DSM Yürütme Konseyi Başkanı İlham Ahmed, ABD ve Rusya ile temas halinde olduklarını belirterek, Türkiye’den yeni bir operasyon beklemediklerini söyledi.
Erdoğan yönetiminin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik muhtemel operasyonu, büyük ülkelerin tutumları ve benzeri konulara ilişkin konuştu.
Demokratik Suriye Meclisi (DSM) Yürütme Konseyi Başkanı İlham Ahmed Erdoğan yönetiminin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik muhtemel operasyonu, büyük ülkelerin tutumları ve benzeri konulara ilişkin konuştu.
Şarkulavsat’a konuşan İlham Ahmed, Türkiye’nin yapmak istediği operasyona yeşil ışık yakılmasını beklemediklerini, ABD ve Rusya ile koordinasyon içinde hareket ettiklerini söyledi.
Bianet’in Şarkulavsat’a dayandırarak verdiği haberde, İlham Ahmed’in sorulara verdiği yanıtlardan bir bölümü şöyle:
Yeni bir askeri operasyon olmasını bekliyor musunuz?
Beklemiyoruz. Türkiye’nin, gerek pazarlık yaparak gerekse başka yöntemlere başvurarak operasyonunu gerçekleştirmek için çeşitli yollarla onay almaya çalıştığını biliyorsunuz.
ABD’li diplomatlar size ne söylediler, Türk tarafıyla temaslarının sonuçlarıyla ilgili neler aktardılar?
Bize Türkiye’nin Suriye toprakları içinde herhangi bir askeri operasyona devam etmesine karşı olduklarını söylediler. Washington’ın, Türkiye’nin tüm bölgenin güvenliğini ve istikrarını tehlikeye atan eylemlerine karşı daha caydırıcı pozisyonlar almasını umuyoruz.
Moskova neden bölgeye daha fazla asker ve hava savunma sistemi konuşlandırıyor?
Rus güçleri, Türkiye sınırında gözlem noktaları olduğu ve Suriye topraklarında kara ve hava devriyeleri gerçekleştirdiği için şimdiye kadar daha fazla askerini karaya konuşlandırmadı. Ayrıca, Türkiye’nin olası saldırılarını püskürtmek için onlarla tam bir koordinasyon içinde olmaya çalışıyoruz. Moskova’nın sınırları korumak için ek önlemler alması gerekiyor.
Erdoğan, nedeni Tel Rıfat ve Menbiç ilçelerini hedef alıyor?
Türkiye harekatın, haritasının tüm sınır şeridi boyunca sınırlarından 30 kilometre derinliğe kadar kapsadığını dünyaya duyurdu. Toprağı parça parça kemirme politikası izlediğinden şu anda bazı bölgelerin isimlerini dile getirmesi ya da getirmemesi önemli değil. Yani operasyonu iki, üç ya da birkaç kilometrede bitmiyor. Terörle mücadele ve Suriye topraklarının birliğini koruma bahanesiyle Suriye’nin en büyük şehirlerini haritasına dahil ediyor. Suriye halkı pahasına Türkiye’yi memnun etmenin daha sonra düzeltilemeyecek kayıpları, zararları ve hataları olacağını dünyanın anlaması gerekiyor.
Eş-Şehba’daki yerinden edilmiş 120 binden fazla Afrinliyi nasıl bir senaryo bekliyor?
Afrinliler evlerinden zorla Halep kırsalındaki Tel Rıfat ve eş-Şehba bölgelerine göç ettirildi. Çadırlarda yaşıyorlar ve evlerine dönmeyi bekliyorlar. Ama Türkiye söz konusu askeri operasyonunu gerçekleştirirse, insani bir felaket ve yeni göç dalgaları meydana gelecek.
Türkiye’nin bir milyon Suriyeli mültecinin iç bölgelere geri dönüşleri için bir proje uygulamaya başladığını söylüyor… Bu projeler gerçekten başladı mı?
Türkiye, Afrin’deki Dera, Guta, Şam, Hama, Humus, İdlib gibi bölgelerden Türkiye tarafından göç ettirilen Suriyeliler için yerleşim projesini harika bir insani yardım yapıyormuş gibi tanıtmaktan gurur duyuyor. Oysa bu kişiler Türkiye’nin politikalarına düşman oldular ve artık kendilerine ait olmayan ve olmayacak evlerde kalmayı reddediyorlar.
2013’te üst düzey Türk yetkililerle görüşmüştünüz. Ankara’nın size karşı tutumunda nasıl bir değişiklik oldu?
Dönemin Türkiye Dışişleri Bakanlığı’ndaki Suriye dosyasıyla ilgilenen yetkilileriyle görüştük. Sınır güvenliğini ve sınırın her iki tarafındaki insanların hayatını kolaylaştırmak için sınır kapılarının açılması konusunu ele aldık. Türk yetkililer sınırlarımızı koruma ve kontrol etme çabalarımızı övdüler ve bize teşekkür ettiler. YPG’nin bundaki rolünü de takdir ettiler ve ülkelerinin bölgelerimize bitişik güney sınırlarının güvenliğini, Suriye Milli Ordusu (SMO) gruplarının kontrolü altında olan ve birçok ihlalin meydana geldiği, kaotik olarak nitelendirdikleri bölgelerle kıyasladılar.
Ancak Türkiye’de hükümet ile PKK arasındaki barış sürecinin çökmesi, ardından 2014 yılında Kobani’de çatışmaların başlaması ve uluslararası koalisyonun kenti savunan YPG savaşçılarına askeri ve hava desteği sağlamasının ardından bize karşı tutumları değişti. O dönem Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan bizzat çıkıp Kobani’nin IŞİD’in eline geçtiğini söyledi. Fakat biz kazandık, halkımızın iradesi kazandı.
Moskova’dan Şam ile diyalog başlatmasını istediniz, Şam’ın tutumunda bir değişiklik oldu mu?
Türkiye’nin askeri operasyon başlatmasının engellenmesi konusunda ve ülke sınırlarının korunmasında sorumluluk alabileceğini bilen Şam hükümetinin tutumlarında bir yenilik yok. Kaldı ki sınırların korunması Şam’ın sorumluluk alanına giriyor. Moskova ile aramızdaki temaslar ise dışişleri ve savunma bakanlıkları düzeyinde kalmadı. Sınır koruma mekanizması konusunda bir takım uzlaşılar olacağını umuyoruz. Özellikle Rus güçleri ve rejim güçleri Halep kırsalında Kobani, Menbiç, el-Ureyme ve Tel Rıfat sınırları boyunca temas noktalarında konuşlandılar.