Fotoğraf: Reha Yünlüel
Deniz ZENGİN, Ph.D.
Edebiyat dünyasının iki ünlü ismi Turgut Uyar ve Tomris Uyar’ın tek çocuğu H. Turgut Uyar söyleşisi ile karşınızdayız. Uyar çifti arasında yazılan yüze yakın mektubu okumadan yırtıp çöpe atan ‘Anne Babam arasındaki özel yazışmalar beni hiç ilgilendirmez. Benim bile haddime değil. Bana yazılmamış bir şeyi okuyamam, ayıp gelir, utanırım.” diyen Turgut Uyar ile hayata dair konuştuk.
Tüm bardaklar çay ve kahve ile dolduysa başlayabiliriz. Keyifli okumalar
Gazete Davul: Öncelikle sizi tanıyarak başlayalım. Hayat hikayenizi, çocukluktan bugüne varan yaşam günlüğünüzü bize anlatabilir misiniz?
İstanbul’da doğdum ve büyüdüm. Çocukluğum Etiler’de, ilk gençliğim Taksim Talimhane’de, sonrası Mecidiyeköy Fulya’da geçti. 1990 yılında İTÜ Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Şile’de bir otelde ön büroda ve muhasebede çalıştım. Kısa bir TÜBİTAK döneminden sonra Avusturya Bilim ve Araştırma Bakanlığı’nın bir bursuyla sekiz aylığına Viyana Teknik Üniversitesi’nde konuk araştırmacı olarak bulundum. Dönüşümden bu yana mezun olduğum bölümde önce araştırma görevlisi, ardından öğretim görevlisi olarak 30 yıla yakın süredir çalışıyorum.
Güzel Sanatlarla ilgili bir becerim yok, müzik aleti çalamam, basit bir resim bile yapamam. Müziği ve sinemayı çok severim ve makul miktarda bilgi ve zevk sahibi olduğumu düşünüyorum. Çocukluğumdan beri fiziksel olarak aktif bir insanım. Hayatımın çoğu döneminde düzenli spor yaptım, hala da yapıyorum. Ayrıca son birkaç yıldır eşli danslarda kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Ama sosyal latin dansları çok ilgimi çekmiyor ve benim sevdiğim jive, vals, quickstep gibi dansları ne yazık ki sosyal olarak kimse yapmadığı için pratik yapma şansım çok kısıtlı kalıyor.
Gazete Davul: Anne ve babanızın yaşadığı aşk, toplumda bıraktığı derin iz, yaşamınızda nasıl bir etki bıraktı?
Onların aşkının bende öyle derin bir izi yok, en azından öyle hemen aklıma gelen doğrudan bir etkisi yok. İnsanların bu konuları abartılı derecede romantize ettiğini düşünüyorum. Her evlilik gibi inişli çıkışlı zamanları, kendi içinde iyi ve kötü yanları vardı mutlaka. İkisi de sevgilerini uluorta göstermeyi sevmeyen insanlar oldukları için dışarıdan bakan birinin öyle büyük bir aşk falan göreceğini tahmin etmiyorum. Bu konunun yaptıkları işin önüne geçmesinden rahatsız olmaya başladım doğrusu.
Gazete Davul: Çocukluğunuzun diğer birçok insandan daha mutlu geçtiğini düşünüyor musunuz?
Herhalde öyledir ama üstüne çok kafa yorduğum bir konu değil. Genelde sakin ve kendiyle barışık biri olduğum için hayatla başa çıkmakta çok zorlanmıyorum. Ama böyle olmamda tabii ki anne babamın aşırı korumacı davranmayıp bana bağımsız olabileceğim alan bırakmış ve hatta teşvik etmiş olmalarının payı çok büyük. Çocukluğum sokakta başka çocuklarla oynayarak, devlet okullarında çok farklı çevrelerden gelen yaşıtlarımla okuyarak geçti. O bakımdan anne babamın çocuk yetiştirme tarzından ve bana kazandırdıkları perspektiften çok memnunum. Ama başkalarının çocukluklarıyla karşılaştırmak için elimde yeterince veri yok.
Gazete Davul: Geriye baktığınızda anneniz ve babanızla ilişkiniz hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ben çok annesine düşkün bir çocuktum. Annem de bana çok düşkün olmakla birlikte bunun sağlıksız bir karşılıklı bağımlılık haline gelmemesine çok özen gösterdi. Babamı da her zaman çok sevdim ve hep gerilimsiz bir ilişkimiz oldu. Geriye baktığımda hayıflandığım, pişman olduğum ya da gücendiğim, kırgınlıkla andığım bir şey aklıma gelmiyor. O bakımdan çok şanslıyım herhalde.
