Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “ İstanbul sözleşmesi gözden geçirilecek” sözlerinin ardından kadınlar protesto için sokaklara dökülürken, bazı kesimler de memnuniyetlerini dile getirmekten çekinmediler. Peki ama Erdoğan’a destek veren bu kesimler kim? İstanbul sözleşmesine hangi nedenlerle karşı çıkıyorlar? Ne istiyorlar?
İşte 8 maddede İstanbul sözleşmesine karşı çıkanlar;
1) İsmailağa Cemaati : ‘Sözleşme eşcinselliğin önünü açıyor.’
Cübbeli Ahmet Hoca’nın sözcülüğünü yaptığı cemaat, 6 Temmuz 2020’de kendi internet sitesinde yayınladığı ‘İstanbul Sözleşmesine Dair Açıklama’ başlıklı yazısında şu satırlara yer verdi.
“Bu sözleşme muhtevası açısından eşcinsellik gibi, Allah (Celle Celâluhû) ve Resûlü (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in lânetlediği işlerin önünü açması, kadına yaratılış amacının aksine misyonlar yüklemesi gibi yönleriyle ahlâkî yapımızı ve ecdadımızdan bize intikal eden aile medeniyetimizi yıkmayı hedeflemektedir.”
İstanbul Sözleşmesi’ni hazırlayan grup içerisinde yer alan Prof. Dr. Ayşe Feride Acar, 9 Temmuz 2020’de gazeteci Mirgün Cabas’ın Youtube’da canlı yayınlanan programında bu eleştiriye şöyle cevap veriyor:
“Sözleşmenin içinde böyle bir şey yok. Sözleşmenin içinde böyle bir şey olmamasına çok üzülen, bundan dolayı sözleşmeyi tenkit eden gruplar da oldu. Ama sözleşme bir insan hakları sözleşmesi ve diyor ki; devlet bütün bireylerin haklarının korunması, ayrımcılığa uğramamaları ve şiddete muhatap olmamalarını sağlamakla yükümlüdür diyor. Sözleşmenin tek bir maddesinde cinsel yönelim lafı geçiyor o da din, dil, ırk gibi tanımlar çerçevesinde devlet cinsel yönelim ayrımcılığı da yapmamalıdır diyor.”
2) Yeni Akit Gazetesi: ‘ İstanbul Sözleşmesi eşlere(kadınlara) tecavüzü ve şiddeti engelliyor’
Yeni Akit gazetesi pek çok haber ve köşe yazısında İstanbul Sözleşmesinin Türk aile yapısını, toplumsal hayatı bozacağına sıklıkla yer verdi. Hatta Sözleşmeyi Siyonistlerin Müslüman birliğini bozmak isteyen bir projesi olarak bile gösterdi. Gazetenin yazarlarından Vehbi Kara 31 Ağustos 2019 tarihinde yayınlanan ‘ İstanbul Sözleşmesi ve Aileyi Yok Etmek İçin Alınan Kararlar’ başlıklı yazısında 36. Ve 48. maddeleri mutlaka değiştirilmesi gereken maddeler arasında değerlendiriyor.
“36. Maddeyle, eş ve partnerlere rızaları olmadan cinsel ilişki (tecavüz) kurulamayacak hükmü getirilmektedir.”
“48. maddeyle, bu sözleşmede tarifi yapılan, şiddete maruz kalanla, şiddet uygulayanların uzlaştırılması ve bu konuda arabuluculuk yapılması, kesinlikle yasaklanmaktadır. Bu konunun kanunla düzenlenmesi istenmektedir.”
3) Milli Gazete: ‘İstanbul Sözleşmesi namus cinayetlerini engelliyor’
İstanbul Sözleşmesinin bir diğer ateşli karşıtlarından biri de Milli Gazete. O da tıpkı Yeni Akit Gazetesi gibi defalarca Sözleşmeyi manşetlerine taşıyıp, köşelerinde pek çok yazarına yorumlattı. Avrupa’nın Türkiye’yi aileden başlayarak yıkmak istediğinin savunan gazete sözleşmenin bu yıkımda önemli rol oynadığını iddia ediyor ve sürekli fesih edilmesi gerektiğini söylüyor. Gazetenin 12 Mayıs 2020 tarihinde yayımlanan ‘ İstanbul Sözleşmesi neden feshedilmeli?’ başlıklı yazısında 10 madde sıralanıyor.’ Dini Hassasiyetler Hedef Alınıyor’ kategorisinde ‘namus kutsalının’ etkisiz hale getirilmesinden dert yanan gazete namus cinayetlerinin kesinlikle yasaklanıp suç sayılmasına atıfta bulunuyor.
“Sözleşmenin 12. maddesinde, “Taraflar kültür, örf ve adet, gelenek, din veya sözde ‘namusun’ işbu sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemi için mazeret oluşturmamasını sağlar” deniliyor. Burada en ön plana çıkan şey ‘namus’ kutsalının nasıl etkisiz hale getirilmeye çalışıldığı gözler önüne seriliyor.”
4) Hüda-Par: ‘ İstanbul Sözleşmesi erkekleri şeytanlaştırıyor’
Hür Dava Partisi de web-sitesinde yayımladığı resmi bir açıklama ile İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçilmesi gerekildiğine inanlardan. Partinin kadın ve aile işleri başkanlığı tarafından yapılan açıklamada “Kadına şiddet olgusu üzerinden erkekleri şeytanlaştırma ve Cinsel eşitlik adı altında melez cinsiyet örneklerinin şimdiden yaygınlık kazanmaya başlamış olması, üstelik cinsiyette melezleştirme çabalarının kanuni korumaya alınması, ileriki zamanlarda telafisi mümkün olmayan toplumsal kırılmaları beraberinde getireceği muhakkaktır.” satırlarına yer verildi.
