BBC 100 Kadın
İran’ın kötü şöhretli cezaevi Evin’de tutulan 70 kadın mahkum, işkence ve ölüm tehditlerine rağmen direniyor. Mahsa Amini protestolarında tutuklanan kadınlar, cezaevi koşullarına karşı mücadele ederken, sanat ve dayanışmayla hayata tutunuyor. Af Örgütü sadece geçtiğimiz yıl İran’da 800’den fazla kişi idam edildiğini açıkladı.
Nasim, küçük, penceresiz hücresinde tek başına yerde otururken, diÄŸer mahkumlara iÅŸkence yapılıyormuÅŸ gibi kulaÄŸa gelen sesleri duyabiliyordu. Gardiyan hücrenin kapısına vurup: “Bu dayağı duyuyor musun? Hazırlan, sıra sana gelecek” dedi.
Nasim “her gün 10-12 saat sorgulanıyor” ve tekrar tekrar infazla tehdit ediliyordu.
GeniÅŸliÄŸi iki metreyi bulmayan hücrede yatak ya da tuvalet yoktu. Tecrit hücresinde geçen dört ay, 36 yaşındaki kuaförün, Ä°ran’ın kötü şöhretli Evin Hapishanesi ile ilk tanışmasıydı. Orada gördüklerinin hepsi sorguculardı. “Tek başına ölüp gideceÄŸini ve kimsenin duymayacağını” düşündü.
Evin Hapishanesi’nde tutulan Nasim ve diÄŸer kadınların günlük yaÅŸamını birden çok güvenilir kaynağın ifadelerini bir araya getirerek anlattık.
BirçoÄŸu, 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin Eylül 2022’deki ölümünden sonra baÅŸlayan “Kadın, YaÅŸam, Özgürlük” protestolarıyla baÄŸlantılı olarak tutuklanan onbinlerce kiÅŸi arasındaydı. Mahsa kıyafet kurallarına uymadığı gerekçesiyle gözaltına alınmış ve gözaltındayken ölmüştü.
Evin Hapishanesi’nden salıverilen çok sayıda kiÅŸi, içerideki koÅŸullar hakkında konuÅŸtu. Ancak hala içeride olan mahkumların yaÅŸamlarıyla ilgili detaylar nadiren sızıyor.
Duyduklarımız sadece zulmü değil, mahkumların kadın hakları için kampanya yaptığı ve konulan kısıtlamalara meydan okuduğu karmaşık tezatların bulunduğu bir yeri ifşa ediyor. Şaşırtıcı anlar da var. Örneğin bir mahkumun arada eşiyle yalnız kalmasına izin veriliyordu ve bu mahkum hamile bile kalmıştı.
Rap müzik ve makyajı seven Nasim, biri çatışmalar sırasında öldürülen arkadaÅŸlarıyla birlikte protestolara katıldıktan sonra Nisan 2023’te gözaltına alındı. Sorguları “sokaklarda ölenleri düşünerek” atlattığını anlattı. Tecrit hücresinden çıktığında Nasim’i görenler vücudundaki kesikleri, yara izlerini ve ayrıca yanlış ifadeler vermesi için nasıl iÅŸkenceden geçirildiÄŸini gördü.
Rezvane de protestolardan sonra 2023’te eÅŸiyle birlikte gözaltına alındı. Her ikisi de ayrı kadın ve erkek bölümleri olan Evin’e götürüldü. Sorgucular Rezvane’ye kocasını öldüreceklerini ve ona “ömür gibi kararana, patlıcan gibi morarana kadar” vuracaklarını söylediler.
Tecrit hücresi, sorgular ve aşağılanmadan sonra Nasim kadın kanadına sevk edildi. Burada, çoğu siyasi suçlardan tutuklanmış, Rezvane de dahil 70 dolayında mahkum vardı.
2022’de Ä°ngiltere’ye dönmesine izin verilen Ä°ngiltere ve Ä°ran çifte vatandaşı Nazanin Zaghari-Ratcliffe de cezasının yaklaşık dört yılını Evin’de geçirdi.
Buradaki kadınların çoÄŸu, eylemleri nedeniyle mahkum edildi. Suçlamalar arasında “propaganda yaymak, rejime karşı silahlanmak ve ulusal güvenliÄŸi tehlikeye atmak” bulunuyor.
20 dolayında mahkumun kaldığı, üst üste üç kat ranzalar bulunan dört kalabalık hücrede kalıyorlar.
Sıkışık bir alanda beraber yaşamak sık sık sorunlara, bazen de hem fiziksel hem de sözlü kavgalara neden oluyor. Ancak kadınlar, sıkı arkadaşlıklar da kuruyor.
Kış aylarında “herkes donuyor” ve kadınlar “ellerinde sıcak su dolu ÅŸiÅŸelerle yürüyerek ısınmaya çalışıyor.” Yazın ise ter içinde kalıyorlar.
