Diyarbakır’ın Lice ilçesinde 22 Ekim 1993’te 15 sivil ve bir askerin ile Jandarma Bölge Komutanı Bahtiyar Aydın’ın öldürülmesiyle sonuçlanan olaylarla ilgili açılan davada, dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı Eşref Hatipoğlu hakkında İzmir 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği beraat kararı mağdurların itirazları sonucu Yargıtay’a taşındı.
Cihan Başakçıoğlu’nun Gazete Duvar’da yer alan haberine göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise dosyadaki eksiklikler nedeniyle Hatipoğlu hakkındaki beraat kararının bozulmasını talep etti. Yargıtay Başsavcılığı, konuya ilişkin dönemin Diyarbakır Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı Hasan Kundakçı ile Diyarbakır Jandarma Asayiş Kolordu Komutan Yardımcısı İlker Başbuğ’un tanık olarak dinlenmesini de istedi.
BAŞSAVCILIK KARARININ ARDINDAN ‘ÖLÜM HABERİ’
Başsavcılığın bu kararının ardından sanık Hatipoğlu’nun 7 Ağustos günü öldüğü yönünde haberler gündeme geldi. Ancak dosyaya henüz ölüm belgesi ulaşmadı. Davada, 2015’te Singapur’da geçirdiği kalp krizi nedeniyle öldüğü belirtilen sanık Üsteğmen Tünay Yanardağ hakkındaki suçlamalar da dosyada ölüm belgesi olmamasına rağmen düşürülmüştü. Son gelişmenin hemen ardından gelen vefat haberi de kuşkuyla karşılandı.
Yargıtay Başsavcılığı, dönemin Diyarbakır Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı Hasan Kundakçı ile
yardımcısı İlker Başbuğ’un tanık olarak dinlenmesini istemişti.
AVUKAT MURATAKAN: SOSYAL MEDYADAKİ HABERLERE İNANMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL
Ölüm belgelerinin dosyaya ulaşması ve ölümlerin kesinleşmesi durumunda çeyrek asırlık Lice Davası cezasızlıkla sonuçlanacak. Aynı zamanda Lice Katliamı mağdurlarından olan davanın avukatlarından Yunus Muratakan, “Lice davasındaki sanıklardan JİTEM tim komutanının Singapur’da öldüğü söylenmiş ve hakkındaki davanın düşmesine karar verilmişti. Şimdi de bazı sosyal medya hesapları üzerinden Eşref Hatipoğlu’nun öldüğü iddia edilmekte” dedi.
Başsavcılığın yeni tanıkların dinlenmesini istediği bir dönemde gelen Hatipoğlu’nun ölüm haberinin şüpheli olduğunu ifade eden Muratakan, şöyle devam etti; “Bu sanıklar 90’lı yıllarda devlet gücü ile çok ağır suçlar işleyen kişilerdir. Bu şahıslar 20 yıl bulundukları pozisyon itibariyle soruşturmanın etkin ve hızlı bir şekilde yürütülmesini engellemiş, hatta faili oldukların suçun soruşturmasını bizzatihi kendileri yürütmüşlerdir. Yine bu kişilerin JİTEM gibi yapılarda yönetici pozisyonunda olduğu ve devlet içinde belirleyici bir güce sahip oldukları da bilinmektedir. İnsanlığa karşı suç kapsamında değerlendirilecek suçları işlemiş bu örgütlü yapının mensubu kişilerin sosyal medya üzerinden hayatını kaybettiği şeklinde geçen haberlere inanmamız mümkün değil. Zira tam da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, ‘dönemin komutanlarının dinlenmemesi ve Lice’de keşif yapılmaması ile birçok delilin kovuşturma aşamasında toplanmadığına ilişkin tespit ve yerel mahkeme kararının bozulmasına’ ilişkin görüşünden sonra ölüm haberinin ortaya atılması, biz dosya avukatlarının buna şüpheyle yaklaşmasına sebep oldu. Dosyaya sanığın öldüğüne ilişkin belgenin gelmesi durumunda dosya avukatları olarak kamuoyuna açıklama yapılacaktır.”
LİCE’DE NE OLMUŞTU?
22 Ekim 1993’te Lice’de, dönemin Jandarma Komutanı Bahtiyar Aydın suikast sonucu öldürüldü. Suikastın ardından çıkan olaylarda sivillerin de aralarında olduğu 16 kişi katledildi, 36 kişi ağır, 200’ün üzerinde kişi yaralandı. İlçe merkezindeki çok sayıda ev ve iş yeri ise yakılarak tahrip edildi. 20 yıl sonra Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı olaya ilişkin iddianame düzenledi. İddianamede dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı Eşref Hatipoğlu ve Üsteğmen Tünay Yanardağ’ın “taammüden öldürme”, “halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik” ve “cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturma” suçlarından yargılanmaları talep edildi.
DAVA DİYARBAKIR’DAN ESKİŞEHİR’E DAHA SONRA İZMİR’E GÖNDERİLDİ
İlk olarak Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlanan dava daha sonra ‘güvenlik’ gerekçesiyle önce Eskişehir’e nakledildi. Eskişehir’de özel yetkili mahkeme olmadığı gerekçesiyle ise Diyarbakır’a geri gönderilen dosya bu kez de İzmir’e taşındı. İzmir 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmalarda Tünay Yanardağ’ın ‘Singapur’da öldüğü’ ortaya çıktı. Mağdur avukatlarının ısrarları sonucu çapraz sorgulanmasına karar verilen Eşref Hatipoğlu ise can güvenliği tehlikede olduğu gerekçesiyle duruşmalara katılmadı. 18 Eylül 2015 günü savcılığa giden Hatipoğlu, yaklaşık 15 dakika ifade verip ardından adliyeden ayıldı.
17 Mart 2016 tarihli 5’inci duruşmaya katılan sanık Eşref Hatipoğlu’nun duruşmalardan vareste tutulması talebi kabul edildi. 7 Aralık 2018 tarihli son duruşmada Hatipoğlu hakkında beraat kararı verildi. Mağdurların itirazı sonucu ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı o dönem İl Jandarma Komutanı olan Albay Eşref Hatipoğlu’na verilen beraat kararının bozulmasını talep etti.
Lice’nin yakılması ve Orgeneral Bahtiyar Aydın suikastı gerekçesiyle tutuklanan Mehmet Emin Özkan ise 26 yıldır cezaevinde. 83 yaşında olan Özkan’ın kalp, tansiyon, zehirli guatr, kemik erimesi, böbrek ve bağırsak bozuklukları, aşırı derecede kilo kaybı, duyma ve görme eksikliği gibi çeşitli hastalıkları bulunuyor. Özkan, “cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen hâlâ tahliye edilmedi.