Gazeteci yazar ve Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Etyen Mahçupyan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından gündeme getirilen sosyal medyanın kapatılmasına yönelik girişimlere tepki gösterdi. Türkiye’nin dış dünyaya kapalı bir ülke haline dönüştürmek istendiğini ifade eden Mahçupyan, “Erdoğan’ın her zaman kullandığı bir taktik var. Önce bir adım atıp, o adımın karşılığını yaratacağı tepkiyi ölçer, daha sonra yeni bir adım daha atıp yapmak istediğini hayata geçirir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dördüncü kez anne olan kızı Esra Albayrak’a yönelik sosyal medya üzerinden yapılan çirkin, cinsiyetçi söylemlerin ardından Twitter, YouTube ve Netflix gibi sosyal medyanın yasaklanmasını istemiş, “Bu millete, ülkeye bu tür mecralar yakışmıyor. Bu tür sosyal medya mecralarının tamamen kaldırılmasını, kontrol edilmesini istiyoruz” ifadesini kullanmıştı.
Gazeteci yazar Etyen Mahçupyan, sosyal medyanın kapatılması tartışmalarını, “çoklu baro” düzenlemesini ve Büyükada davasında insan hakları savunucularına ceza verilmesini Gazete Davul’a değerlendirdi.
“ERDOĞAN’IN EYLEMİ ZAMANA YAYMA TAKTİĞİ”
Etyen Mahçupyan’ın açıklamaları şöyle:
“Erdoğan, sosyal medyanın yasaklanması fikrini fiile dökmek için bir adım attı. Erdoğan’ın hep izlediği bir yol var. Yapmak istediğini hayata geçirmek için adım adım gidiyor. İlk adım fikri ortaya atmak oluyor. O adımın devamında gelen tepkiye bakıyor ki bana göre yeterli bir tepki de yok ve hiç bir zaman da olmuyor. Bundan sonra uygulamaya gidecek ve üçüncü adımı atacaktır. Eylemi zamana yayma ve gerçekleştirme durumu, hep aynı taktik ile ilerliyor.
Hukuksuzluklar ya da anti-demokratik hamleler madde madde değil de toplu bir çerçeve ile ele alınıp, hepsine karşı durulan bir muhalif duruş sergilenmezse barolarla ilgili yasa değişikliği, sosyal medyanın kapatılması gibi birçok uygulama hayata geçirilir.
Bana göre burada amaçlanan, Türkiye’yi dış dünyaya kapalı bir ülkeye dönüştürmek. Türkiye’yi dışa kapatırken de içeride iktidarın kendisine daha geniş bir hareket alanı sağlaması ve sahip olması hedefleniyor.
“PERİNÇEK VE BAHÇELİ, ERDOĞAN ÜZERİNDE BASKI KURUYOR”
Erdoğan, Bahçeli ve Perinçek koalisyonu, dışa kapalı ve içeride hareket alanı geniş, adını ‘milli’ koydukları bir yönetimi istiyor ve destekliyorlar. Bana göre, Bahçeli’nin sosyal medya hesabından paylaşım yapmayı durdurması ve Perinçek’in ‘milli diktatörlüğü destekliyoruz’ açıklaması, Erdoğan’ın üzerine sosyal medya yasakları ve mevcut baskı düzenini sürdürmesi için uyguladıkları stratejik hamleler. Onlar da bu şekilde Erdoğan’ın üzerinde bir baskı kuruyorlar. Ayrıca Perinçek’in açıklaması ‘bir şeyin diktatörlük olması’ onun ‘milli olup olmaması ile alakalıdır’ söylemi, baskıyı desteklemek, içi boş millilik kavramı ile meşrulaştırmak amacı taşıyor. Yasaklar ve baskılar içeride iktidara geniş hareket alanı sunacakken, muhalifler için de çemberin daraltılması anlamına geliyor.
Muhalefetin sosyal medyanın kapatılmasına yönelik tartışmaları Netflix üzerinden eleştirmesi, genç seçmene ve kitleye yönelik mizahi bir yaklaşım amacı taşıyor gibi görüyorum. Fakat bu ne kadar doğru ya da karşılığı olur bir hamle, tartışılır. Muhalefet barolardan, mevcut davalara, yasaklara ve baskılara geniş bir çerçeve ile bakıp hepsine karşı koymazsa, bir karşılık bulamaz. Fotoğrafın tümünü deşifre etmek, büyük bir çerçeve ile bakmak ve o çerçeve ile muhalefet yapmak gerekir.
“TÜRKİYE’DE TOPLUMSAL BİR TEPKİ YOK”
“Türkiye’de iktidarın üniversite kapatmasına, barolarla ilgili çoklu baro sistemi değişikliğine gidilmesine ve ya hiç bir hukuki delili olmayan, saçmalıklarla dolu Büyükada davasında yaşanan hukuksuzluğa bunun gibi birçok hukuksuzluğa topluca karşı koyacak hepsine karşı bir politika izleyecek, bir tutum olmuyor. Muhalefet iktidarın attığı adımları ya da hukuksuz uygulamalarını başlıklar altında tek tek gündeme alıp yanıt vermeye çalışıyor. Geniş bir çerçeve ile bakmıyor. Toplumda benzer şekilde hareket ediyor. Türkiye’de toplumsal bir tepki yok. O kültür oluşmamış.
“BÜYÜKADA DAVASI HUKUKİ AÇIDAN SKANDAL”
Büyükada davasında mahkemenin kararına baktığınızda hukuki açıdan skandal bir karar var. Saçmalıklarla dolu bom boş bir dosya üzerinde sivil toplum örgütlerinin, hak savunucularının tamamına verilen bir mesaj niteliğinde bir karar alınıyor.”