VEYSİ POLAT
Geçmişi Millat’tan Önce’ye uzanan UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Diyarbakır Surları ve çevresindeki tarihi yapılar, 2015 yılındaki hendek savaşları sonrası kaderine terk edildi. Kentteki Sivil Toplum Örgütleri, Türkiye’nin altına imza atılan kriterleri yerine getirmediğini belirtirken, çatışmaların izlerini taşıyan Surlar, artık bakımsızlıktan dökülüyor.
Diyarbakır’ın adeta açık hava müzesi konumundaki merkez Sur İlçesi, aynı zamanda kentin ilk yerleşim yeri. Tarihi surlarının ne zaman inşa edildiği net olarak bilinmese de bazı kaynaklarda Milat’tan Önce (MÖ) 4000 yılında Huriler tarafından yapıldığı yer alıyor. Uzunluk bakımından dünyada Çin Seddi’nden sonra geliyor. Tarihi surlar, Diyarbakır Kalesi, İç Kale ve Dış Kale olarak farklı bölümlerden oluşuyor. Surların çevre uzunluğu yaklaşık 5 bin 200, İç Kale’nin Suriçi’nde kalan bölümünün uzunluğu 599 metre. İç Kale ile birlikte sur duvarlarının toplam uzunluğu yaklaşık 5 bin 800 metreyi buluyor. Merkez Sur İlçesi’ni çevreleyen surlar, aynı zamanda kentte turist çeken tarihi yapıtların da başında yer alıyor.
TARİHİ YAPILAR HENDEK SAVAŞINA YENİK DÜŞTÜ
Bu tarihi yapı, 4 Temmuz 2015 tarihinde Almanya’nın Bonn kentinde yapılan “39. UNESCO Dünya Mirası Komitesi Toplantısı”nda, Türkiye’nin 14’ncü miras alanı olarak “Dünya Mirası Listesi”ne dahil edildi. Ankara adına toplantıya katılan Kültür Bakanlığı yetkilileri, bu yapının koruması için UNESCO Kriterleri’ne de imza atarak, büyük bir yükümlülük altına girdi.
Ne var ki bu karardan beş ay sonra PKK’ye bağlı faaliyet gösteren YPS, Sur’da hendek ve barikatlar kazınca Valilik tarafından sokağa çıkma yasağı ilan edildi. TSK ile YPS arasında dört ay süren çatışmalarda yüzlerce kişi hayatını kaybetti, bir o kadar kişi de yaralandı. Çatışmalar sırasında 140 tescilli yapı yıkıldı, 100’ü aşkın han, hamam, kilise ve taş avlulu yapılar da ağır hasar gördü.
DÜNYANIN EN UZUN SÜRELİ SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, harabeye dönen Sur’daki operasyonların sona ermesinden sonra çatışmaların yaşandığı Dabanoğlu, Cevatpaşa, Fatihpaşa, Hasırlı, Savaş ve Cemal Yılmaz mahallelerinde kamulaştırmaya giderken, yıkılan yapıların yerine tarihi ilçenin yapısına uygun olmayan evler inşa etti. Söz konusu evlerin inşa edildiği bölgelerin etrafı beton bloklar ve baraklarla çevrildiği için söz konusu bölgelere giriş/çıkış yasak. Yasal olmamasına karşın fiili yasak 5’nci yılında hala devam ediyor.
KENTTEKİ STK’LAR BÜYÜK TEPKİ GÖSTERİYOR
Türkiye, yaşananlar karşısında UNESCO’ya verdiği sözleri ve kriterleri yerine getirmemekle suçlanıyor. Kentte bu konuda sesini yükselten STK’ların başında Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası ve TMMOB Amed İl Koordinasyonu geliyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı mahkemeye veren Şehir Plancıları Odası ve Mimarlar Odası’na göre, Türkiye’nin yükümlülüğü sadece Sur’larla sınırlı değil. Kriterler, Surları besleyen ve Türkiye’nin de SİT alanına dahil ettiği tampon bölgede 700’ü aşkın tarihi yapıyı da kapsıyor.
Kamulaştırma sürecine evlerinden olan halkın dahil edilmeyerek mağdur edildiğini belirten STK’lar, yasakların hala devam ettiği bölgelerde yasaların çiğnendiğini savunuyor.
Mahkemeye de yansıyan belgelere göre Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, çatışmalardan sonra sadece 17 yapıda ağır hasar tespit etti; ancak 247 tarihi yapı için yıkım kararı aldı. Diyarbakır Bölge İdaresi’nin ikinci kez keşif yaptığı bölgede, STK’ların “Ağır ve az hasarlı yapılar kurtarılabilir” feryadı duyulmadı ve Sur’da “ucube” diye tanımlanan, tarihi ilçenin mimarisine uymayan evler inşa edildi.
‘SUR’UN DEMOGRAFİK YAPISI DEĞİŞTİRİLMEK İSTENİYOR’
Sur’da mağdur vatandaşların mahkemelerde hak arayışı devam ederken, Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (SAMER), tarihi ilçede asıl amacın “politik ve etnik demografinin değiştirilmek” olduğu görüşünde. İlçede araştırma yapan SAMER’in hazırladığı rapora göre, ayrıca “kamulaştırma” ve “kentsel dönüşüm” uygulamasından ekonomik rant elde edildi.
İLGİSİZLİKTEN VE BAKIMSIZLIKTAN DÖKÜLÜYOR
Kentin beş yıldır gündeminde olan tarihi Sur’lar ve çevrelediği kültür envanterindeki yapılar, şimdi bakımsızlıktan, ilgisizlikten yıkılıyor. Tarihi Sur’ların birçok yerinden bazalt taşlar dökülürken, ilçede kaderine terk edilen tarihi yapıların taşları da yerlerinden sökülüp, cafe ve restoranlara aksesuar olarak satılıyor.