Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Cihan Aydın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla bu sabah AK Parti Grubu adına TBMM’ye sunulan “Çoklu Baro” düzenlemesine sert tepki gösterdi. Av. Aydın, yeni düzenleme ve geçtiğimiz günlerde Diyarbakır Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi’ndeki bir sorgu aşamasında kendisine “terbiyesizlik yapma” diyen hakimle ilgili düşüncelerini Davul’la paylaştı. Sayın Av. Cihan Aydın’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:
Dün sosyal medyaya da yansıyan bir hakimin size ve savunma avukatlarına yönelik sözlerini, yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu durum maalesef son dönemlerde çok sık yaşanmaya başladı. Hakim ve savcılar, avukatları ve savunmayı duruşmalarda neredeyse artık istemiyorlar. Ve bunu açık açık dile getiriyorlar. Savunmamıza, konuşmalarımıza tahammülleri yok, bizi dinlemeye tahammülleri yok. Biz bunları hatırlatınca da maalesef hakaretamiz ve gayri ahlaki tutumlar gösteriyorlar.
Ve bu durum sadece Diyarbakır’da değil Türkiye’nin birçok ilinde sık yaşanmaya başladı. Maalesef hakim ve savcılar hukuktan, adaletten uzaklaştıkça ve biz bunu onlara hatırlattıkça daha saldırgan daha fevri davranıyorlar. Bu Türkiye yargısının kronik bir sorunu. Çünkü liyakat esaslı olarak bu hakim ve savcılar göreve getirilmedi. Başka motivasyon kaynaklarıyla, başka siyasal ve ideolojik referanslarla bunlar mesleğe kabul edildiler. Hiçbir eğitim almadılar. Sağlıklı bir staj sürecinden geçirilmediler. Dolayısıyla hakimlik ve savcılık becerisi açısından da son derece kötü bir dönemi yaşıyoruz.
Türkiye’de görev yapan 22-23 bin hakim ve savcının ortalama kıdem süresi 3.5 yıl civarında. Meslekte son derece acemiler, son derece deneyimsizler, hukuki formasyonları çok kötü. Bir de bunları hatırlattıkça saldırganlaşıyorlar.
Barolarla ilgili yeni düzenlemeye karşı tepkiler varken, AK Parti’nin bugün Meclis’te gerçekleştirdiği adımı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu da Türkiye’nin bir başka kronik meselesi. Yani ben yaptım oldu, çoğunluk bende, istediğim yasayı istediğim şekilde çıkarırım yaklaşımı var. Ben yaptım anlayışı var. Ama olmuyor tabi bunlar. Bir süre sonra bu yasarların çoğu kriz haline dönüşüyor. Ve çok kısa bir süre sonra yasaları tekrar tekrar değiştirmek zorunda kalıyorsunuz. Şimdi bu mesele de öyle. Bakın konu Meclis’e gelecek, daha elimizde bir tasarı yok. 80 baro ve Türkiye Barolar Birliği’nin elinde, üzerinde konuşacağımız, tartışacağımız, eleştireceğimiz, önerilerimizi sunacağımız, hangi maddesine niye karşı çıktığımızı söyleyeceğimiz bir tasarı yok. Bu zaten demokratik bir rejimde çok büyük bir ayıp. Çünkü biz bir savunma örgütüyüz. Ve savunmanın kurucu unsurlarından biriyiz. Üç kurucu unsurdan bahsedilir. İddia, mahkeme ve savunma. Biz üçüncü kurucu ayağız ve şu an hükümet politikalarına ve hükümetin ekonomik, sosyal, çevresel politikalarına itiraz eden, bunlara ses çıkaran, yani teslim olmayan tek ayağız. Baroların temel hedef olmasının sebebi de bu. Bu nedenle bizi hedef haline getirmek istiyorlar, itibarsızlaştırmak istiyorlar. Biz de sonuna kadar karşı çıkacağız. Ankara’da çeşitli etkinlik ve eylemselliklerimiz olacak. Baro başkanlarımızla bugün Ankara’da bir araya geleceğiz. Bu konuda daha geniş katılımlı bir eylemler dizisi yapmayı planlıyoruz.