İfade vermek için Çağlayan Adliyesi’ne giden gazeteci Arat Barış 7 saat boyunca gözaltında tutuldu. Akşam saatlerinde nöbetçi savcılığa çıkarılan Arat Barış ifade verdikten sonra serbest bırakıldı.
Haberleri ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle hakkında “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ve “devletin askerini ve polisinin alenen aşağılama” suçlamalarıyla yakalama kararı çıkarılan gazeteci Arat Barış, bugün Türkiye saatiyle 13:00’da İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde savcılıkta ifade verdi.
23 Eylül Cuma günü gözaltına alınan gazeteci Arat Barış emniyetteki ifade işlemlerinin ardından serbest bırakılmıştı.
Türkiye’de gazeteciliğin “suç” olarak algılanması uzun süredir aşina olduğumuz bir konu ve gazetecilik mesleğini icra edenlerin yolları illa ki gözaltılar, mahkemeler ve cezaevlerinden geçiyor… Dolayısı ile özellikle Twitter’da oldukça aktif bir faaliyet gösteren arkadaşımız Arat Barış’ın kendini savcı önünde bulan sayısız gazeteciden biri olması hiç şaşırtıcı değil.
“Benim evde olmadığım bir dönemde, sivil polisler beni evden aramış, hakkımda iddia olduğunu söylemişler. Avukatım hemen ilgilendi ancak dosyalara ulaşamadık. Gelen polislerin verdiği bilgi ile araştırıldı ancak ne Mardin’den, ne İstanbul’dan bir bilgi edinemedik. Gözaltından sonra Tekirdağ 2. sulh ceza hakimliğinde başlatılan bir soruşturma söz konusu olduğunu öğrendim.” diyor Arat.
Bir süre önce, Arat Barış’ın hassas paylaşımlar yaptığı Twitter hesabının yoğun şekilde saldırıya uğraması ve şikayet edilmesi üzerine hesaba önce sınırlandırma getirilmiş, ardınan kapatılmıştı. Destek ve çeşitli başvurular sonucu Twitter hesabı yeniden açmıştı.
Arat’a yöneltilen suçlamalar da Twitter’da yaptığı paylaşımlarla ilgili. “Gözaltına alındığımda suçlamaları görebildim. Bunlar ayakları yere basmayan, tamamen düşünce suçu kapsamında suçlamalar. İki ayrı dosya söz konusu, bugün ifadem alınacak, ve yakalama kararı alınmış. Oysa ki benim nerede olduğum belli, bana ulaşılması mümkündü. “Askeri ve Emniyet teşkilatını alenen aşağılama”, ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” suçlamaları, bunlar attığım twitlere dayanıyor.
Hangi twitler söz konusu, bunu halen bilmiyoruz. Özellikle Şırnak Cizre ve Silopi hattında asker ve korucuların karıştığı bir fuhuş çetesi konusu vardı, ve uzun süre gündemde kaldı. Ben de attığım twitlerde haberleri alıntılamıştım. Konunun bu olduğunu düşünüyorum. Sanırım bugün açıklığa kavuşacak. Bir ihtimal Diril ailesi de söz olabilir.”
11 Ocak 2020 tarihinde Hurmuz ve Şimuni Diril kaybolmuş, ardından 21 Mart günü Şimuni Diril’in cansız bedeni bulunmuştu. Arat, halen bir sonuç alınamamış bu cinayetin peşini bırakmayıp sorgulamakta devam eden az sayıda gazeteciden biri.
Twitter’deki paylaşımlar kimliği belli olmayan kişiler, şikayette bulunabiliyor. Bu, Türkiye’de gazetecileri susturmak, tehdit altında tutmak, hatta ülkeden gitmesini sağlamak amacıyla genelleşmiş bir şekilde kullanılan politik bir yöntem.
Arat, “Haber yaptığı için bir çok arkadaşımız göz altına alınıyor, hapis cezası veriliyor. Örneğin Diril ailesinin durumu ile ilgilenmek bir gazetecilik görevidir, etik ve insani sorumluluktur. Ancak sorun bu insanlara ne olduğu, kaçırılmaları, öldürülmeleri değil de bunu sorgulamak bir suçmuş gibi bir algı yaratılıyor.” diyor.
Helikopterden atılan iki Kürtten, 2017 Newroz’unda Diyarbakır’da katledilen Kemal Kurkut‘a kadar, yüzlerce olayın haberini yapan, sorgulayan gazeteci, sadece mesleklerini yaptıkları için, yargılandı, yargılanıyor…
“Hukuken kesinlikle beraat etmem gerekiyor” diyor Arat, ama Türkiye’deki hukuksuzluk, hukukun işleme şekli bir kez daha soru işaretleri uyandırıyor.
İfade verdikten sonra serbest bırakılan gazeteci Arat Barış, sosyal medya hesabında şu mesajı paylaştı:
Herkese merhabalar. 7 saatlik gözaltından sonra serbest bırakıldım.
Gazetecilik suç değildir.