Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “HDP, ortak aday için kapılarını tümden kapatmadan, kendi adayı için ciddiyetle hazırlık yapıyor” açıklamasını yaptı.
Demirtaş, ” Altılı Masa diyalog için önemli ve kıymetli bir deneyimdir ama yetmez, kimsenin dışarıda bırakılmayacağı bir demokratik Cumhuriyet için daha cesur olmak gerek” dedi.
Demirtaş, İz gazeteden Pınar Teke’nin sorularını yanıtladı.
-HDP’nin hesaplarına bloke konulmasını nasıl yorumluyorsunuz? ‘HDP parasız kalırsa, barajı geçemez’ diye mi düşünülüyor? Seçmenlere bu konuda da bir çağrınız olur mu?
Hesaplara bloke konulması açıkça bir siyasi tehdittir, şantajdır. HDP bu tür şeylere pabuç bırakmaz. Biz 7 Haziran 2015’te yüzde 13.2 ile barajı geçtiğimizde tek kuruş Hazine payı almıyorduk. Gerekirse aynen o günlerde olduğu gibi büyük bir halk dayanışmasıyla seçim kampanyası yürütülür. Halkımız da bu konularda duyarlı olacak ve partisine sahip çıkacaktır, bundan kimsenin şüphesi olmasın.
-HDP’nin aday çıkaracağını açıklamasının ardından, EMEP ve TİP gibi Emek Özgürlük İttifakı Bileşenleri yeniden ‘ortak aday’ vurgusu yaptı. Nasıl bir süreç işlerse ortak aday ihtimali yükselir?
Altılı Masan’ın adayı HDP’yi ve Emek Özgürlük İttifakı’nı ziyaret eder, ülkenin geleceğine dair açık, şeffaf bir müzakere yürütürse ve oradan bir uzlaşma çıkarsa ortak adayla seçime gidilebileceğini tüm HDP sözcüleri açıkladılar zaten. Böyle bir şey olmazsa da HDP mecburen kendi adayıyla ve iddialı şekilde seçim yarışına girecek. Yani ortak aday için HDP kapılarını tümden kapatmadan, kendi adayı için ciddiyetle hazırlık yapıyor. Durum şimdilik budur. Top da Altılı Masa’dadır.
-Erdoğan’ın seçim kaybettiğinde iktidarı bırakmayacağı söyleniyor. Sizce mümkün mü?
Bırakır, bırakır, merak etmeyin. Aksini kimse düşünmesin.
-Türkiye’nin birinci yüzyılını beş maddede özetleseniz bunlar neler olurdu?
1- Birlikte verilen muhteşem Kurtuluş Savaşı.
2- Birlikte kurulan yeni Cumhuriyet.
3- Elitlerin Cumhuriyete el koyması.
4- Devletin halkları yok sayması, yok etmeye çalışması.
5- AKP ile yıkılış ve kapanış.
-İkinci Yüzyıl’dan beklentilerinizi sıralasanız bunlar neler olurdu?
1- Birlikte verilen muhteşem bir mücadele ve seçim zaferi.
2-Birlikte yeniden inşa edilen Cumhuriyet.
3- Halkın yerelden genele her yerde yönetimde söz sahibi olması.
4- Devletin herkesin ve her kesimin ortak devleti haline gelmesi ve demokrasi ile buluşup yoluna devam etmesi.
5- Yoksulluğun, işsizliğin, sömürünün, kadın soykırımının, doğa katliamların yaşanmadığı barış, refah ve huzur içinde bir yüzyıl.
-CHP başta olmak üzere Altılı Masa’dan tam olarak beklentiniz nedir?
Sadece seçimi değil, büyük demokratik geleceği de kazanmaya odaklanmalılar. Bunun için de çok daha geniş siyasal, toplumsal kesimlerle iş birlikleri, diyalog ve uzlaşma zemini yaratmalılar. Altılı Masa diyalog için önemli ve kıymetli bir deneyimdir ama yetmez, kimsenin dışarıda bırakılmayacağı bir demokratik Cumhuriyet için daha cesur olmak gerek. “AKP-MHP’nin trolleri saldıracak, oy kaybedeceğiz” diye korkmak büyük kaybettirir. Genişlemek oy da kazandırır, aydınlık yarınları da.
Demirtaş’ın açıklamasından öne çıkanlar şöyle:
Siyasi partiler ve özellikle de muhalefet ‘terörle mücadele personeli’ değildir. ‘Terör’ olarak tanımlasa bile sorunlara siyasi, barışçıl çözüm bulmak siyasetin işidir. Ama Türkiye’de söz konusu Kürt sorunu ve HDP olunca herkes kendini özel harekatçı gibi konumlandırıyor.
Devletin resmi ideolojisi ve yüz yıllık hatalı politikaları beyinleri öylesine zehirlemiş ve teslim almış ki, sivil düşünebilen, devlet aklıyla değil de kendi aklıyla meselelere yaklaşabilen muhalefet çok sınırlı ne yazık ki.
Düşünün ki ben bir Kürt olarak “Dilim” dediğimde “Terörörö” diye üstümüze bir dolu hakaret, tehdit boca ediliyor. “Kimliğim” dediğimde “Önce terörü kına” diye linç ediliyorum. “Barış” dediğimde “Savaş mı var barış olsun, terör var terör!” denip lafım ağzıma tıkılıyor.
E ben de o zaman dönüp diyorum ki “Buyurun o zaman terörle mücadele edin” Bu mücadelede 40 yıldır başarılı olamayınca bu defa yeniden bana dönüp bağırıyor, işkence ediyor, beni hapse atıyor, öldürüyor. “Niye böyle yapıyorsun” diye sorsak “Sen bize terörle mücadelede yardım etmiyorsun, o yüzden sen de teröristsin” diyor.
İyi de kardeşim, daha en başta sana demedim mi, ben terörle mücadele personeli değilim, siyasi çözüm arayan siyasetçiyim, sen de JÖH, PÖH gibi davranmak yerine siyasetçi gibi davransan oturup konuşacağız ve kimse ölmeden, öldürmeden, memleket bölünmeden sorunlarımızı çözeceğiz.
Ama yok. Maalesef muhalefetin bir kısmı bir türlü JÖH, PÖH üniformasını çıkarıp da siyaset yapamıyor halen. Biz de bu acı gerçeği değiştirebilmek için sabırla uğraşıp duruyoruz işte.
İSTESEM BİR GÜNDE HAPİSTE ÇIKARIM
Ben hapisten çıkmak için uğraşmadım, o uğraşı avukat arkadaşlarım verdiler. Ben istesem bir günde buradan çıkarım, ama onurumu yitirerek, boyun eğerek çıkmış olurum ki, öyle bir şey yapmaktansa burada ölmeyi tercih ederim. Dolayısıyla bu durum, birçok siyasi tutsak için olduğu gibi benim için de cezaevini mücadele alanına dönüştürdü.