Alanda küçük bir mutfak ve bir çift ocak da var. Hapishane kantininde yiyecek alacak kadar paraları olunca kendi yemeklerini yapabiliyorlar ve koğuşa gelen basit hapishane yemeğinin üzerine beslenebiliyorlar.
Koridorun sonundaki karanlık, kirli alan sigara içme yeri olarak kullanılıyor. Küçük, betondan bahçede, çiçekler için bir yer var ve voleybol ağı da biraz hava almalarını sağlıyor.
Kendi kıyafetlerini giyebiliyorlar ve iki tuvaleti olan koğuşta serbestçe dolaşabiliyorlar. Her akşam, tuvalet ve dış fırçalamak için sıra oluyorlar.
Dört aydır yatan Rezvane, işte burada hamile olduğunu öğrendi.
Yıllardır çocuk sahibi olamıyordu ve artık anne olmaktan vazgeçmiÅŸti. Ancak Evin’in kurallarına göre hala erkekler kanadında yatan eÅŸiyle birlikte arada özel olarak buluÅŸabiliyorlardı ve bu buluÅŸmalardan birinde haile kaldı.
Hamile olduÄŸunu anladığında “birkaç gün boyunca aÄŸladı.”
“Hapiste en kötü ÅŸeyin psikolojik baskı ve gerilimler olduÄŸunu” gördü. Mahkumların günlerinin çoÄŸunu yataklarında oturarak geçirdiÄŸi kalabalık koÄŸuÅŸta sessiz bir yer bulmak sürekli vermek zorunda olduÄŸu bir mücadeleydi.
Hapishanede elma suyuna, ekmeğe ve ete aş erdi. Bunları bulmak zordu. Kantinden biraz et aldığında, fiyatın dışarıya göre en az iki kat daha pahalı olduğunu gördü.
Hapishane gebeliğin dördüncü ayında ultrasona girmesine izin verdi ve doktorlar bebeğin kız olduğunu söyledi.
Kızının “her bir kalp atışını duyduÄŸunda umut daha da güçlendi.” Ancak hapishanedeki koÅŸulların bebeÄŸin saÄŸlığını tehlikeye atabileceÄŸinden korkuyordu. Rezvane sadece yemeklerden kaygılanmıyordu. Epilepsi hastasıydı ve stresten uzak durması gerekiyordu. Doktorlar düşük riskinin büyük olduÄŸunu söylediler.
Gazeteci Vida resim yapmayı seviyor. Çarşafları tuval olarak kullanıp, diğer kadınların portrelerini yapıyor.
Portrelerinden biri Kürt mahkum PakÅŸan Azizi’ye ait. Azizi, IŞİD kurbanlarına yardımcı olmak için Irak ve Suriye’deki Kürt bölgelerine gitmiÅŸti. PakÅŸan, Ä°ran rejimine karşı silaha sarılmak suçlamasıyla ölüm cezasına çarptırıldı ve cezanın yakında infaz edilebileceÄŸi yönünde büyüyen bir kaygı var.
Vida’ya, gizli anlamları olabilecek hiçbir ÅŸey çizmemesi uyarısı yapıldı. Bahçedeki resimlerinden birinde yıkılan tuÄŸlalar ve ardındaki yeÅŸil bir orman vardı. Hapishane yönetimi üzerini boyadı.
Bir koridorda, koÅŸan bir Ä°ran çitası çizdi. Bazı kadınlar “bundan nasıl iyi bir enerji aldıklarını” söylüyordu. Ancak bir gece yönetim bu resmin de üzerini boyadı ve Vida’nın resim malzemelerine eriÅŸimini kısıtladı.
Ancak resimlerinden biri sağlam duruyor. Kadınların sigara içmek için çıktıkları koridorun duvarlarında, dev, mavi okyanus dalgaları var.
Tıbbi bakıma ulaÅŸmak da kadınlar için sürekli bir mücadele oldu. Ä°nsan hakları eylemcisi ve Nobel Barış Ödülü sahibi Nergis Muhammedi’nin hayatını tehdit eden bir kalp ve akciÄŸer hastalığı var.
Ancak hapishanedeyken doktora erişmek için uzun bir mücadele vermek zorunda kaldı. Yakınları, doktor randevusu sırasında başörtüsü takmayı reddettiği için yönetimin sürekli engellediğini söyledi. Yönetim, diğer mahkumların iki hafta boyunca açlık grevi yapmasının ardından geri adım attı. Nergis, tıbbi gerekçelerle Aralık başında 21 gün serbest bırakıldı.
