Çoktandır ayrılık, özlem, ve hüzün hikayeleri dinliyorum. Kimi yeni tanışıyor bunlarla şaşkın. “Çocuklarımız etkilendi” diyor kimileri yaşananlardan, kimi “ne zaman kavuşacağız” diye gün sayıyor.
Sonra kendilerini “Kader” diye teselli ediyorlar…
Kader…
Acının, kaybın, verilemeyecek vaatlerin tesellisi olmuş “kader” avuntusu…
Bundan koyarlar belki hayata bir eksikle başlayanların isimlerini “Kader” diye…
Ben henüz genç bir kız bile değildim Kader ile tanıştığımda. Yanyana oturduğumuz okul sıralarında serpildik beraber…
Okul yeleklerimizin içerisine kırmızı Çin elmaları toplar, tüm sınavlarda beraber yazardık soruların cevaplarını…
İkimizin de gözünün altında beni vardı. Ama o hep hüzünlü bakardı. Daha doğmadan kaybetmişti babasını, biriktirdiği anıları yoktu. Kavuşmak için yol gözlemesin diye “Kader” demişlerdi…
Ne zaman “Erzurum dağları day kar ile boran
Aldı yüreğimi dey dert ile verem
Sizde bulunmaz mı bir kurşun kalem
Yazam arzuhalım yare gönderem” türküsünü dinlesem Kader’in babası gelir aklıma.
Görmediği babasının türküsünü bilirdi. Anıları yoktu ama türküleri vardı.
Arkadaş arkadaşın aynasıdır! Biz o hüzne ortaktık. Ama hüzne inat eğlenceli şiirler yazardık. Çok kabarmışsa edebi yönümüz mektuplar gönderirdik, yüzünü bile görmediğimiz insanlara…
Genç kıza dönüştüğümüz dönemde; büyümenin şerefine çok yılbaşı kutladık beraber.
Onlardan birinde, dubleks evimizin kapısının önüne konulan seyyar teypten gece yarısı sokağa yayılan müzik sesiyle çıktık kapı önlerine…
Dizde biten kapli pijaması ile bize eşlik eden annemle beraber…
Kader’e aşkını itiraf ederken delikanlı, karşılığını alamayınca elindeki kibrit kutusu ile kendisini ateşe vermekle tehdit ediyordu!
“Yak ulan” dedi tüm kibritleri:)
O arada annem de “evde müzik seti yok” diye koşunca kaldırımdaki sete doğru, diğer delikanlı ile kısa mesafe atletizm yarışması yaparak giriyordu yeni yıla!
Kader parka giyer, grup yorum dinler, eve giderken bağıra bağıra “Bu kente yalnızlık çöktüğü zaman, uykusunda bir kuş ölür ecelsiz” diye devrimci şarkılar söylerdi. Ondan öğrendim, devrimciliği…
Dümeni o gün nereye kıracaksak kıralım biz hep Kardelen Mahallesi tabelasının altında buluşurduk! Oradan giderdik okula, kıraathanede ya da yasaklı kitaplar okumaya…
Aramızdaki imece usulüyle erkenden mezun olduğumuz liseden sonra, beraber girdik postanede işe! Gece vardiyasından çıkınca yan yana yatardık.
O geceler kağıda yazmasak da uyumadan önce kafamızdan uydurduğumuz şiirleri okurduk birbirimize masal niyetine…
Kader’e “çok mert kız” derlerdi… Kız kardeşim yoktu, ben onun tanımadığı babası olamasam da o benim kız kardeşim olmuştu.
Çok şey geldi geçti. Ben yumruk atmaya başladım. Üniversite için yol hazırlığı da yapıyordum. O gitti mahalleden…
O gitti ama ben “Kardelen mahallesi” tabelasının oradan ne zaman geçsem ağladım. Kader gittikten sonra artık tabelada “Kardelen Mahallesi” yazmıyordu. Bakıyordum, tabelaya “Kader gitti” diyordu…
Ertelenmiş bir mektup benim ki, vefasızlık mı diğer adı bilemedim.
Ama son kez geçtiğimde bile o mahalleden, arkamı dönüp son kez baktığımda o tabelada “Kader gitti” yazıyordu. Ağladım.
Çok sene geçti!
Her gün kapısına kahvaltıya gittiğim annem, her geçen arabayı ben sanıp yolumu gözleyip ağlarken, ve satarken dostlar birbirini hiç tanımamışçasına…
Bayramı karşılayacak bir yaz günü.
Bir sabah telefonuma mesaj geldi. Kızlarımın bayramlıkla çekilmiş resimleri vardı. Yanlarında büyük kızımla yaşıt çok güzel bir kız daha duruyordu…
Annem aradı: “Devrimciler dostunu zor gününde kapısını çalanlardır” dedi…
Fotoğraftaki kız Kader’in kızıydı..
Ben yıllarca Kader’in gidişine ağladım. Benim giderken kapattığım kapıyı, Kader Almanya’dan gelip açtı.
Annem anlattı; “Şaşırdım onu karşımda bulunca. Hala çok güzeldi. Emine’yi görünce ağlamaya başladı. ‘Arzu gözümün önüne geldi’ dedi”
Bayrama hazırlanan bir yazdı…
Kırmızı Çin elmaları, Erzurum Dağları, kağıda geçmemiş yüzlerce şiir, Kader’in bağıra bağıra söylediği “Bu kente yalnızlık çöktüğü zaman” direniş müziğinin sesi geldi aklıma.
Yazdım içimden geldiğince…
Gidenlerin yerini doldurmaya gelecek, dostların kapınızı çalacağı bayramlar olsun…
Devrimci Bayramlar..
Bu makale yazarın görüşlerini yansıtır. Gazete Davul’un yayın politikası ve editoryal bakış açısı ile her zaman uyumlu olmak zorunda değildir.