Fotoğraf: Servet Dilber / Medyascope
Kentsel Dönüşüm Başkanlığı, Hatay’ın Antakya ve Defne ilçelerinde 207 hektarlık bölgeyi rezerv yapı alanı ilan etti. Hatay Barosuna göre bu, 50 bin insanın mülksüzleşme riskiyle karşı karşıya olduğu anlamına geliyor.
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un 9 Kasım’da yürürlüğe girmesinin ardından ilk rezerv yapı alanı ilanı yapıldı.
Hatay’ın Antakya ve Defne ilçelerinde 207 hektarlık büyüklüğe sahip alan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bağlı Kentsel Dönüşüm Başkanlığı tarafından rezerv yapı alanı olarak belirlendi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bağlı Kentsel Dönüşüm Başkanlığı, Bakanlık makamına gönderdiği 14 Kasım tarihli kararla, 6 Şubat depremlerinden en çok etkilenen kentlerden biri olan Hatay’ın Antakya ve Defne ilçelerinde 207 hektarlık bölgeyi rezerv yapı alanı ilân ettiğini duyurdu.
Karar, 9 Kasım’da Resmî Gazete’de yayımlananan ve kentsel dönüşüme yönelik düzenlemeler içeren “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”a dayandırıldı.
Yani “kentsel dönüşüm yasası” olarak bilinen 6306 Sayılı Kanuna.
Konuyla ilgili bianet’e konuşan Hatay Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyon Başkanı Avukat Ecevit Alkan, “Bu karar tarihi öneme sahip, çünkü Türkiye genelinde ilk defa bir yerleşim yeri rezerv bölge ilân ediliyor,” dedi.
TAPULARIN HAZİNEYE GEÇİŞİ
Alkan, kararın Hatay’ı ve Hataylıları nasıl etkileyeceğini şöyle anlattı:
“Yasayı değiştirdikleri için artık yerleşim alanları da rezerv alan ilân edilebiliyor. Bu, şu anlama geliyor: Boş alan rezerv alan ilân edildiğinde ne yapılıyorsa, artık yerleşime açık alanda da aynı uygulamalar yapılabilir. Yeni imar planları ve yeni yollar yapma, bütün parsellerin yerini değiştirme ve parsel kullanımlarını yasayla tahakkuk etmiş oldu Bakanlık. Şu an Hatay’da rezerv alan ilân edilen bölgede insanlar yaşıyor, daha önce de yaşıyorlardı.
“İnsanlar depremde hayatını kaybetmiş olsa da mirasçıları var. Hiç kimseye sormadan, hiç kimseye danışmadan bu alanları ilân ettiler ve uygulama yapacaklar. Uygulama ise şöyle işliyor: Öncelikle alandaki bütün tapular hazine adına geçiyor. Hazineye geçmesinin nedeni de vatandaşların itiraz ve dava açma yollarını kapatmak.
“Uygulama bittiğinde vatandaşı çağıracaklar. Diyecekler ki senin malının değeri bu kadardı, biz ise buraya bu kadar masraf yaptık ve bize olan borcun bu. Ödeyebilen malını geri alabilecek, ödeyemeyen de malının değerini alıp bölgeyi terk etmek zorunda kalacak.”
‘İTİRAZ EDECEĞİZ’
Söz konusu işlemlerin bir tür kamulaştırma olduğunu söyleyen Alkan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Kamulaştırmadan farkı şu: Kamulaştırmada devlet baştan para ödüyor size, siz orada kalamayacağınızı ve ne kadar para alacağınızı biliyorsunuz. Burada parayı sonradan ödeyeceğiz, diyorlar. Üç yıl sonra da ödeyebiliriz, beş yıl sonra da. Parayı nasıl ödeyeceklerinin kriterleri de belirsiz. O zamanki değer üzerinden mi, bugünkü değer üzerinden mi yapacaklar bu ödemeleri? Vatandaşlardan talep edeceği faturanın içeriği de belirsiz. Rezerv alan ilân edilen bu yerlere lüks konutlar mı yapacaklar, sosyal konutlar mı? Her şey o kadar belirsiz ki. Vatandaşı bir bilinmezliğe itiyorlar.
“Buradaki herkes depremzede. İnsanlar ailelerini, paralarını, evlerini, bütün mal varlıklarını kaybetti. İnsanlara yeni bir iş imkânı, yeni bir hayat sunmadan tapularına el koymak insanlık onuruna yakışmayacak bir muamele.
“Bir tür fırsattan istifade etmek, kötü durumdan faydalanma başımıza gelen. Buradaki insanların organize olup bu süreçlere itiraz etme şansları çok az. Çoğu kişi konteynerlarda yaşıyor hâlâ, bir araya gelmek mümkün değil. Yapılan işlemlerden haberi bile olmayacak çoğunun, tebligat süreçleri vs. Ki bu bekleniyor bence; ama buna müsaade etmeyeceğiz. Karara itiraz edecek ve insanlarımızın haklarını savunacağız.”