Parmaklıklar ardında Nergis ve diğerleri protestolar yaptı, sınırları zorladı ve hakları için savaşmaya devam etti. Yasalara göre başörtüsü takmaları gerekmesine karşın, bir çoğu reddetti. Yönetimle uzun bir kavgadan sonra, mahremiyet için güvenlik kameralarının görüşünden uzakta, yataklarına çarşaf asmalarına izin verildi.
Kadınların yüzleÅŸmek zorunda kaldığı en büyük zorluklardan biri cezalarını duymak. Nasim’in sorgucuları ölüm cezasıyla tehdit etti ve akibetini öğrenmek için yaklaşık 500 gün beklemek zorunda kaldı.
Teselliyi kader arkadaÅŸlarında buldu. Nasim arkadaÅŸlarını kendisine yaÅŸam veren ve “kanatlarının altındaki yaralara merhem olanlar” diye tanımladı.
Her sabah arkadaşlarından biri yatak perdesini çekip, kahvaltıya kalkmasını sağlıyor.
Kaynaklarımızdan biri “Her gün yapacak bir ÅŸeyler düşünüyoruz. Günün sonunda da ‘Bugün de yaÅŸadık’ diyoruz sözleriyle açıklıyor durumu.
Diğerleriyse vakitlerini şiir okuyarak, şarkı söyleyerek, el yapımı kart oyunları oynayarak ya da televizyon izleyerek geçiriyorlar. Dizi, belgesel ve futbol gösteren İran kanallarını izleyebilecekleri iki televizyonları var.
Cezasını beklerken ve sürekli idam cezası tehdidi altındayken, Nasim’in devam edebilmesini saÄŸlayan bu küçük ÅŸeylerdi. Sonunda cezası açıklandı ve altı yıl hapis, 74 kırbaç ve Tahran’dan uzak bir kasabada 20 yıl sürgün cezası aldı. Propaganda yaymak ve Ä°slam Cumhuriyetine silahla karşı gelmekle suçlanmıştı.
Cezasının ağırlığına karşın, Nasim şimdi yenide nefes alabildiğini hissediyor ve kaybettiğini sandığı hayatını kucaklıyor.
Kanattaki üç kadın rejime karşı silaha sarılmaktan ya da silahlı gruplarla bağlantılı olmaktan ölüm cezasına çarptırıldı. Ancak birinin cezası bozuldu.
Uluslararası Af Örgütüne göre Ä°ran’da geçen yıl 800’den fazla kiÅŸi infaz edildi. Bu, son sekiz yıldaki en yüksek sayıydı. ÇoÄŸu idam cezası ÅŸiddet ve uyuÅŸturucu suçlarından verildi ve bazıları kadındı.
Dolayısıyla, her salı günü kadınlar hapishanenin bahçesinde infazları protesto ediyor, gece boyunca bahçeden çıkmayı reddediyorlar ve açlık grevleri yapıyorlar. Kampanya Ä°ran genelindeki hapishanelerde yayıldı ve uluslararası destek gördü. Mahsa Amini’nin ölüm yıldönümünde Evin’deki kadınlar başörtüleri yaktı.
Bu eylemlerin karşılığı da oluyor. Bazen gardiyanla koÄŸuÅŸları basıp, kadınları dövüyor ve yaralıyor. Ek sorguya alınabiliyorlar, tecrit hücresine atılabiliyorlar ya da telefon görüşmesi ve ziyaretçi hakları engelleniyor. Kaynaklarımızdan birine göre gardiyanların çoÄŸu kadın ve kaynaklarımıza göre üstlerinden aldıkları emirlere göre “bazen nazikler, bazense zalimler.”
Ä°ran hükümeti sıklıkla insan hakları ihlalleri iddialarını reddediyor ve Evin’deki koÅŸulların tüm gerekli koÅŸulları karşıladığını ve mahkumlara kötü muamelede bulunulmadığını savunuyor.
Rezvane’nin doÄŸumu yaklaşırken, hapishane yönetimi doÄŸum için dışarı çıkmasına izin verdi. Ekim’de bir kız bebek dünyaya getirdi.
Ancak kızını saÄŸlıkla kucağına almış olmasının neÅŸesi ve rahatlığı korku, mutsuzluk ve öfkeyle karışıktı. Kocasının çıkmasına izin verilmedi. Ancak bebeÄŸinin babasını Evin’de görebilmesine müsaade edildi.
Stres nedeniyle Rezvane anne sütü üretemedi. Yakında bebeÄŸiyle birlikte, beÅŸ yıllık cezasının geri kalanını tamamlaması için Evin’e geri çaÄŸrılmayı bekliyor. Erken tahliye edilmezse yaklaşık dört yıl daha yatabilir.
Genelde bebeklerin iki yaşına kadar anneleriyle birlikte hapiste kalmasına izin veriliyor. Bu mümkün olmazsa, bakımevine yerleştiriliyorlar.