Kıymetli Hazirun!
Malumunuz; niteliksiz vasat kalabalık, ülkedeki her şeyi kendi seviyesine çekmeden rahat edemiyor. Biz Türkler bilgi sahibi olmadan -ay’a çıkma dahil- fikir sahibi olmayı nedense pek bi seviyor ve iyi beceriyoruz. Bomboş, gerçeklikten uzak değerlendirmeler tek sevmediğim salata türü olan uzun bir laf salatasına dönüşüveriyor. Sözüm ona bazı söz erbapları, söylemek istediklerini iki kelimeyle ifade edebilecekken televizyon ekranlarında tam yarım saat lafı geveleyip duruyorlar. Bazı usta hatipler çok güzel salata yapıyor. Amannn da aman değmeyin gitsin, parmaklarını yersin. Öyle tatlandırır ballandırırlar ki söz öbeklerini, lezzetinden yenmez. Demagoji mi dersiniz, çok kelime kullanıp besleyici bir cümle yemeği yapamamak mı dersiniz ya da dolaylı anlatım mı demek geçer içinizden bilmem, fakat eğlenceli şeydir şu laf salatası.
Ey değerli okur! Şimdi tüm salata çeşitlerinden azade ederek yazayım diyorum. Siz ne dersiniz? Boğaziçi Üniversitesinde okuyan gençlerin son tahlilde terörist ilan edilmesine kadar varan süreci bi sırasıyla dizelim mi?
İşte kronolojik sırayla beyin yakan gelişme!ler..
Yeni yıla ‘2020 yılından kurtulduk oh ohh’ diye göbek atarak girdiğimiz ‘hadi hayırlara doğru’ deyip iyi dileklerde bulunduğumuz 02 Ocak 2021 tarihinde yeni usul rektör atanması ülke için şerlere doğru oldu. Bu güzide prosedüre tepki gösteren öğrenciler, öğretim üyeleri, mezunlar ve destek veren tüm aktivistler gündemden hiç düşmedi..
7/24 rahatça girilebilen Güney Kampüsü’ne 06 Ocak tarihinde polis, idari ve akademik personel haricindekilerin girişine dur deyip öğrenci girişini engellemek için kapıya kelepçe taktı.
Tartışmalı bir şekilde Boğaziçi Üniversitesi’nde rektörlük makamına getirilen Melih Bulu, Cüneyt Özdemir’in yayınına konuk oldu. Özdemir bu sırada dışarıda gerçekleşen protestonun sesini duyarak, öğrencilerin ne dediğini sordu. Bulu, öğrencilerin ‘Rektör istemiyoruz’ diye slogan attığını gülerek canlı yayında söyledi. Bu aymaz tavır ile tepkiler büyüdü. Tıpkı gezi olaylarında şahit olduğumuz gibi barışçıl tepkiye destek olmak isteyen bireyler ve kurumlar suyundan da koy beyanlarıyla duru suları bulandırmaya barışçıl hareketi farklı göstermeye çalışsa da durum kendilerini bağladı. Türkiye burası.. İnanmak isteyen neye inanmak istiyorsa yine ona inandı. İstenen oldu. Kutuplaşma arttı.
İstanbul Valiliği, öğrencilerin gözaltına alınan arkadaşlarına destek için yaptıkları toplanma çağrısı üzerine üniversitenin bulunduğu Sarıyer ve Beşiktaş sınırları içerisinde toplanma yasağı getirdi. Öğrenciler yürüyerek Beşiktaş’a oradan hoop vapurla Kadıköy’e geçti. Burada bir çok üniversiteden binlerce öğrenci ve Boğaziçili öğrencileri halaylar eşliğinde karşıladı.
22 Ocak’ta akademisyenler Güney Kampüs Meydan’da “Rektör yardımcılığı görevini kimsenin kabul etmemiş olması bu kollektif iradenin başarısıdır” açıklamasını hep birlikte yaptı.
31 Ocak günü Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrencilerin açtığı sergide, üzerine çeşitli amblemlerin konulduğu Kâbe fotoğrafının yerde fotoğraflanması üzerine başlatılan soruşturmada öğrenciler Allah namına tutuklandı. Hiç şaşmaz, yanıltmaz İslam argümanı kullanıldı ve göle çalınan bu maya yine yeni yeniden tuttu. Bununla kalınır mı? Kalınmadı. Soylu durur mu? Durmadı, verdi coşkuyu yapıştırdı cevabı: Gözaltına alınan öğrenciler için Twitter hesabından, ‘LGBTİ sapkını’ ifadesini kullandı. Twitter tarafından nefret içeriği barındırdığı gerekçesiyle Soylu’nun hesabına kısıtlama getirildi.
Gözaltılar hız kesmeden devam etti. 3 Şubat günü öğrencilerin çoğu serbest bırakıldı. Zaten öncesinde rektör olma hayallerinden de bahseden Rektör Melih Bulu gazetecilerin karşısına çıkarak, “Asla istifa etmem, makamım da makamım” dedi.
5 Şubat tarihinde üniversitede Hukuk Fakültesi ve İletişim Fakültesi açılacağı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 8 Şubat’ta Prof. Dr. Ayşe Buğra’yı hedef alan sözler sarfetti. Karşı açıklama ise Buğra’nın öğrencilerinden geldi. Öğrenciler destek açıklamasında; “Ayşe Buğra’ya şahidiz” candır O can dediler.
10 Şubat çarşamba günü 140 akademisyen iktisatçı Buğra’ya destek bildirisi yayınladı.
…
Olaylar devam ediyor sayın, kayın ve maun seyirciler. Devam edeceğe de benziyor. Çekirdek çitleme faslımız bittiyse laf salatasına kaldığımız yerden devam edelim.
Bu devlet yönetiminin gençlerine attığı en büyük kazık bu oldu; sen okusan, çabalasan, geceni gündüzüne katıp hedefine ulaşsan, Boğaziçi Üniversitesini kazansan da benim gibi olmazsan, bana uymazsan ve dayatıldığı gibi düşünmezsen terörist ilan edilirsin. Sana bu ülkede ne var? Öteki olmak var ve burada sana ekmek yok.
Döngüyü eskiye çevirmek feleğin çarkına çomak sokmak direniş ile mümkün mü?
Onu her hukuksuzluğa susupta 2 Ocak itibariyle aktivist aslan kesilenlere sormak lazım.. Bana sorarsanız Türkiye için hayallerimizi süsleyen adalet treni çoktaaan kaçtı.