Gazete Davul: Edebiyat dünyasının Tomris Uyar’a bakışı ve biçtiği rol ile sizin gördüğünüz, yaşadığınız, yaşamına tanıklık ettiğiniz Tomris Uyar arasında nasıl bir fark var?
Edebiyat mesleğinin içinde olanların Tomris Uyar’a bakışında bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Tomris Uyar’ın bir öykü yazarı, denemeci ve çevirmen olarak Türk edebiyatındaki yeri gereğince takdir ediliyor. Seveni vardır, sevmeyeni vardır ama edebiyat okurlarının da bakışı sorunlu değil. Sorunlu olan Tomris Uyar’ın yazdığı hiçbir şeyi okumamış, sosyal medyada oradan buradan duyduklarıyla görüş oluşturmuş, özellikle de yok “bir kadın, üç şair”, yok “İkinci Yeni’nin esin perisi” gibi saçma sapan şeylerin peşine takılıp bir de bununla Tomris Uyar’ı yücelttiklerini sananlar. Ne yazık ki bu yaklaşım sığ popüler kültürde işe yaradığı için buna yaslanmak ve bunu beslemek edebiyatla uğraşmak zor geldiği için edebiyatçının özel yaşamıyla uğraşan dergilerde kendine fazlasıyla yer buluyor. Tomris Uyar yaşarken bunu hiç kullanmadı, gündeme gelmesini de hiçbir zaman istemedi. Bu sözüm ona övgüler aslında değerini azaltmaya çalışmaktan başka bir şey değil. Ben bunu kadınların uğradığı sayısız haksızlıklardan biri olarak görüyorum.
Gazete Davul: Uyar çiftinin edebiyatımıza çok yönlü katkıları oldu. Şair olarak, yazar olarak, hem de çevirmen olarak yer aldılar. Bu başarının yakın tanığı ve bir parçası olarak bir yerlere gelmem gerekiyor hissi oluşturdu mu sizde? Olumlu veya olumsuz anlamda duygularınız nasıl tetiklendi?
Hayır, hiç öyle bir hissim olmadı. Kendi mesleğimde yapabildiğimin en iyisini yapmaya çalıştığım sürece anne babamın başarısına layık olup olamadığım gibi bir şeye hiçbir zaman takılmadım. Benim kendimden böyle bir beklentim yok, başkalarının benden böyle bir beklentisinin olup olmaması da beni ilgilendirmiyor.
Gazete Davul: Medyada tanıklık ettiğimiz kadarıyla az da olsa ünlülerin kendileri gibi çocukları oluyor. Yaptıkları işten, yaşam tercihlerine kadar… Hayatta seçim yapma şansınız oldu mu?
Kapsamlı bir araştırma yapılsa bu genellemenin geçerli çıkacağını sanmıyorum. Anne babası ünlü olup kendisi benzer işler yapan çocuklar hatırlanırken aksi örnekler dikkat çekmediği için böyle bir yanılsama oluyordur diye düşünüyorum. Evet, hangi okulda okuyacağım, boş zamanımda ne yapacağım, hangi mesleğe yöneleceğim gibi konuların hepsinde seçme şansım oldu. İstemediğim halde yapmaya zorlandığım tek şey bir yaz yüzme okuluna gönderilmemdi. Şimdi baktığımda bunda da haklı olduklarını, iyi ki yaptıklarını düşünüyorum. Hem doğru düzgün yüzmeyi hem ilerlemenin disiplin gerektirdiğini hem de hayatta istemediğim şeyleri de yapmam gerekebileceğini öğrendim.
Gazete Davul: Çatışma yaşıyor muydunuz?
Bu soru en kolayı oldu. Hayır, hiç kayda değer bir çatışma yaşamadım.
Gazete Davul: Uyar çiftinin çocuğu olmak nasıl bir duygu? Hayatınıza neler kattı?
Çok güzel bir duygu. İkisi de çok sevilen ve saygı duyulan insanlar. Sevenleriyle karşılaşmak, konuşmak her zaman hoşuma gidiyor.
Gazete Davul: Özlem duygusunun hayatınızdaki yeri nedir? Bu duyguyla geçmişe yolculuk ettiğinizde neler hissediyorsunuz?
Özlem duygusu hayatımda çok yer kaplamıyor. Geçmişe takılmak sağlıklı bir ruh hali değil. Tabii ki annemi, babamı ve o çevreyi zaman zaman özlüyorum ama kaybettiklerini kabullenip hayatın böyle olduğu gerçeğiyle barışmak lazım. Geçmişe baktığımda fazla romantize etmemeye, hem güzel hem tatsız yanlarıyla olduğu gibi hatırlamaya çalışıyorum. Böyle yaptığım halde kimseye kırgınlık duymuyor olmam çok hoşuma gidiyor.