HDP Milletvekili ve Ä°nsan Hakları Savunucusu Ömer Faruk GergerlioÄŸlu, İçiÅŸleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Anayasa Mahkemesi BaÅŸkanı’nı tehdit eden sözlerini yaptığı basın açıklamasıyla deÄŸerlendirdi.
Gergerlioğlu, Soylu’nun açıklamalarının demokratik bir ülkede yaşamadığımızı göstergesi olduğunu söyledi ve açıklamasını şöyle sürdürdü;
“iktidar uygulamaları ile sağlanması gerektiğini söylüyoruz ama bakıyorsunuz devlet adına bir takım bakanlıkları ellerinde bulunduran kişiler; inanılmaz bir şekilde dışlayıcı söylemlerde bulunabiliyor, ırkçı söylemlerde bulunabiliyor, dayatmacı söylemlerde bulunabiliyor, anti demokratik söylemlerde bulunabiliyor.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sözleri tartışıldı. Güvenlik soruşturmalarını iptal eden Anayasa Mahkemesi’nden rahatsızlığını her defasında beyan eden Süleyman Soylu, yaptığı bir konuşmasında; Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’a yüklenerek, gayri biçimsiz laflar etti gerçekten çünkü demokraside güçler ayrılığı vardır ve herkesin bir görevi vardır. Anayasa Mahkemesi’nin bir görevi var, İçişleri Bakanlığı’nın bir görevi var. Güvenlik anlayışının bir yeri vardır, insan hakları anlayışının bir yeri vardır. Güvenlik ve insan hakları dengesi vardır ve bu bir denge içinde gitmelidir. Kimsenin bir başkasının hakkını, hukukunu zedeleme hakkı olmadığı gibi devletin hiç kimsenin de hakkını hukukunu zedeleme hakkı olmadığını bilerek yasaların toplumu koruyan bireyleri koruyan ama mağdur edilmiş insanları da koruyan bir anlayışta olması gerektiğini söylüyoruz. Yasalar suçluyu değil, mağduru korumalı. Suç işleyen değilse cezalandırıldığı zaman aşırı bir şekilde insan haklarının üstünde cezalandırılmamalı ve herkese hakkını vermeli. Böyle bir anlayış olması lazım ama İçişleri Bakanı Süleyman Soylu son derece vahim sözlerle ne kadar anti demokratik bir tavırda olduğunu gösteriyor, her zaman gösteriyor bunu.
Despotik bir anlayışın temsilcisi olan İçişleri Bakanı’nın Süleyman Soylu’nun olduğu bir ülkede yaşamak gerçekten insanı mutsuz ediyor!
İçişleri Bakanı’nın Süleyman Soylu olduğu bir ülkede yaşamak gerçekten insanı mutsuz ediyor, huzursuz ediyor çünkü son derece despotik bir anlayış ile bir sokak kabadayısı tavrıyla ülkenin Anayasası ile ilgili kararlar veren Anayasa Mahkemesi Başkanı’na bir külhanbeyi edasıyla saldırılar düzenliyor.
Sanki güvenlik anlayışını luzümsuz gören bir hukuk anlayışı, bir Anayasa anlayışı varmış gibi Anayasa Mahkemesi BaÅŸkanı’na meydan okuyor, ‘Hadi bakalım sen korumasız git bakalım, polise ihtiyacın yoksa eskort kullanma, bisikletinle git.’ Gibi anlamsız, manasız sözler söylüyor. Tabi ki bir ülkede esas olan hukuktur. Hukuktan sapma varsa, güvenlik anlayışı hukukun gerçekleÅŸmesini saÄŸlar. Bir kere bu mantık oturmamış durumda, toplumda da oturmamış durumda bir toplum polis için var deÄŸildir, bir toplum polis görevlileri, güvenlik görevlileri için var deÄŸildir, bir toplum hukuku saÄŸlanması için vardır ve hukukun saÄŸlanması da güvenlik görevlilerinin yardımcı olması ile saÄŸlanır. Yargıya güvenlik görevlileri, kolluk yardımcı olur, suçluları getirir ve yargılanmasını saÄŸlar. Bir yardımcı görevi vardır, aslolan güvenlik görevlilerinin istediÄŸi gibi asıp kesmesi, istediÄŸini yapması deÄŸil, güvenlik anlayışının insan haklarına yardımcı olması ve insan hakları anlayışının da toplumu maÄŸdur etmeyecek düzeyde bir hak ve özgürlükler alanı oluÅŸturabilmesidir önemli olan yoksa böyle birbirlerine rakip bir anlayış olması mümkün deÄŸildir ve asayişçi anlayışların, güvenlikçi anlayışların hukukun üstünde olması da kabul edilecek bir durum deÄŸildir. Türkiye’de bu kadar gözaltı merkezlerinde, cezaevlerinde hukuksuzluk yaÅŸanırken bütün bunları bile yetersiz görerek Anayasa Mahkemesi BaÅŸkanı’na biçimsiz bir ÅŸekilde, hukuk dışı bir ÅŸekilde, adab dışı bir ÅŸekilde, terbiye sınırlarını zorlayacak bir ÅŸekilde yüklenmek maalesef bu devrin ruhu oldu çünkü bu devirde açıkçası hukuksuzluk alabildiÄŸine artmış durumda. Zorbalık alabildiÄŸine artmış durumda, vicdansızlık alabildiÄŸine artmış durumda ve biz tüm bunlara karşı tüm gücümüzle gayret sarfediyoruz.”