Huda-Par sözleşmenin ‘erkekleri şeytanlaştırdığını’ söyleyerek evlilik birliğini bozduğunu iddia etse de TÜİK verileri boşanmaların sebeplerini ülkedeki toplumsal, ekonomik ve sosyal değişimlerle açıklıyor. 2001-2019 döneminde evlenme ve boşanma sayılarına ve oranlarına etki eden sosyal, ekonomik ve politik birçok gelişme var. Bir diğer değişle İstanbul Sözleşmesi olmasa da boşanma oranları aynı aralıklarda seyredecekti.
5)Anadolu Gençlik Derneği: ‘ İstanbul Sözleşmesi inancımızla bağdaşmıyor’
Milli Görüş hareketinin gençlik yapılanması olan Anadolu Gençlik Derneği de sözleşmeye sıcak bakmayanlardan. Dernek başkanı Salih Turan sosyal medyadaki hesabı üzerinden yaptığı “ İnancımızla ve ahlaki değerlerimizle bağdaşmayan İstanbul Sözleşmesi #AileÇökmeden derhal fesh edilmelidir” paylaşımıyla sözleşmenin kaldırılmasını talep etti.
6) Türkiye Yazarlar Birliği: ‘ Toplumsal cinsiyet eşitliği insanlığa, geleceğimize düşman’
Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi de 10 Temmuz 2019’da düzenlediği basın toplantısında İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükten kaldırılmasını istedi. Birlik yaptığı açıklamada sözleşmenin kaldırılmasını neden talep ettiklerini şöyle açıkladı:
“topluma dayatılan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesini ve uygulamasının insanlığa, geleceğimize düşman olmaları nedeniyle reddediyoruz. Türkiye bu anlamda İslam ülkeleri içerisinde rol model olarak gösterilmek suretiyle, yapılan operasyon Türkiye’nin şahsında İslam dünyasına yönelik bir tehdittir. Bu saldırı aynı zamanda kadın haklarını savunur gibi görünmesine rağmen kadına da bir saldırıdır. İffete, ahlaka, kutsala karşı saldırıdır.”
İstanbul Sözleşmesi Madde 3/c’de toplumsal cinsiyet şöyle tanımlanıyor: “Toplumsal cinsiyet, herhangi bir toplumun, kadınlar ve erkekler için uygun olduğunu düşündüğü sosyal anlamda oluşturulmuş roller, davranışlar, faaliyetler ve özellikler olarak anlaşılacaktır.”
Burada kadın için uygun rollerin, fıtratından kaynaklanan roller değil de toplum tarafından uygun olduğu düşünülen ve sosyal anlamda oluşturulmuş roller olarak ifade edilmesi dikkat çekiyor.
7) Prof. Dr. Sefa Saygılı: ‘ İstanbul Sözleşmesi çocuk gelinlere onay vermiyor’
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Kadir Mısırlığıoğlu’na yakınlığı ile bilinen Saygılı aynı zamanda Akit Gazetesi’ne de köşe yazıları yazmaktadır. Saygılı 11 Mayıs 2020’de kaleme aldığı ‘ Hükümet İstanbul Sözleşmesinin iptalini sağlamalıdır’ başlıklı yazısında bu talebini şöyle gerekçelendiriyor.
” Başka bir problem de genç yaşta, ailelerin rızasıyla yapılan evliliklerdir. Aradan seneler geçmiş, çoluk çocuğa karışmış aileleri görüyoruz. Ailenin erkeğine, küçük çocuğun ırzına geçmekten dava açılıyor ve maalesef 10 yıl ceza veriliyor. O ailenin ne kadar zor duruma düştüğünü düşünebiliyor muyuz? TBMM, muhakkak bu insanların dramına el atmalı ve problemleri gidermelidir.”
8) Numan Kurtulmuş: ‘İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanması gerçekten yanlıştı’
İstanbul Sözleşmesi imzacısı olan AKP hükümetinden de veto yedi. AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Anadolu Soruyor Programı’nın canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerinde İstanbul Sözleşmesi’ni eleştirdi. Kurtulmuş daha sonraki günlerde de ‘İstanbul Sözleşmesinde çıkabiliriz’ açıklamasında bulundu. Kurtulmuş şunları söyledi:
“Bu metnin içerisinde iki tane önemli husus var dikkat çekmemiz gereken ve bizimle asla uyuşmayan. Bunlardan birisi toplumsal cinsiyet meselesi, bir de cinsel yönetim yönelim tercihi. Şimdi bunlar ve başka şeyler de var ama bu iki meselenin demin konuştuğumuz çerçevede tam da bu LGBT vesaire gibi unsurların, marjinal unsurların ekmeğine yağ sürecek kavramlar olduğu ya da onların arkasına sığınarak faaliyet yapabilecekleri alanlar olduğu görülüyor.”
İstanbul Sözleşmesi ne diyor?
İstanbul Sözleşmesi taraf devletlere şiddeti önleyici mekanizmaları kurmalarını, etkili bir şekilde soruşturmasının sağlanmasını ve koruma sağlama mekanizmaları kurmayı öneriyor. Sözleşmede ayrıca, her kademede kadına yönelik şiddet birimlerinin açılmasını, devlet kademelerinde danışma merkezlerinin açılması gerektiği belirtiliyor.