 Eylül 1992 tarihinde Diyarbakır Seyrantepe Mahallesi’nde saldırı sonucu öldürüldü. Yıllar süren soruşturma ve kovuşturmaların ardından Anter’i öldürenlerin bulunamadığı açıklandı ve dosya kapatıldı. Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Grup Komutanlığı (JİTEM) tarafından yapıldığı iddia edilen saldırıya yönelik eksik yargılama itirazları her seferinde reddedildi.
Musa Anter’in öldürülmesine ilişkin dava daha sonra yeni ifadelerin ardından 1990’lı yıllarda Kürt illerinde JİTEM tarafından işlenen zorla kaybetme ve hukuk dışı infazlarla ilgili yürüyen JİTEM Ana davasıyla birleştirildi. 2019 yılında ise 1993 yılında ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından öldürülen Ayten Öztürk cinayeti ile birleştirildi. Anter’in ölümünü açığa çıkaracak soruşturma, 2019 yılından sonra da yürütülmedi. Son olarak 20 Haziran’da gerçekleştirilen duruşma, Anter’in öldürülmesi olayının zaman aşımına uğramasından beş gün öncesine ertelendi. Bu duruşmada karar çıkmazsa dava zaman aşımına uğrayacak.
EKSİK SORUŞTURMA
Katledilen Musa Anter’in oğlu Dicle Anter, yaklaşan duruşma ve zamanaşımı öncesinde BirGün’den Hüseyin Şimşek’e konuştu.
Babasının düşünceleri nedeniyle öldürüldüğünü ve devletin gerçeklerin açığa çıkmaması için soruşturmayı eksik yürüttüğünü kaydeden Dicle Anter, “Bir insan hayatına son verdiler, bunun sorumluları hesap vermedi ve şimdi babamın öldürülmesine ilişkin davayı zaman aşımına uğratmak istiyorlar. Babamın ölümü sırasında yanında bulunanların ifadeleri eksik. Olayın üzerine yeteri kadar gidilmedi. Gerçekler açığa çıkmadı” dedi.
MÜCADELE EDECEĞİZ
Musa Anter’in gazeteci kimliği ile gerçeklerin açığa çıkması, zulme uğrayanların sesinin duyulması ve bir halkın var olması için mücadele ettiğini kaydeden Dicle Anter, babasının bu nedenle derin güçlerin hedefi haline geldiğini kaydetti. Anter, “Bu yargılamanın zaman aşımına uğrayacak olması, bizim babam için mücadeleyi sonlandıracağımız anlamına gelmiyor. Yerel mahkemedeki yargılamanın ardından Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, hangi mecrada hangi hakkımız varsa onu sonuna kadar kullanacağız. Yargılamanın eksik yapıldığını, bu davanın asla zaman aşımına uğramaması gerektiğini savunacağız. Sorumlular hesap verene ve katiller açığa çıkana kadar adalet arayışımız sürecek” diye konuştu.
DELİLLERE RAĞMEN CEZASIZLIK
CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, Musa Anter davasının zaman aşımına uğratılmaması gerektiğini söyledi. Güvenlik, istihbarat ve yargı birimlerinin gerçeklerin açığa çıkması için gayretini ve somut sonuçları ortaya koymadığını bildiren Karaca, “Yaşam hakkı ihlali ile başlayan silsilede adil yargılama hakkı, Anter için gerçekleştirilen eylemlere müdahale ile toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, açıklamalarında Anter’e yer verenlerin karşılaştıkları baskı ile ifade özgürlüğü hakkı, bu konuda haber yapan medya mensuplarının karşılaştıkları yasaklar ile basın özgürlüğü ve haber alma özgürlüğü ihlalleri ile karşılaştık. Delillere rağmen cezasızlık politikasından vazgeçemeyenler davayı zamanaşımına uğratmak için çabalamaktadır. Eğer bir cinayette siyasi bir elin olduğuna dair en ufak bir şüphe varsa o olayı devlet aydınlatmalıdır” dedi.
MUSA ANTER DAVASI
Kürt aydını, gazeteci ve yazar Musa Anter, sevenlerinin deyimiyle Apê Musa, 20 Eylül 1992’de Kültür-Sanat Festivali için Diyarbakır’daydı.
Gündüz festivale katıldı, kitaplarını imzaladı. Akşam Seyrantepe Mahallesi’nde yeğeni gazeteci-yazar Orhan Miroğlu ile birlikte silahlı saldırıya uğradı. Anter öldü, Miroğlu yaralandı.
Anter Ailesi, Türkiye’de yürütülen soruşturmada sonuç alamadığı için 2000’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. Mahkeme ön kabulden sonra 2005’te tarafları uzlaştırmak istedi ve aileye 15 bin euro önerdi. Ama aile maddi tazminat yerine ihlal kararı çıkmasını istedi ve öneriyi reddetti.
AİHM 19 Aralık 2006’da Musa Anter’in yaşam hakkının ihlal edildiği ve cinayet hakkında yeterli soruşturma yürütülmediği için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 2. maddesi’nin iki kere ihlal edildiğine ve Anter Ailesi’nin mahkemeye etkin başvuru hakkının elinden aldığı gerekçesiyle AİHS’in 13. maddesinin ihlal edildiğine karar verdi.Türkiye 28 bin 500 Euro ödemeye mahkûm oldu.
AİHM kararının ardından 2009 yılında Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı, eski JİTEM tetikçisi Abdülkadir Aygan’ın itiraflarını “ihbar” kabul ederek, katliamdan 17 yıl sonra soruşturmayı yeniden başlattı. Cinayet uzun süre “faili meçhul” kaldıktan sonra 29 Haziran 2012’de tetikçi zanlısı Hamit Yıldırım Şırnak’ta yakalandı ve tutuklandı.
Haziran 2017’deki duruşmada sanık Hamit Yıldırım, “tutukluluk süresi dolduğu” gerekçesiyle tahliye edildi. Davanın zaman aşımına uğramasına aylar kalmasına rağmen kovuşturma aşamasında eksik kalan birçok husus tüm ısrarlara rağmen giderilmedi. İsveç’te bulunan sanıklardan JİTEM elemanı Abdulkadir Aygan’ın 2018 yılında yazılı savunması alınması talebine Adalet Bakanlığı yanıt vermedi.
Zaman aşımı süresinin dolmasıyla birlikte, dava 20 Eylül’de rafa kaldırılmış olacak. (Gazete Davul/Birgün)